26 Temmuz 2013 Cuma

DETROIT DERSLERİ


23.07.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Bir şehrin şehirliği, sadece parayla zenginlikle ölçülemez. İçinde yaşayanlarla paylaştığı, terbiye ettiği bir ruhun da olması gerekiyor. O ruh, kişiliğini biçimlendirir kentin. İyi günde kötü günde kendine has tavrı olur, o tavır, tarihe mal eder insan gibi. Kendi duruşu, kendi bakış açısı, gelenekleri görenekleri olur. İçinde yaşayanlar ve yöneticileriyle olur bu. O ruhu kavrayanlar kenti geliştirir, kent de onları. En zor günlerde bile orada yaşamaya değer. Yapay değildir çünkü, “ruhu var” demek bu anlama gelir işte. Başka şehirlerimiz de var ama öncelikle İstanbul böyle bir şehirdir, Ankara böyle bir şehirdir. İçinden dünyanın en güzel boğazı geçmediği için, Ankara’nın cilvesi eksiktir ancak tarihi, belki İstanbul’dan daha stratejik dönüşümlere şahitlik etmiştir. Stratejik coğrafya olarak 'Doğu’nun Batı’ya açılan kapısı', İstanbul değil Ankara’dır da o yüzden.



Ditroyit’in çöküşü

Amerika Birleşik Devletleri’de, Mişigın (Michigan) Eyaleti’nin Ditroyit (Detroit) kenti, 19 Temmuz’da iflasını açıkladı. Bir şehrin iflas edişine ilk kez şahit oldum. Şehirler çok zor günler yaşayabilir ama iflas etmesini, en azından ben, ilk kez görüyorum. Otomotiv sanayisinin ve Amerikan rüyasının başı çeken şehriydi Ditroyit. Otomobil devlerinden Cenırıl Motors (General Motors) ve Kıraysler’in (Chrysler) 2009'da iflaslarını istemesiyle yemişti ilk tokadı. 4 yıl sürdü yediği tokatla devrilmesi. Bir insan için uzun ama bir şehir için çok kısa bir süre. İşsizlik yüzde 20’lere yaklaştı, 1 milyon 800 binden 700 binlere düştü nüfusu. Bütçe açığı, bizim Ankara’nın silinen doğalgaz borcunun 3’te 1’i ama gözünün yaşına bakmamışlar Ditroyit’in. Şirketlerle beraber orta ve üst gelir seviyesindeki çalışanlar, yöneticiler aynı hızda başka şehirlere göçünce Ditroyit’de göçtü.



Para yok rüya yok

Kentteki ambulansların 3'te ikisi kullanılamıyor, sokak lambalarının yüzde 40'ı çalışmıyor, çağırsanız polis gelmiyor, üstelik Amerikan Devleti’nin baş makamı Beyaz Saray, “Bu konu Mişigın, Ditroyit ve alacaklılar arasında çözülmesi gerekir” diyerek ortada bırakıyordu 4 yıl öncesinin Amerikan rüyasını. Borçlarını ödemesi için hayvanat bahçesinden müzelerindeki eserlerine kadar satılması gündeme geldi. 4 yıl bir kentin ömründe çok kısa bir süre; Ditroyit, tokadı yemesiyle yere yapıştı yani.



Şirket-şehir

İflas, alacak, alacaklı, borç, vade, faiz, ödeme” hep parasal değerler ifade eden sözcükler. Söz konusu Amerikan rüyasının “Herkese bir ev, her eve bir araba” kenti. Otomotivin ve  rantın başkenti. “Burası bir kent ve bu kentte yaşayanlar var, bir kültür var, gelenek var” diyen yok. Devasa gökdelenleri, çevre kirliliği artık. İşte bir kentle şirketi ayırt edemezseniz sonunuz Ditroyit’tir. Yapay, para üzerine kurulu, şirket-şehir. Parası var, ruhu yok. Dünyanın bütün şehirlerinin dönüşmeye çalıştığı örnek. İbretten ders alana, “Böyle dönüşmeyin” diyor Ditroyit. Ankara’nın, binlerce yılda süzülen ancak rantçılara kendini beğendiremeyen ruhuna şükrediyorum.



Son olarak Mişigın Eyalet Valisi’ne bir tavsiye de bulunmak istiyorum: Bizde çok marifetli belediye başkanları var; uygun görürseniz 3 aya Ditroyit’i ayağa kaldırır, dördüncü ay kara geçirirler, arz ederim efenim!

Hiç yorum yok: