04.09.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi
6 yüzyıl önce 1402’de
aksak Timur’la Yıldırım Beyazid’in, Çubuk Ovası’ndaki Ankara Savaşı’nı idrak ettik.
Ova olduğu için tam bir meydan savaşıydı. 1921’de Polatlı’da, Yunan Ordusu’yla Sakarya
Meydan Muharebesi’ne girdik. O günden bu yana gelmiş geçmiş en çetin muharebe,
20 Yıl Savaşları gibi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle Çankaya Belediyesi
arasında icra ediliyor. Ankara’ya hiçbir yararı dokunmayan, 20 yıla yakındır
süren, içi boş bir çekişme. En son Meşrutiyet Caddesi’yle Karanfil Sokağı
birbirine bağlayan üst geçitin altına Çankaya Belediyesi tarafından yapılan,
Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılan 6 metrekarelik çiçekliğe kadar inmişti
seviye. Bildik çekişmeden Ankaralılar bir şey elde edemediği için, bu yöntemle
idare biçimine “Hiç Hizmetler İdaresi’ demiştim. Seçim yaklaştıkça çekişme, yeniden
şiddetleniyor.
Çukurambar’da hizmet aşkı
Bu muharebenin
meydanı, duruma göre değişiyor sürekli. Yeni çatışma meydanı Çukurambar. Yenimahalle
Belediyesi’ne bağlı Batıkent İnönü Mahallesi’nde de yaşandı ama Çukurambar Seymen
Çim Amfi Park arazisindeki çatışma, açık ara öne çıktı şu aralar. Amansız bir Büyükşehir
ve Çankaya Belediyeleri meydan muharebesi.
Çankaya park yapmak
için çalışmaya başlıyor.. Büyükşehir,
Belediye Meclisi’nden ‘Bölge Parkı’ kararı çıkarıp, parkı kendi yapmak istiyor.. Yapılan yıkılıyor..
Çankaya, park bölgesini kamyonlarla çevirip, yıkımı engellemeye çalışırken
çalışmaya devam ediyor.. Onun kamyonlarını Büyükşehir kamyonları çeviriyor..
Sabahın 3’ünde kimliği belirsiz kişiler, parkı basıyor, yemeyip içmeyip, yıkıma
kaldığı yerden devam ediyor. Ertesi gün Büyükşehir Belediye Başkanı, kimliği
belirsiz kişiler muammasını aydınlatıyor, “Bizim ekip yıktı” diyor. Böyle
hizmet aşkı, dünya yüzünde görülmemiştir. Aşkın ateşi, yine Ankaralı’yı yakıyor!
Hukuk devletine ters uygulama
Sabahın 3’ünde olup
bitenler, ertesi gün çok normal bir açıklama gibi gazetelerin manşetinde yer
alıyor. Aman neyse kimliği belirsiz değilmiş, belirliymiş. İçimiz rahatlıyor.
Şimdi efendim,
yasaya aykırı bir durum varsa o ülkenin kolluk gücü, hukuk adamları vardır.
Polis gelir, yasaya karşı gelen adamı gözaltına alır. Savcı, konuyu inceler,
suç işlendiğine kanaat getirirse mahkemeye sevkeder. Hakim, suçluysa tutuklama
kararı verir, cezasını çekmek üzere cezaevine gönderir. Suçu yoksa adamı, kendi
evine gönderir. Bu düzenle idare edilen ülkelere, hukuk devleti denir.
Kişisel kanaatlere
göre oluşmuş hukuk düzeni, Libya gibi aşiret devletlerinde uygulanır. Aşiretten
aşirete değişir kurallar. Hatta işine geldiği gibi, saatten saate de
değişebilir. Yaklaşık 90 yıl önce modern hukuka, 60 yıldır demokrasiye geçmiş
ülkemizi, ‘hukuk devleti’ diye biliyoruz biz. Adaleti, devlet dağıtır, eline
sopayı alan değil. O yüzden ürkütücüdür sabahın 3’ünde bir resmi kurumun, başka
bir resmi kuruma tavrı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 5 milyonluk başkentinde, hukuk
düzenini devre dışı bırakan uygulamalar, düşünülemez. Kurumlarımız ve hukuk
düzenimiz görevde, çözüm makamı yerindeyken.
AOÇ’un günahı ne?
Çankaya
muharebeleri, particiliğin bu kente ve ülkeye verdiği zararlara en iyi
örneklerden biridir. O semt, başka bir ülke sınırları içinde olsa sakinleri, daha az
etkilenemezdi. Bu muharebe, Çukurambar’da, park bahanesiyle rayından çıkmak
üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder