8 Temmuz 2013 Pazartesi

DÖNÜŞÜM ÇİFTLİK’TE


05.07.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Birkaç yıldır tanıştığımız ‘Kentsel Dönüşüm’ kavramı, çok hızlı girdi hayatımıza. “Nasıl olacak?” demeye kalmadan yüksek binalı siteler yükseldi gecekonduların yerinde. İyi bir şey mi? Gelişmiş bir kentin ortasında derme çatma, altyapısı sorunlu hatta olmayan, yolsuz, elektriksiz, doğalgazsız evler olamayacağına göre, iyi bir şey. Ama dönüşüm, dönüştürürken mahalle sakinlerini semtinden ediyor, mahalle dokusunu bozuyorsa o zaman da kötü bir şey. Arasını bularak, dengeyi bozmadan dönüşmek gerekiyor. Kentin sakinlerini, kentinden soğutmadan.



Dönüşüm rüzgarı

Bu dönüşüm rüzgarı, bir kere esmeye başlayınca bütün Ankara etkilendi havasından. O mahallenin ya da semtin toplumsal yapısı, ruhhali, dönüşüm aşkına ihmal edilebilir, bazı değerler, bu dönüşüme kurban verilebilir hatta verilmeliymiş gibi bir algı oluşmaya başladı. Gerekirse hukuka rağmen olabilirmiş gibi bir algı. 60 yıldır nasıl dönüştürüleceği şaşırılan Atatürk Orman Çiftliği(AOÇ) de bu algıdan nasiplenenlerden. Rüzgar, fırtına oldu, önüne aldı Çiftliği, sürüklüyor. 1 yıl içindeki gelişmeler baş döndürüyor; Başbakanlık binası, 8 şeritli otoban yollar, alt geçitler, üst geçitler, arıtma tesisleri, hayvanat bahçeleri, amaca aykırı arazi kullanımlarına açılan yeni kapılarla aldı başını, gidiyor.



Sıkışan Çiftliğe

1 ay önce “İlgili makamlara, olup olamayacağını sormak lazım “ demişti, önceki gün “Yeşili çok seviyoruz, AOÇ ürünlerini de çok seviyoruz ama çok sıkıştık, kentin ortasında kaldık. Göreceksiniz orayı da yeşillendireceğiz” dedi Amerikan Büyükelçiliği. Kentin dışında başka bir Çukurambar daha var herhalde, oraya gidecekler. Biz içeridekini biliyoruz, o da zaten tıka basa sıkışık bir semt oldu, gitseniz yine rahat yok yani. Sözü geçen arazi, 1983’te özel yasayla ‘eğitim birimleri ve yurt inşa etme koşuluyla’ Gazi Üniversitesi’ne verilen, onun da 20 yıl sonra kalkıp, kendi malı gibi TOKİ’ye devrettiği, TOKİ’nin de otomatikman Amerikan Büyükelçiliği’ne tahsis etme yetkisini kendinde gördüğü Çukurambar’daki AOÇ arazisi.



Bağış koşullarına aykırı

Bütün bunlar, koşullu bir bağış olan Atatürk Orman Çiftliği’nde, olmaması hatta düşünülmemesi gereken şeyler ama oluyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün, hazineye bağış için 3 basit koşuluna aykırı:

1- Çiftlik toprakları kamu mülküdür,

2- Hazinece, ‘örnek bir tarım işletmesi’ olarak işletilmelidir,

3- Ankara halkının dinlenmesine tahsis edilmedir.

Devlet, emanetçi olarak bu koşullara aykırı yasa çıkaramaz,  amaca aykırı kullanım halindeyse arazi Çiftlik’e geri verilir. Bu kadar.



Mahkemede avukatsız, sokakta kimsesiz

Evvelki gün yine geçtim içinden. Akla zarar bir hızla yürüyor Başbakanlık bina inşaatı. Çok heybetli bir bina oluyor. Otoban gibi yollar, alttan üstten geçitlerle İstanbul'un Maslak'ı, Ankara'nın İstanbul Yolu'na benzemiş. ‘Dönüşüm’, Çiftliği alıyor bizden. Mahkemede avukatsız, sokakta kimsesiz çocuk çaresizliğinde Atatürk Orman Çiftliği. Etini koparıyorlar, ne şikayet edeceği ne sahip çıkanı kalmış.






Binininci sayı
Milliyet Ankara Gazetesi'nin numaratörü, bin (1000) sayısını gösteriyor bugün. Okuruyla hazırlayanıyla hepimize nice bininci sayılar diliyorum.





 http://www.milliyet.com.tr/Milliyet.aspx?aType=EklerDetay&ReleaseID=1174

Hiç yorum yok: