23 Kasım 2011 Çarşamba

AYAŞ’TA MUTLU SON (MU?)


22.11.2011 Milliyet-Ankara Gazetesi

Bir üniversite şehriydi. Eski tabiriyle darülfünun, medrese şehri. Osmanlı’nın en gelişmiş eğitim merkezlerindendi. ‘Ayaşi’ lakaplı, çok sayıda bilim ve devlet adamı yetiştirmişti. Zamanla bu niteliğini kaybetti. Dünya çapında bir kaplıca, içmece yöresi olmasına rağmen kendi yağıyla kavrulmaya terk edildi. Mart ayında, Ankara Kulübü Başkanı Metin Özaslan’la yaptığımız söyleşide hem bu bilgileri anımsatmış hem de Ayaşlılar’ın, fakülte yerleşkesinin, cezaevi ya da mülteci kampına dönüştürülmesine itirazına değinmiştik. Kimse duymamış, Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç, 1 haftalık açlık greviyle seslerini bir kez daha duyurmaya çalışmıştı.



İptal kararı

Çok şükür ki 2004 yılından beri süren mücadele, ilk aşamada ilçe halkının istediği gibi sonuçlandı: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, imar planının iptal edildiğini bildiren yazıyı, belediyeye gönderdi. Şimdi gözler, Bakanlar Kurulu’nda. Bakanlar Kurulu’da bu yönde karar alırsa Ayaş, kendine yakışmayan bu projeden kurtulacak.



Okullar yayılmalı

Ayaş’taki yerleşke, Gazi Üniversitesi’nin bir fakültesi olarak tasarlanmıştı. Tesisleriyle lojmanlarıyla göletiyle bölgeyi canlandıracak bir okul düzeni kurulmuş. Tarihine bakınca Ayaş’a, okul yakıştırıyor insan. Merkezine yığılan aşırı yoğun okullaşmayı, çevre ilçelerine yaymaya ihtiyacı var Ankara’nın. Bu yayma, kentin sağlıklı büyümesi için de geri kalmış ilçelerin ayağa kalkması için de gerekli. İlçelerin yöresel özelliklerine göre okulları bölüştürmeliyiz. Okullar ilçelerimize, halk okullarına, ilçelerimiz, başkente sahip çıkar böylece. O yörenin sahiplenmeyeceği bir girişimi, isteseniz de yaşatamazsınız zaten.



Doğal laboratuvar

Dahası Ayaş’ın, üç önemli niteliği daha var değerlendirilecek; biri tarihi dokusu diğeri kaplıca ve içmece birikimi. Her türlü “Bir turizm merkeziyim ben” diyor Ayaş. Tarihi İpek Yolu üzerindedir. Görülesi cumbalı evleri, çeşmeleri ve camileri meşhur. Haymana’da, 2 ay öce açılan çok yıldızlı kaplıca oteller gibisi yakışır Ayaş’a. Yanı sıra üçüncü özelliği tarımsaldır; sadece domatesi ve dutuyla bile kendi uzmanlık alanı olan tarımsal bir merkeze dönüşebilir. Çok yönlü özellikleriyle fakülteler, yüksekokullar için doğal bir laboratuvar adeta.



Bir tane Ayaş var

Şimdi sorumuzu soralım: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aldığı iptal kararı, ‘mutlu son’ mudur? Görüldüğü gibi Bakanlar Kurulu’da benzer bir karar almadan “Mutlu sona ulaştık” diyemiyoruz. Okul olarak tasarlanmış bir yeri, kim, niye cezaevi ya da mülteci kampına dönüştürmeyi düşünmüş onu da bilemiyoruz. Yörenin özelliklerini bilmeden, masa başında alınmış bir karar kokusu tütüyor burnumuza. Bu memleketin, çok çektiği bir karar yöntemi.



Bakınız efendim; cezaevi ya da mülteci kampı yapmak, devletimiz için hiç te zor bir şey değildir. Yer arıyorsanız  istemediğiniz kadar arazi Ankara çevresinde ganidir. Ancak bir tane Ayaş var. Kaybedince arasanız bir Ayaş daha, zor bulursunuz 60 kilometre dibinizde.



Ayaş yollarında kervanın mı var
Beni öldürmeye fermanın mı vara masabaşındaki adam?

Hiç yorum yok: