13.11.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Polemik,
söz dalaşı demek. Siyasetin besin kaynaklarındandır. O görüşçülerle bu
görüşçülerin, kendi saflarını sıklaştırma taktiğidir. Arada kalanlar da tercih
etmeye zorlanır böylece. Siyasetin tuzu biberidir söz dalaşı ama tamamen
siyaseti onun üzerine kurma çağını da çoktan geride bırakmıştır gelişmiş
toplumlar.
Bizim
de en geç 25 yıl önce bitirmiş olmamız gerekiyordu bu siyaset tarzını. Çünkü
şehirlere biriken geniş kitlelerin karnı sabun köpükleriyle doymuyor, günlük
hayat, uzaya dağılan karşılıksız seslerle düzenlenemiyor. Aslolan icraat,
eylem, etkinliktir.
24 saat ilişkideyiz
Kapımızdan
çıkmadan evimizdeyken bile muhtabımız olan ilk siyasi ve idari kurum,
belediyelerdir. Vermekle yükümlü olduğu temel hizmetlerden dolayı, 24 saat
sürer ilişkimiz. Şimdi özel şirketlere devrediliyor ama elektrik, su, altyapı,
ulaşım gibi temel hizmetler, aslen belediyelerin görevidir. Özel şirketlere
devrederek sorumluluğu atamazsınız üzerinizden, belediyenin varoluş gerekçesi
bu hizmetlerdir çünkü; hizmetin doğru verildiğini denetleyeceksiniz o zaman.
Değilse o kurum, işlevini kaybetmiş demektir, kapatacak, milletin sırtındaki
yükü hafifleteceksiniz.
2
yıl önce 2013 Ağutosu’nda belediyelerin gelişme göstergelerini
değerlendirdiğimiz yazımızda şöyle demiştik: “İnsan yaşamak için vardır, devlet, insanları bir düzen içinde yaşatmak
için. İyi yaşatırsanız, insanlar da daha iyisi için çabalar. Daha iyisi için
çalışmak, evrimini sürdürmek demektir. Temel sorunlarını çözmemiş bir kentte
yaşamak, bir yandan da evrimleşmek için bekliyorsunuz demektir.” Ve tabii
ki insan rahat ettiği yeri sever, sevdiği yere de sahip çıkar.
Sahiplenmeme hastalığı
Başkent
Ankara’da grip gibi yayılan ve Meclis’ten sokağa her yana bulaşan bu ‘sahiplenmeme’ hastalığı, büyük
ihtimalle kent olma koşullarının, rahatsız edici eksikliğinden kaynaklanıyor.
Rahat etmediği kente, sahip çıkma isteği duymuyor sakinleri. Ucunu bıraktıkça
bir ucubeye dönüşmesi de hızlanıyor haliyle.
1950’lerden
itibaren başlayan bozulma, 1980’lerden sonra mimari tabirle ‘yağ lekesi’ne çeviriyor başkenti.
Gelişigüzel, düzensiz büyüme için kullanılan bir tabirdir. Aynı zamanda
plansızlığı ifade eder. Oysa şehirleşmenin temeli, binlerce yıl önce de olduğu
gibi ‘plan’dır. Plan, devletin de
idari yeteneği, düzen kabiliyeti ve dahi gücünü sergileme ortamıdır. İyi
yapılanmış bir şehir, niteliğinin vitrinidir.
‘Etkin icraat’
Gelişigüzel,
plansız kentinse umursamaz siyasetçileri ve sakinleri oluyormuş böyle.
Yukarıdan aşağıya, herşeyi ‘yağ lekesi’ gibi. Bir de bu kent, öncülüğüyle değil
söz dalaşlarıyla gündeme geliyorsa eğer, mum dik seyreyle alemi. Küflenmiş
taktik, bizi sadece geciktirmekten başka işe yaramıyor. Ki Ankara, çok uzun
zamandır bu taktiğin mağdurudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder