1 Eylül 2012 Cumartesi

BESİCİLER İÇİN AĞIR KARAR


31.08.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi



Ankara’da, en yoğun besi hayvancılığı Çubuk ve Akyurt ilçelerinde yapılıyor. Bu ilçelerdeki sadece besi sığırı sayısı, 50 bini geçiyor. Bir de ruhsatlı izinli tavukçuluk işletmeleri var. Et ihtiyaç, nüfus çoksa kalabalık hayvan sürüleri beslemek gerekiyor.

Eh hayvan varsa gübre var. Gübre değerli ama her değerli şey gibi bir de bedeli var; koku. Sürüler kalabalıklaştıkça yoğunlaşan kokuyla hele bir de sıcaksa hava, bunalmış zihin, bulanıyor. Koku, ruhhalini etkileyen bir şey, dayanma sınırı aşılınca isyana sürüklüyor, “Yetti canıma, gösterin bunu yapan o ineği bana” dedirtiyor!

Oysa ineğin suçu ne, besleyenin suçu ne? Merası, havaalanı olduysa inek ne yapsın? Araziye yayılmak varken tavuklar mı istedi sıkış tepiş, ağır koku saçan bir kümese tıkılmayı. Zor bela, kıt kanaat çabalayan besici, işletmeci, kendi sofrası için önce bizimkini kurmaya çalışıyor. Sofra, bu ağır kokular içinden kuruluyor. Bize ağır gelen kokuyu duymuyor, miski amber geliyor belki onlara.

Geçen hafta Ankara Valiliği, Esenboğa Havalimanı çevresinde hayvancılık, besicilik faaliyeti gösteren ve kötü koku yayan işletme ve çiftliklerin Çubuk ve Akyurt belediyelerince derhal kapatılması talimatını verdi. Belediyeler bir yandan İl Çevre ve Orman Müdürlüğü öbür yandan, durmadan ceza kesiyorlardı buralara. Ödemesi zor cezalar… Ekmek teknesini yürütmek için,  cezalara sessiz kaldılar. Ancak süre verilince iş büyüdü. İşporta tezgahı değil ki tesislerden, onbinlerce hayvandan sözediyoruz. Kaldırıp, depoya da saklanmaz. Derken verilen 15 günlük sürenin, bir haftası gitti.

Bugünün sorunu değil, özellikle yazın hep kokuyordu Esenboğa.  Çünkü hayvancılık, Esenboğa Havaalanı’ndan önce de vardı.  Yörenin, doğal gelir kaynağıydı, yeni çıkmadı ki.

Çubuk, Akyurt besicileri ve işletmecileri gibi, sabır ve merakla Çubuk’ta inşa edilmeye başlanan Organize Hayvancılık İhtisas ve Sanayi Bölgesi’nin bitiş müjdesini bekliyorduk. Çağdaş, yüksek teknolojili, meslek okulu içinde, dünyada ilk  olacaktı. Başarılı olursa değil Türkiye’ye, dünyaya örnek olacaktı. Ne umduk ne bulduk. Bölgeden parasını ödeyip, yer alan besiciler ve işletmeciler, bölge kurulana kadar kendi çaresiyle baş başa bırakıldı.

Bu arada bendeniz, bölgede çiftçilere destek vermeye giden  CHP milletvekillerinin, “Hiç olmazsa Kurban Bayramı’na kadar izin verin” talebine de katılamıyorum. Organize sanayi bölgesi bitmeden, kimse yerinden olmamalı. Kısa süre içinde ‘kentsel dönüşüm’ diye siteler, mahalleler inşa edildi, bu bölgeyi mi yapmak zordu? Biz, nasıl 15 yıl sesimiz duyulmadan metroyu beklediysek organize sanayi bölgesi bitene kadar da herkes katlanacak o kokuya. Valiliğin ya da hükümetin talimatı, tam aksine “Organize Hayvancılık İhtisas ve Sanayi Bölgesi, 6 ay içinde ya bitecek ya da bitecek” diye çıkmalıydı. Bu talimatın içinde, çözüm var çünkü. Diğeri, besiciler için de hepimiz  için de ağır bir karardır.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan

‘Tarihi Ders 90’lık’ başlıklı yazımızda, Zafer Bayramı dolayısıyla sitemimiz olmuştu. 26 Ağustos’ta  Afyonkarahisar’ın Çakırözü Köyü’nden başlayan Zafer Yürüyüşü’ne Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun öncülük etmesine değinmiş, ‘Orman ve Su İşleri’ ne alaka?” diye sormuştuk. Bakan’ı ve Bakanlığı, eleştiri dışı tutarak devlet ve meclisteki partiler katında, zayıf katılıma dikkat çekmeye çalışmıştık.

Bakanlıktan, düşüncenin özüne değil ama eksik bıraktığım kısma katkı geldi: Birincisi; Bakan Veysel Eroğlu, Afyon Milletvekili’ydi, biliyordum. İkincisi; Zafer Yürüyüşü’nün yapıldığı bölge, bakanlık yetki alanında milli parktı, onu da biliyordum. O park ve bölge için iyileştirme çalışmaları, düzenli olarak sürüyormuş, bilmiyordum. Özünde mutabık kaldığımız, bildiğimi eksik bıraktığım yazımı tamamlayan nazik katkıya teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok: