18.01.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi
İhracat rekoru
dillerimizde. Her yıl bir önceki yılı unutturacak satışlar yapıyoruz dünyaya. Türkiye,
hala sattığından çok alıyor ama
satabileceği bir şeyleri var artık, üretiyor bir yandan da. Dışarıdan alınan
parçaları birleştirip, satmak, Türkiye’ye yetmiyor, daha fazlasını talep edecek
boyutlara geldi sanayisi. Bilgiyse var. Teknolojiyse var; matbaa trenini
kaçırmıştık ama bilgisayar teknolojisine hızlı uyum sağladık. Yetişmiş kadrolar,
yetişecek kadrolar var. İşsizlik var, üstelik çoğu lise, üniversite mezunu genç
neslin yakasına yapışmış. Elimizi, önce bu gençlik sonra değişen dünyayı
yakalamak için çabuk tutmalıyız.
Adapazarı’ndan
İstanbul’a oradan Tekirdağ’a uzanan bölgeye yığılan sanayi ve sermaye birikimi,
ülkenin geri kalanını eksik bıraktı, yeteneklerini kullanamaz tüketici durumuna
soktu. Düştüğümüz bu durumdan çıkacaksak illeriyle ilçeleriyle hep beraber
çıkacağız. İşte Ankara da bu koşuları gözeten atılımlar yapıyor uzun zamandır.
Son 3 yılda daha belirginleşti ama 1 yıldır, bu yöndeki çabaların somutlaştığını görüyoruz.
ASO’nun formülü
Ankara sanayisindeki
gelişmeleri birinci ağızdan duymak, değerlendirmelerini almak üzere, muhabir
arkadaşımız Tolga Akıner’le Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin
Özdebir’in kapısını çaldık. Detaylı haber, dünkü Milliyet Ankara Gazetesi’nde
yayınlandı. Başkentin bilgi ve insan kalitesi, gençlerin kullanılmayan müthiş
enerjisi, Türkiye’nin en iyi, dünyada bile az bulunur ama kullanılmayan
laboratuarları, duvarların arkasına sinmiş şehrine soğuk üniversiteleri, başka
ülkelere kaptırdığımız beyinler ve beraberinde giden buluşları, Silikon
Vadisi’ne en uygun altyapı ve tekonoparklar, başkentin ve başkente ulaşım
sorunlarıyla çok kapsamlı bir sohbet oldu. 3 başlığın altını, görünmesi için,
iyice çizmek gerekiyor:
Ankara sanayisi,
kendini ve ufkunu yenileme ihtiyacı içinde. Dünya pazarında, bir yer edinmek,
edinmekle kalmayıp, rekabete girmek istiyor. Ankara, sanayi altyapısı için çok
nitelikli özelliklere sahip. Biri de üniversiteleri ve onların teknoparkları.
Ankara Sanayi Odası’nın, ufku açacak, kendini yenileyecek formülü burada saklı
işte: “Bilgi, uygulamayla buluşmalı, kaynaşmalı,
projeleri paylaşmalı, düzene oturmuş sürekli bir işbirliği içinde hep beraber
kazanmalıyız” diyor.
En hayati okullar
İkincisi de bu
işlerde çalışacak kadrolar. Şu an Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da çok fazla
yetişmiş kadro ihtiyacı var. Sadece Ankara’nın, 35 bin kişi civarında iyi
maaşlarla çalışacak elemana ihtiyacı
var. Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, ‘Yeni Dünya’ yolunda, en hayati
kurumlardan biridir Türkiye için. İhtiyaca yanıt verecek okulu kurarak ilk
adımı ASO attı. Arkasından hiç gecikmeden iki tane Manisa OSB ve bir tane Tekirdağ Çerkezköy OSB’deki
okullar açıldı. Mezun olunca hemen işine başlayacak biçimde yetişmiş olacak bu
gençler. Devlet okullarının da derhal müfredatını güncelleyerek bu kervana
katılmasını bekliyoruz.
Demiryolu hazır mı?
Üçüncüsü; demiryolu
taşımacılığı. Daha çok malınızı, daha ucuza taşırsınız demiryoluyla. Ankara,
limanlara uzak bir şehir olması nedeniyle vazgeçilmez koşuldur ticareti için.
Malıköy’den tren yolu geçiyor. 4 tane organize sanayi bölgesi var istasyonun
dibinde. Sincan ASO 1’le arası, trenle 15 dakika. Bu 15 dakikada, hergün yük
taşınabilecekken haftada iki gün taşınabiliyor. Yük taşınacak bu hat, çoktan kurulmalıydı
halbuki. Devlet Demir Yolları’nın 70 bin vagonu var, özel sektörün 4 bin. Ancak
4 bin vagonla neredeyse 70 bin vagondan fazla yük taşıyor özel sektör. Demiryolu,
gelişmelere ve gelişeceklere ayak
uydurmaya hazır değil demek. Gidişatı kavrayamayan birçok kurum ve yönetici
gibi. Oysa ‘Yeni Türkiye’, kendini yenileyen kurumlar ve yöneticilerle
tazelenecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder