20 Nisan 2016 Çarşamba

ASAYİŞ BERKEMAL (Mİ?)



19.04.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi

Birincisinde aklımız başımıza gelmedi, ikincisi patladı gelmedi, üçüncüsü patladı. Başkentin asayiş zaafını gözümüzün içine sokuyordu ardı ardına patlayan bombalar. Yüzlerce kilo bombayla şehir turu bile atıyordu teröristler. 10 Ekim 2015’de Ankara Garı’nda, 17 Şubat 2016’da Merasim Sokak’ta ve 13 Mart 2016’da Kızılay’da patladılar. 3 patlamada çocuğu, genci, yaşlısıyla 169 vatandaşımızı kaybettik.

Üçüncüsü, 5 milyonluk başkentin sokaklarını terk edilmiş kente çevirdi. Kentin sokaklarına, hatta uzak semtlerin sokak aralarına kadar yansıdı terk edilmişlik görüntüsü.

Vatandaşın önlemi
Kızılay patlamasından tam bir hafta sonra Kızılay boştu, kıpır kıpır olan Yüksel Caddesi ve Karanfil Sokak’ta akşam saat 8’de dükkanlar kapanmıştı. O sokağı bilen ve müdavimleri anlar o saatte bu sokaklarda dükkan kapanmasını. Batıkent’te,  merkezinden uzak sokak arasında bile berber, market, kasap iş yapamaz olmuştu. Hatta site içi marketlerin cirosu, artacağına yarıya kadar düşmüştü.

Önlem alınmayınca vatandaş kendi önlemini almıştı.

Boşluk ikinci hafta da sürdü, üçüncü dördüncü derken bir ayı buldu insanların yeniden sokaklara dönmesi. Alınan önlemleri bekledi, güven duydu ve çıktı sokaklara.

Başbakan’a kaldı iş
Ankara Garı’ndaki patlamayla ilgili emniyete yönelik tartışmalı konular vardı, müfettişler araştırdı, raporu 25 Şubat 2016’da sundu. Ankara Valiliği’nden soruşturma izni istediler, izin talebi reddedildi.

Ayrıca devlet içinde kendi devleti ve milletine karşı eylemlere göz yuman ya da fırsat veren bir grubun varlığından da söz ediliyordu. Asayiş zafiyetinin katlanmasında etkileri var mıdır, araştırma, incelemeler bittikçe göreceğiz onu da. Yoksa devletin merkezinde, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu kentte bu kadar kolay ve üst üste olmamalıydı bu çapta eylemler diye biliyoruz biz.

Çünkü Merasim Sokak’taki patlamadan sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun talimatıyla ‘Başkent Güvelik Eylem Planı’ hazırlanmıştı ki Başbakan’a niye kalmıştı o iş? Gazetemiz yazarı Tolga Şardan, 18 Nisan Pazartesi günkü ‘10 Ekim Raporu’nun Ardından’ başlıklı yazısında konunun ayrıntılarını incelemişti, meraklısına hatırlatmakla yetiniyoruz.

İstenince oluyormuş
İçişleri Bakanlığı, son patlamadan 1 gün sonra 14 Mart’ta nihayet 5 aydır vekaleten yürütülen Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne, istihbarat ve terörle mücadele tecrübesi olan Mahmut Karaaslan’ı atadı. Koltuğa oturduğu sabah, alınan önlemlerle sokaklarda varlığını hissettik. Gölbaşı’nda, Bolu’da, daha kente girmeden eylem hazırlığı yapan teröristler yakalanmaya başladı. İstenince oluyormuştu demek.

Olay olmayacak” diyemiyoruz çünkü sağolsun ne çok ülkenin desteği olduğunu gördük terör örgütlerine. Temmuz’dan bu yana hızla artan terörist eylemlerde de komutadan eğitime, istihbarattan silah yardımına kadar katkılarını öğreniyoruz her gün. O destekler olmasa kimse ülkenin başkentinde, bu eylemlere yeltenme cesaretini gösteremezdi zaten.

Teşekkürü de bilmeliyiz
Yani efendim, gerek Doğu ve Güneydoğu’da gerek kent merkezlerinde, devlet isterse kimse istediği gibi at oynatamıyormuş. İçlerinde basiret gösteren yetkili ve etkililer olsun yeterki.

Ülkenin her yanında devletine ve milletine bağlı kamu görevlileri olduğunu, asayişimizi onların basireti ve kararlılığıyla koruduğumuzu biliyoruz. Bu bilinçle çalışan, iç hesaplaşmalarına kamuyu alet etmeyen, izinleri kaldırılıp yoğun mesaiye geçen başta tüm asker ve polisimiz, en yukarıdan aşağıya kamu görevlilerine, teşekkür etmeyi de bilmemiz gerekiyor.

Hiç yorum yok: