15.01.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi
Dün
TÜBİTAK’ta, "Biz, millet olarak,
orta karar bir ülke olmaya razı değiliz. Bu ülke, bu millet, yeniden her alanda
lider bir ülke olmayı istiyor, bunu hak ediyor, bunu gerçekleştirebilecek
potansiyeli de fazlasıyla taşıyor” diye açılışı yaptı Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Fikri Işık. Tanıtım toplantısında ‘Ar-Ge ve Yenilik Reform Paketi’ni, Başbakan Ahmet Davutoğlu açıkladı.
Bu paket, yaklaşık 3 yıla yakın zamandır seçimlerin azizliğine uğrayan,
gözümüzü yolda bırakan, çok zaman kaybettiğimiz paketlerden.
Rekabet için daha lazım
Rekabet için daha lazım
‘Ar-Ge ve Yenilik Reform
Paketi’,
özellikle üniversitelerin,
teknokentlerin, ileri teknoloji tasarım ve üretim yapan firmaların ve tabii bu
firmalara ev sahipliği yapan organize sanayi bölgelerinin dört gözle beklediği
paketlerdendi. Dünyayla rekabet edebilmenin koşullarını oluşturmamız gerekiyor
ve bu paket, bazıları eksiklerimizi daha kapatmamıza yardımcı olacak. Ancak bu
paketlerden daha çok lazım çünkü gelişmiş ülkelerdeki destekler hala bizim çok
ilerimizde.
Hani
“Yeter ki üret, al sana anahtar teslimi
tesis ve önü açık olanaklar” halindeler desek yeridir. Ve bu ülkelerin
Amerika, Japonya, Almanya gibi bazıları, 65-70 yıldır bu destekleri sağlıyor. Güney
Kore, Tayvan, Finlandiya gibi bazıları ise sonradan gelip, onları yakaladı.
Bizse beraber yola çıktığımız Güney Kore’nin, fersahlarca gerisinde, onların
ürettiklerini birleştirmeyi marifet sanıyoruz bugün.
Tufana kapılmamak için
Bilişim çağıyla 2 bin yıllık bilgi, 17 ayda üretiliyor artık. Teknoloji fırtınası değil, tufanı kapımızda. Ve ister kabul edin ister etmeyin, yeni bir dünya kuruluyor gözümüzün önünde. Teknoloji tufanını yaratanlar, yeni dünyanın söz sahipleri olacak, gerisi tufana kapılıp, kimbilir kaç yüz ya da bin yıl bekleyecek dünya sofrasının kenarına yeniden ilişebilmek için.
Bilişim çağıyla 2 bin yıllık bilgi, 17 ayda üretiliyor artık. Teknoloji fırtınası değil, tufanı kapımızda. Ve ister kabul edin ister etmeyin, yeni bir dünya kuruluyor gözümüzün önünde. Teknoloji tufanını yaratanlar, yeni dünyanın söz sahipleri olacak, gerisi tufana kapılıp, kimbilir kaç yüz ya da bin yıl bekleyecek dünya sofrasının kenarına yeniden ilişebilmek için.
Tufanda
lime lime dağılmamak için yüksek ve mikro teknolojileri yutmak, bir an önce nano
teknolojiye geçmemiz gerekiyor. Bunun için de altyapımızı, eğitimle
ilkokullardan başlayarak yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Hele ki meslek
okullarımızı, tabiri caizse yıkıp, yeniden biçimlendirmeliyiz. Çağdışı kalmış
müfredatı ve teknik olanaklarıyla bu okulların yetiştirdiği gençleri, artık
üretime katamıyoruz maalesef. Bütün ülke büyüteçle ‘çırak’ arıyor, kalfaları, ustaları, bir bir kaybediyoruz plansızlık
yüzünden.
Birinci şart nitelikli
insan
27
Kasım 2013’de Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, 10 binden fazla kişiden
alınan görüşle hazırlanan Kalkınma Planı’nın 4 temel unsurunu sıralamıştı Ankara Sanayi Odası’nda;
1- Nitelikli insan, güçlü toplum
1- Nitelikli insan, güçlü toplum
2- Yenilikçi
üretim, istikrarlı yüksek büyüme
3- Yaşanabilir mekanlar (doğru şehirleşme de
diyebiliriz)
4- Uluslararası
işbirliği
Daha
birinci maddede kalmıştık biz ve hala oradayız. Önce nitelikli insan... Nitelikli
eğitim, nitelikli insan, nitelikli iş demek. Gelişmeyi taşıyacak ana kolon bu.
Nitekim Başbakan Davutoğlu da paketi açıklarken “Hiçbir
akademik gelişme, temel bilimler olmaksızın sağlanamaz. Temel bilimler, bütün
bilimsel gelişmenin altyapısını oluşturur” diyerek iyice
gözden çıkarmaya meyillendiğimiz temel bilimlerin, tabii eğitimin önemini
vurgulama gereği duydu. Paketler açıklayacak, bunlara ‘altyapı’ demek olan eğitim reform
paketlerini de ekleyeceğiz inşallah.
Eylem zamanı
Bakan
Fikri Işık’la açmıştık bizim de 4 yıldır tekrarladığımız sözleriyle kapatalım:
“Türkiye, dünyaya yön veren lider
ülkelerden biri olacaksa bilim ve teknoloji alanında da liderliğe oynamak
zorundadır.”
Çok geç kaldık, eylem zamanı...
Çok geç kaldık, eylem zamanı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder