19 Şubat 2016 Cuma

KALLEŞLİK YİNE ANKARA’DAYDI



  19.02.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi

Doyumsuz gücün, dünyadaki en kalleş icadı terör. ‘Masumları kendine kalkan yapan kalleş savaşı’ da diyebiliriz. Bu icadı devletler üzerinden, onlar da örgütler eliyle uyguluyor. Terör uygulayan hiçbir örgüt, ulvi amaçlar ya da toplumsal çıkarlar için kurulmuyor. Terörle varoluyorsa o örgüt, mutlaka birilerinin eldiveni olarak kullanılıyordur. İnsanlığın en kalleş icadını kullanan ellerin işi görülüyor, eldivenler, kendi işini gördüğünü sanarak canı pahasına çaresizce kıyıyor içindeki parmakların gösterdiği hedeflere. Öte yandan iletişimin yaygınlaşması ve hızlanması, günden güne bu eldiveni daha da şeffaflaştırıyor.

Yazdık mı unutmayız
10 Ekim 2015’de Ankara Garı önünü kana boğan ve 103 kişinin canına kıyan eldiven, 17 Şubat 2016’da iş çıkışı saati akşam 6 buçukta, yine başkentteydi. Genelkurmay Başkanlığı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin yakınında, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün ortasında, karşıdaki askeri lojmanların içinden geçen Merasim Sokak'ın girişindeydi. Cephede beceremediğini, habersizlerden çıkarmaya gelmişti.


Kalleş’, fazla derin anlamı olan bir sözcük değil, kestirmeden düz, yeterince açık bir sözcük. Ancak bizdeki olumsuz anlamı, çok ağır bir sözcük olan ‘ihanet’le eşdeğerdir neredeyse. Kalleşe ve haine, sabrımızın son zerresine kadar dayanabilir, hiçbir aşamasını, hiçbir zaman unutmayız kafaya yazdık mı bir kere.

Rahat sömürmek için
Masum halkı zorla önüne katar, zorla istediğini almaya çalışır terör örgütleri. Adaletsiz dünyaya kızgın gençlerin kızgınlığını kullanırlar. Rızası olan adamı zorlamaya gerek kalmaz çünkü ki terör yapmaya gerek olsun. Zorlandığına göre demek ki aklı yatmamış. Karşı tarafın masumlarına da hem kavga gerekçesi hem kalkan olarak kıyarlar. Tek amaç vardır; çatışma ve kargaşa ortamı inşa etmek.

İçindeki ellerin istediklerini alabilmesi için tozlu dumanlı ortama ihtiyaçları vardır çünkü; görüntü puslu olunca ne yaptıklarını görmek zorlaşsın isterler. Maddi manevi bütün birikiminizi ve değerlerinizi rahatça emip, sömürebilirler böylece.

Sahnedeki rolleri
Eldiven, bir kez daha Ankara’daydı. Kavgadan uzakların, cephede olmayanların arasına girdi, 28 cana kıydı, eşleri eşsiz, çocukları annesiz babasız, anne babaları, evlatsız bıraktı. 61 kişiyi yaraladı, sakatladı, canıyla derde düşürdü. Kavgada olmayan habersizleri, kalleşçe kavgaya kalkan yaptı.

40-50 yıl öncesine göre daha şeffaf eldivenler, içindeki elleri daha iyi görebiliyor, tanıyoruz artık. Genelde sizin en çok iyiliğinizi isteyenlerin ön saflarında yer alırlar. Sahnedeki rolleri de budur. Yalnız o kadar isterler ki devletin ve milletin, en dip köşelerine kadar içinizde olmaya çalışır, üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokarlar. Ancak maalesef kendilerinden başka kimseye yaramamıştır iyilikseverlikleri, tarihte de aksi yoktur.

Kaç nesil daha?
Biz, bu eldivenlerin içini görecek tecrübe ve birikime sahibiz artık. Eldivenin içindeki elleri halkımızla daha açık tanıştırmalı, onların anladığı dilden tokalaşmalıyız gerektiği zaman. Daha kaç nesli bunların oynattığı parmağın kurbanı edeceğiz yoksa, kalleşin savaşı terörle daha kaç nesil büyüteceğiz?

1 yorum:

Unknown dedi ki...

eldiven benzetmesi çök etkileici elerine sağlık anlayana