9 Nisan 2016 Cumartesi

EKONOMİ DE AĞIRDAN ALMANIN BEDELİ



08.04.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi

Çok ağırdan alıyorduk hem de. Son 30 yılda zaten sezilmeyen küçük adımlarla devlet katkısı azalıyordu Ankara ekonomisine. Son 10, özellikle son 6-7 yılda her yıl bir Polatlı nüfusu  nüfusuna ekleniyor ancak ekonomisi, aynı hızda büyümüyordu başkentin. Olan da rant ve tüketim ekonomisinden ibaretti ağırlıklı olarak. 1 satan 4 alan bir kentin, sağlıklı bir ekonomisi olduğunu söyleyebilir miyiz? Üretmek yerine ranta ve tüketime dayanıyorsa balondur o kentin ekonomisi. Patlıyor balonumuz...

Sanayinin önü açık değil
Hakkını yememek lazım, Ankara’nın sanayicileri, 10-12 yıldır dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmeleri doğru okudu ve bir üretim atağına geçmek için kolları sıvadı. Sanayi üretiminde, savunma ve havacılık sanayisine ek olarak bilişim, raylı ulaşım sistemleri, tıbbi araçlar, alternatif enerji, kauçuk gibi alanlarda adımlar atmaya çalışıyorlar. “Çalışıyorlar” diyoruz çünkü bürokrasi hazretlerini aşamıyor, yöneticilere anlatamıyorlar ne kadar çalışsalar da.

Bürokrasiyi aşamıyor, yerel yöneticilerle eşgüdümlü çalışamıyor, kentin ileri gelenleriyle birlik olup başkentin geleceğini çizemiyorlar. Sanayinin yeni atılımları için ihtiyacı olan yol, su, elektrik gibi altyapı yatırımları bekliyor, bayatlamış yasa ve yönetmeliklerle gemi hızlanamıyor, bu arada yeni proje ve tasarılar, bürokrasinin sümen altlarında güncelliğini kaybedip, günden güne soluyorlar. İşi iyi olan da kendinden ötesine bakmıyor, kamarasını gemi zannediyor, gemi battığında kendisine bir şey olmayacak sanıyor. Hepimiz aynı gemideyiz oysa.

Strateji, yönlendirme yok
Ankara ticareti içinse dünyayı ve bölgeyi iyi okuduğunu söyleyemeyiz. Rant ve tüketime dayalı ticari hareketlilikle yetiniyormuş görünüyor. Esnaf sanatkar kendi haline terk edilmiş, her gün pastadaki dilimleri biraz daha küçülüyor, üretime yönelik küçücük projeler için bile kapı kapı dolaşıyor, destek bulamıyorlar. Yönlendirilmiyor, bir strateji etrafında toplanamıyor, el yordamıyla yollarını bulmaya çalışıyorlar. Balon ekonomi patlamaya başlayınca da en zayıftan başlıyor yok etmeye. Ağırdan almanın bedelini, ağır ödeyeceğiz böyle giderse.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, 5 Nisan’da Ankara Kulübü’nü kabulünde, “Sanayicilerin Ankara’yı terk ettiklerini, liman şehirlerine gittiğini görüyoruz” dedi. Aynı gün Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Emre Altındağ, “Ankara ticareti iflasın eşiğinde, acil tedbir şart” diye öneriler sıralıyordu. “Balon hava kaçırıyor, patladı” diyorlar duyana.

Musibetten hayır çıkaralım
Ve söz sahibi olanlar, hala günübirlik çözüm önerileriyle deliğin kapanacağını sanıyor. Köklü sistem değişiklikleri lazım, yeni yasal düzenlemeler, eylem planları lazım. En birincisi, camianın bir araya gelip, kentin yöneticileriyle üretim hedefli projeler geliştirmesi, bunun için görev dağılımı yapması lazım. Sıfır turizmli başkentte, sağlık turizminden bahsediliyor, ne tarih ve kültür ne sağlık turizminin hiçbir altyapısı hazır değil. Otel yapmak dışında hazırlanma gayreti de göremiyoruz.

Bombalarla solan çarşılarımızı günübirlik önlemlerle canlandırma çabaları, balonunun hava kaçırmasına engel olamaz. Musibetten hayır çıkaralım, herkes kendi alanında olmak üzere, ciddiyetle masaya yatıralım Ankara ekonomisini. Eksikleri ve engelleri gür seslendirip, uzun vadeli çözümlerin peşine düşelim. Başkenti, elini kolunu tuttuğu gibi 3 beden de dar gelen bu deli gömleğinden, çekip kurtaralım artık onlarca yıldır giydiği yetmezmiş gibi.

Hiç yorum yok: