04.04.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi
Ayarı
kaçmış bir şehirleşmenin göstergesi; yeşil alanıyla orantısız betonlaşma ve
asfaltlaşma. Yeşil alanı romantik bir talep olarak görüyor siyasetçisi, yerel
yöneticisi. Araya biraz serpiştiriyor ‘sus’
payı olarak. Engin hoşgörüsünü, plansız yapılaşma ve asfaltlaşma lehine
kullanıyor. Oysa toprak ve yeşil, insanın beden sağlığı için de ruh sağlığı
için de görmesi ve dokunması gerektiği ilaçlar. Doğanın kuralı...
Göstermelik dikimler
Fidan
dikme mevsimi geldi, geçiyor. Çoğu göstermelik sayıda dikilen fidanlarla avunma
mevsimi. 5 milyon 350 binlik Ankara nüfusunun 5’te biri öğrenci, dikilen fidan
sayısı, inşa edilen daire sayısı ya da dökülen asfalt metreküpüyle kıyaslanacak
değere yaklaşamıyor bile. Çocuklarımız, gençlerimiz için dikiyoruz o fidanları
ama 1 milyonu aşan öğrenci sayısıyla diktiği fidan sayısı denk düşmüyor
Ankara’nın.
Bilindik
bilgi:
Bir
insan, bir saatte yaklaşık 53 litre oksijen tüketiyor..
Bir
yaprak, bir saat içinde yaklaşık 5 mililitre oksijen üretiyor..
İnsanoğlu
açlığa 60 gün, susuzluğa 6 gün, havasızlığa sadece 6 dakika dayanabiliyor..
Tepeden bakınca
Soluduğunuz
havanın temizliği de ayrı konu 1 milyon 800 bin aracın trafiğinde dolaştığı
başkentte. 2014 verilerine göre 470 bin konut fazlası var. Artık tarım arazisi,
yeşil alan, su havzası ayırt etmeden her yer inşaat, asfalt alanı. Başdöndürücü
yapılaşma ve asfaltlaşma hızıyla son 3 yılda ne hale geldiğimizi duymaya
cesaretimiz yok.
Nerede yeşil? (Fotoğraf: Ahmet Soyak) |
Dikilen
göstermelik fidanların, yapılaşmanın hızıyla baş edemediğini, şehrin bir
tepesinde durarak anlamak mümkün; kanser hücresi gibi kontrolsüzce, aralarında
bırak toprağı apartman girişi bırakılmamış binalar yığını görünüyor üst üste.
Gökdelenden konut, dibinde şaka niyetine 1 dönüm etmeyen toprak, 10 tane ağaç
yayılmış.
Yine
o tepeden bakınca Ankara’nın şehir gibi şehir olduğu zamanlardan kalan yerler
kolayca seçilebiliyor; sadece oralar yeşil, oralarda açılıyor bina araları. Bir
tepeye çıkmak, biraz yüksekten bakmak yeterlidir o kentin şehirleşme, medeniyet
seviyesini anlamak için. Neyi çoksa tepeden, odur seviyesi.
Rantçının ömrü
Yeşili
çoksa yaşama alanı bırakılmışsa içinden otoban geçmiyorsa şehir sakinleri
düşünülüyor demektir. Yer gök otopark değilse semt merkezleri yeşil kuşakla
sarılmış, nefeslenmeye kır alanları bırakılmışsa, insana göre yapılmıştır o
şehir. Değilse insanilikten nasibini almamış, plansızlığın şaheserlerinden
birini izlersiniz. Doğru şehirleşmeyle ülkeye örnek olacak başkentse bir de o
şehir, varın memleketin halini düşünün.
Bu şehirde fidanlar, bina ve yollarla baş edecek hıza artık zor erişir. Şehrin içinden kovuldular zaten. Bir seferberlik lazım bir de izan... Romantik bir talep değil toprak ile yeşil, yarın insan fidanı çocuklarımız yaşayacak bu şehirlerde. Rantçının ömrüyse en fazla bir insan ömrü kadar.
Bu şehirde fidanlar, bina ve yollarla baş edecek hıza artık zor erişir. Şehrin içinden kovuldular zaten. Bir seferberlik lazım bir de izan... Romantik bir talep değil toprak ile yeşil, yarın insan fidanı çocuklarımız yaşayacak bu şehirlerde. Rantçının ömrüyse en fazla bir insan ömrü kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder