24.11.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Özellikle
son 5 yıldır böyle bir tarz gelişti Ankara’da; bir yerle ilgili niyet varsa
işler sessiz sedasız yürüyor, bir gece biz uyurken dozerler uyanıyor,
oldubittiyle iş nihayetine varıyor. Kamuoyunun bilgisinden kaçırılıyor yani.
Gizli, açık her türlü
Mesela
bir yer, diyelim 1’inci Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı. Sessiz sedasız 3’üncü
dereceye düşürülüyor, siz “Ne oluyor?”
diyene kadar gececi dozerler giriyor araziye, kazınmış çıplak toprağa
uyanıyoruz sabahına.
Mesela
alakasız yasaların ya da cümlesi alakasız yasalardan bir torba yasa içine
gizlenmiş gizli niyetler, çıkıyor yasayla beraber, yutsan yutamıyor, tükürsen
tüküremiyorsun, takılıyor boğazına maydanoz sapı gibi.
Mesela
yasal zemini oluşamayacak ya da hala oluşmamış bir yerde inşaat başlıyor.
Mahkeme “Dur” diyor, kimse
durduramıyor mahkeme dahil.
Mesela
“Kuşa bak” diyorlar, bakıyoruz,
döndüğümüzde bu sefer de doğru yasaya muhalif eylem koyduğunu görüyoruz kamu
yönetiminin.
Birkaç örnek mesela
Mesela
Atatürk Orman Çiftliği içindeki bitkibilimine tahsis edilmiş, bahçesindeki ağaç
müzesiyle 60 yıllık Gazi Yerleşkesi, böyle gitti adım adım. Çiftlik Bulvarı’yla
Ankapark, deterjana yapıştırılmış promosyon gibi yanında hediyesi oldu.
Mesela
5 yıl önce banka ve bazı resmi finans kuruluşlarının genel müdürlükleri, paldır
küldür bir torba yasaya karıştırılıp İstanbul’a gönderilmişti. Devletin
merkezinden kaçırılır gibi. Merkez Bankası’nın da bir ayağı, İstanbul’un
Ataşehir’ine uzandı sonra.
Yasaklanan güzergahta zabıta
yürüdü
Mesela
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’ya geldiği 27 Aralık’tan 17 gün önce 10
Aralık 2010’da bir genelge yayınlanarak Seymen Yürüyüşü ve Garnizon Koşusu
iptal edildi. Trafiği engelliyorlarmış. 4 yıl sonra 3 Eylül 2014 gazetelerinde,
kocaman da fotoğrafını koymuş, şöyle bir haber: “25 ilçe zabıta
müdürlüklerinin katılımı ile oluşturulan kortejde yer alan 400 zabıta,
Kızılay’dan Ulus’a yürüyerek, Atatürk Anıtı’na çelenk koydu.”(!)
Mesela
bir gün baktık, İtfaiye Meydanı’nın Gençlik Parkı kapısıyla Bit Pazarı arasına
paravanlar çekilmiş, otopark olan yer kapatılmış. Sorduk soruşturduk bilen yok.
Paravan arasından kafayı uzattık, içeriden biri bitti başımızda “Biz de bilmiyoruz” dedi. Neredeyse 1
yıl, inşaatın künyesi asılmadı hiçbir yere. Cami inşaatıymış. Neye rağmen
yapılıyordu ki gizemlerden gizem beğen bir cami dikiliyordu meydana? Bu arada o
sıradaki İller Bankası gibi Cumhuriyet dönemi yapıların da yıkım kararlarının
çıktığını öğrendik.
Mesela
11 yıl önce İskitler’deki Demir Sanayi ve Ata Sanayi bölgeleri, Merkezi İş Alanları (MİA) diye bir
proje için yıkılmıştı. Orası da gizemini koruyor, 11 yıldır farelere,
tinercilere, fuhuşa ev sahipliği yapıyor.
Ve Saraçoğlu Mahallesi
Ve
geldik Saraçoğlu Mahallesi’ne... Türkiye’nin ilk toplu konut projesi... 1946’da
kurulmuş. İşte tarih, eser, kent kimliği gibi birikimi ve derinliği olmayan bir
düşünce biçimi, şimdi Saraçoğlu’nu biçimlendirme derdinde. 2 yıldır mahkeme
kararlarına rağmen, rahatsız edici bir kabalıkla zorla boşaltma devam ediyor.
Yine aynı, ürkütücü bir gizem içinde yürüyor her şey.
Büyük
ihtimalle diğer gizemli işlerde olduğu gibi, bir sabah uyandığımızda, gecenin
dozerleri, ilk toplu konut projesi olması nedeniyle bile tarihi ve turistik
değeri olan bu mahalle üzerinden, acımasızca geçmiş olacak. Şimdiye kadar
gizemli işler, hep yıkımla bitti çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder