14 Mayıs 2011 Cumartesi

AŞTİ SERVİS DERDİ


13.05.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Yolcuları, otogara ya da gara taşıyan servisler olmayınca yolcuya düşen cefayı ve maliyeti anlatmaya çalışmıştım. 22 Mayıs 2010 tarihinde, ‘Gar, Otogar, Bizden Bu Kadar’ diyen bir yazıyla. Yaklaşık 1 yıl sonra bir karar çıktı Büyükşehir Belediye Meclisi’nden; “Yolcuyu, AŞTİ’ye götüremezsiniz ama AŞTİ’den götürebilirsiniz” diye. Böyle bir sorun yokmuş gibi yaşamış bir yılı Ankara. Ulaşanı ulaştığına, ayrılanı ayrılacağına pişman eden kent!



Geleni gideni sevmeyen

Uzak semtlerden, AŞTİ ya da Gar’a ulaşımın zorluğundan bahsetmiştim. Otobüs ya da minibüsle ağır eşyalarını taşıyamayacak durumda olanların, taksiyle gitmek zorunda kaldıklarında ödedikleri parayı kıyaslamıştım. Ankara dışına çıkmak için ödedikleri bilet fiyatının iki katını, Ankara içinde, AŞTİ ya da Gar’a ulaşmak için ödüyorlardı. Havaalanını, dikkate bile almamıştım; daha basiti çözülemediği için. Bir yıl sonra Büyükşehir Belediye Meclisi, maliyeti yarıya indirecek bir karar aldı!



Biraz daha anımsatayım: Efendim, Metro ya da Ankaray’ın ulaşamadığı bölgelerden AŞTİ ya da Gar’a ulaşmak, tam bir eziyet. Yüklü bavullarıyla otobüs ya da minibüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda kalanların perişanlığını gözlerimle gördüm. Bunların içinde bu yükleri taşıyamayacak çok yaşlı insanlar vardı. Taksiyi karşılayacak güçleri olmadığı için toplu taşıma araçlarıyla ulaşmaya çalışıyorlardı. İçi acıtan manzaralardı. Ne gelmek, ne de gitmek isterdiniz bu kentten. Geleni, gideni sevmeyen kent!



Kovboy filmi gibi

Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı kararı görünce kararsız kaldım; maliyet yarıya inse de ortada kalmıştı yine mesele. Otobüs firmalarına, AŞTİ’den yolcularınızı taşıyabilir ama AŞTİ’ye taşıyamazsınız diyordu karar. Diğer yarısındaki sorun nedir, çözemedim. İnsanlar, hafif gidip, ağır dönsünler diye mi, anlamadım ki. Ticari açıdan, ağır gidip, hafif dönmeleri daha mantıklı  değil midir?



Geçen yazımız, ulaşımın öneminden ve her türlü turisti Ankara’ya çekebilmenin öneminden  bahsediyordu. Ankara’ya inenin halini, hesaba katmamıştık. Bu kararla anımsadık tekrar. Yürümeyen merdivenlerden bavullarını taşıyan bayram yolcularını anımsadık. Sürüye sürüye merdivenlerden tırmanan bavulları. Ser sefil… Kovboy filmi gibi, nedir derdi; yabancıları sevmiyor mu bu kasaba? Yerlisini de sevmiyor zaten bu durumda. Nedir efendim, seyahat edenle bu kentin derdi?



Ertelemeyin sakın
Meclis’in aldığı kararın, diğer yarısını almadan tamamlanacağını sanmıyoruz. Ya belediye üstlenecek bu görevi, ya da zaten yapmaya gönüllü firmalara tümüyle devredecek. Aksi taktirde Ankara dışına seyahat etmek, Ankara içinde seyahat etmekten daha kolay olmaya devam edecek. Anneler babalar, dedeler nineler, çocuklarıyla torunlarıyla buluşmayı erteleyecek. Hatta giden, gitmişken bir daha dönmemeyi aklından geçirebilecek. Aman Allah korusun, sevdirmeye çalışıyoruz biz Ankara’yı!

Hiç yorum yok: