5 Nisan 2017 Çarşamba

FİDANLAR BİNALARIN HIZINA YETİŞEMİYOR


04.04.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Ayarı kaçmış bir şehirleşmenin göstergesi; yeşil alanıyla orantısız betonlaşma ve asfaltlaşma. Yeşil alanı romantik bir talep olarak görüyor siyasetçisi, yerel yöneticisi. Araya biraz serpiştiriyor ‘sus’ payı olarak. Engin hoşgörüsünü, plansız yapılaşma ve asfaltlaşma lehine kullanıyor. Oysa toprak ve yeşil, insanın beden sağlığı için de ruh sağlığı için de görmesi ve dokunması gerektiği ilaçlar. Doğanın kuralı...

Göstermelik dikimler
Fidan dikme mevsimi geldi, geçiyor. Çoğu göstermelik sayıda dikilen fidanlarla avunma mevsimi. 5 milyon 350 binlik Ankara nüfusunun 5’te biri öğrenci, dikilen fidan sayısı, inşa edilen daire sayısı ya da dökülen asfalt metreküpüyle kıyaslanacak değere yaklaşamıyor bile. Çocuklarımız, gençlerimiz için dikiyoruz o fidanları ama 1 milyonu aşan öğrenci sayısıyla diktiği fidan sayısı denk düşmüyor Ankara’nın.

Bilindik bilgi:
Bir insan, bir saatte yaklaşık 53 litre oksijen tüketiyor..
Bir yaprak, bir saat içinde yaklaşık 5 mililitre oksijen üretiyor..
İnsanoğlu açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün, havasızlığa sadece 6 dakika dayanabiliyor..

Tepeden bakınca
Soluduğunuz havanın temizliği de ayrı konu 1 milyon 800 bin aracın trafiğinde dolaştığı başkentte. 2014 verilerine göre 470 bin konut fazlası var. Artık tarım arazisi, yeşil alan, su havzası ayırt etmeden her yer inşaat, asfalt alanı. Başdöndürücü yapılaşma ve asfaltlaşma hızıyla son 3 yılda ne hale geldiğimizi duymaya cesaretimiz yok.
Nerede yeşil? (Fotoğraf: Ahmet Soyak)


Dikilen göstermelik fidanların, yapılaşmanın hızıyla baş edemediğini, şehrin bir tepesinde durarak anlamak mümkün; kanser hücresi gibi kontrolsüzce, aralarında bırak toprağı apartman girişi bırakılmamış binalar yığını görünüyor üst üste. Gökdelenden konut, dibinde şaka niyetine 1 dönüm etmeyen toprak, 10 tane ağaç yayılmış.

Yine o tepeden bakınca Ankara’nın şehir gibi şehir olduğu zamanlardan kalan yerler kolayca seçilebiliyor; sadece oralar yeşil, oralarda açılıyor bina araları. Bir tepeye çıkmak, biraz yüksekten bakmak yeterlidir o kentin şehirleşme, medeniyet seviyesini anlamak için. Neyi çoksa tepeden, odur seviyesi.
Şehir gibi zamanlardan kalma yeşil kuşak; Seğmenler ve Botanik Parkları
Rantçının ömrü
Yeşili çoksa yaşama alanı bırakılmışsa içinden otoban geçmiyorsa şehir sakinleri düşünülüyor demektir. Yer gök otopark değilse semt merkezleri yeşil kuşakla sarılmış, nefeslenmeye kır alanları bırakılmışsa, insana göre yapılmıştır o şehir. Değilse insanilikten nasibini almamış, plansızlığın şaheserlerinden birini izlersiniz. Doğru şehirleşmeyle ülkeye örnek olacak başkentse bir de o şehir, varın memleketin halini düşünün.

Bu şehirde fidanlar, bina ve yollarla baş edecek hıza artık zor erişir. Şehrin içinden kovuldular zaten. Bir seferberlik lazım bir de izan... Romantik bir talep değil toprak ile yeşil, yarın insan fidanı çocuklarımız yaşayacak bu şehirlerde. Rantçının ömrüyse en fazla bir insan ömrü kadar.

Hiç yorum yok: