5 Ocak 2013 Cumartesi

TURİST GELECEĞİNE GİDİYOR


04.01.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Ankara, turizm acemisi. Son birkaç yıla kadar ne kent ne de il sınırları içindeki değerleri, turizmin hizmetine açamamış. Tarih deseniz var, eser deseniz var, müze deseniz var, doğa deseniz, sebze deseniz, meyve deseniz, kendine has lezzetleri deseniz var. Ancak bütün bunları bir araya getirip, değerlendirme kabiliyetini, en azından bugüne kadar kullanamamış başkent. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’yle Beypazarı dışındaki turistik değerleri, tozlanmış. Göz görmeyince gönül arzulamıyor, Ankara’ya gelmek, aklından bile geçmiyor turistin. Bir-iki yıldır daha sık duymaya başladık ama turizmin acemisiyiz, yapalım derken olanı da kaçırmıyoruz inşallah.



Turist sayısı düşüyor

Bugün Evin Demirtaş’ın haberi, turizmdeki beklentilerimiz açısından ümit kırıcı bir tablo koyuyor önümüze. Hem yerli hem yabancı turist sayısında düzenli bir düşüş var. Bir göz gezdirelim tabloya:



2008’de:

Yerli turist sayısı: 506 bin 542

Yabancı turist sayısı: 374 bin 324

2009’da:

Yerli turist sayısı:432 bin 905

Yabancı turist sayısı: 334 bin 560

2010’da:

Yerli turist sayısı: 434 bin 402

Yabancı turist sayısı: 270 bin 820

2011’de:

Yerli turist sayısı 459 bin 541

Yabancı turist sayısı: 290 bin 220

2012’de:

Eylül ayı sonu itibarıyla

Yerli turist: 378 bin 119

Yabancı turist sayısı: 269 bin 927



Kent değil bölge de canlanır

Bu köşeden, turizmle onun gelişmesi, geliştirilmesiyle ilgili her şeyi paylaşmaya, desteklemeye çalışıyoruz. Destekliyoruz, gündemde tutmaya çalışıyoruz çünkü turizm, Ankara’nın en bakir konularından biridir. Açmayı becerebilsek ciddi bir gelir kapısı kent için. Sadece kentin değil, bölgenin canlanması demektir. Yepyeni ülkelerden ziyaretçilerin, Ankara’yı keşfetmesi demektir. Doğrudan uçuşlar, tren seferleri, yollar demektir. Kongreler için tercih edilmek, sağlık için bir tedavi merkezi olmak demektir. Özgün tohumlarımızdan organik  Ankara sebzeleri, meyveleriyle damakları da fethetmek demektir. Ankara’da turizm, yeni yüzyılı yakalamak demektir.



Yukarıdaki tabloya bakınca bir şey yakaladığımız izlenimi ediniyor musunuz? Ancak 'Marka Şehir Ankara' övünmesi dilimizden düşmüyor. Yerli turistin bile günden güne düştüğü mütevazı bir markayız anlaşılan. Küçük küçük gelişmelerden, çok büyük paylar çıkarıyoruz galiba. Turizmcisi, esnafı, yerel yöneticisi, planlamasıyla topyekün bir organizasyona dönüşmediği sürece, turizmin ‘t’sinde eğleşeceğiz sen ben bizim oğlan. Ortak bir tavır, ortak bir plan oluşturamadık hala.



Tozlu vitrine müşteri beklemek

İşte gelirse Anadolu medeniyetleri Müzesi’ne geliyordu yabancı turist, 2 yıldır toz toprak içinde, büyük tur şirketleri programından çıkarmaya başladı Ankara’yı. Gelişigüzel altyapı çalışmaları yüzünden otobüs lastikleri parçalandı, Amerikalı bir turist düştü kolunu kırdı, Rus bir turist, Kale Surları’ndaki idrar esansından şikayet etti. Turizm Danışma Bürosu yok Kızılay’da. Bedava dağıtılacak kent kitapçıklarını bile basıp, hiç olmazsa otellerde uçaklarda dağıtamadık. 20 Aralık’ta, ‘2’inci Kültür Turizmi ve Fuarı Kültür Yolları ve İnanç Turizmi’ diye adı uzun etkisi kısa bir toplantı yapıldı Ankara’da. Ankara Valisi gelip açmasa Ankara Ticaret Odası’na panayır açılmış diyecektik. Kentin birkaç temsilcisi dışında turizmcileri, akademisyenleri, esnafı hatta aynı zamanda zirveyi düzenleyen Büyükşehir Belediye Başkanı yoktu. ‘Turizm’, boş salon duvarlarında yankılandı. Katıldığımız fuarların çoğunda turizmcilerden faydalanmadık, belediye çalışanlarının hayal gücüne emanet ettik turizm geleceğimizi.


Bizim kuru yakınmamız değilmiş demek; rakamlar da turizmden şikayetçi. Özellikle ‘turist’ diye kaydedilen pek çok yabancının, bir geceliğine aktarma yolcuları olduğunu  düşünürsek ne kadar yolun başında olduğumuz daha iyi anlaşılır. İşte en kaba özetiyle turizmdeki durumumuz. Tozlu vitrine boşuna müşteri bekliyoruz gelip te nesine bakacaklarsa artık.

Hiç yorum yok: