28 Ekim 2014 Salı

YER YER YENİLİKÇİ BAŞKENT



24.10.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Hava raporu gibi; “Ankara sanayisi, yer yer yenilikçi olacak. Yenilikçiliğin olduğu bölgelerde yenilenmenin sürmesi beklenirken olmayan bölgelerin, ihracat kuraklığından etkilenmesi, üretimin tehlikeli seviyelere düşmesi bekleniyor!” diye sunabilir ekonomi bilen kişi. ‘Sanayi Durumu’nu açar bakarız, ne alemde bu yenilikçilik, ekonomi ne alemde diye. Böyle bir programı izleyebilmek için sık ve hızlı gelişmeler olması gerekir, ağırdan alan, lafa boğulan, kendi ayağına dolanan gelişmeler değil.



Havalı inovasyon!

Birkaç yıldır çok yoğun kullanıyor, “inovasyon” diyoruz. “İnovasyon” demek, “yenilikçilik” demekten daha havalı oluyor. Havalı bir kavramın ardına düşüyor, yeni beklentilere, yeni hayallere kapılıyoruz. Peşine takılacağımız yeni kuyruklu yıldızımız oluyor. Neredeyse “İnovatif olmayan bizden değildir!” diye çemkireceğiz tuttuğumuza. Kof bir coşkunluk halindeyiz. Ara gazı fazla, yokuşu çıkma hızı düşük bir vaziyet. Ama ağzımızı doldura doldura “inovasyon” diyoruz.



Niye kaptırdık Vadi’yi?

21 Ekim’de İnovasyon Haftası, üst düzey devlet ve şirket yöneticileriyle akademisyenlerin yer aldığı toplantılarla  Ankara’da başladı. Hemen ilk günden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ankara’nın gazını aldı ve Ankara’nın Araştırma-Geliştirme, tasarım ve markalaşmayla beraber inovasyonun yani yenilikçiliğin de başkenti olduğunu söyledi. İlk teknokentin 2000 yılında ODTÜ'de kurulduğunu vurgulayan Büyükekşi,

Son 5 yılda uygulanan bilişim Ar-Ge projelerinin dörtte birinin,

Türkiye'deki 39 teknoparktan 6'sının (ki bunlar Türkiye’nin en iyileridir),

59 teknoloji geliştirme bölgesinden 8'inin Ankara'da bulunduğunu belirtti.

Ankara, en fazla ihracat yapan beşinci il, en çok ihracat yapan 1000 firma içinde firma sayısı açısından altıncı il durumundaymış.


Tescillercesine Ankara'nın doğal bir inovasyon eko sistemine sahip olduğunun altını çizdi. 

E Bilişim Vadisi’ni niye Kocaeli’ne kaptırdık o zaman?



Altyapı ve mevzuat sorunları var

Bilişim Vadisi açısından en uygun ortam olan Ankara, destek verilseydi yenilikçi üretim biçimlerini ve yeni ürünleri, Türkiye sanayisine en hızlı kazandıracak ildi. Haftayı “Türkiye’nin en önemli sorunu yenilikçiliktir, araştırma-geliştirmedir” diye açıyoruz ama uygulamayla laflar örtüşmüyor. Teknokentlerin Yeni Uygulama Tüzüğü’nün çıkması 2 yılı bulmuştu. Hala da mevzuat sorunları var.



Ankara, yer yer yenilikçi” diyebiliyoruz şimdilik. Sanayisi geçişe en uygun, yenilikçiliği en iyi izleyen sanayi olmasına karşın elektrik, su, yol gibi basit altyapı sorunlarıyla uğraşıyor hala. Üniversiteler, teknokentler ve meslek okullarıyla işbirliği, çok yavaş ilerliyor. Bazı proje destekleri, adresine gitmiyor. Resmi kurumların çoğu, yerli ürünleri almamakta ısrar ediyor. Ahenk yok yani.



İçini mi boşaltıyoruz?
İşte diyeceğimiz; ağzı doldura doldura, sabah akşam “inovasyon” demekle olmuyor. Alt yapı sorunlarından yasal süreçlere kadar daha çok işimiz var. Eğer bundan sonra da bu tarz ve bu hızla yürüyecekse işler, koca harflerle göz alıcı bir paket olarak sunulan ‘yenlikçilik’ kavramının, içinin boşaltıldığını düşünmeye başlayacağız.

Hiç yorum yok: