25 Haziran 2016 Cumartesi

KEPÇESİ OLAN YIKABİLİR



24.06.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi


Mesela kepçeniz varsa Marmara Köşkü’nü, Çubuk Barajı Göl Gazinosu’nu, Su Süzgeci binasını, Etibank’ı, Çiftlik’teki Merkez Lokantası’nı, Havagazı Fabrikası’nı, Hacıbayram Camisi’nin dayandığı Bizans Surları’nı yıkabilirsiniz. İller Bankası’nı gözünüze kestirir, hatta zaten eskimiş 2 bin yıllık, Kale’yi bile yıkarsınız da kim durabilir acaba karşınızda; kepçe var nihayetinde. Ayrıca bir yerde kepçe varsa mutlaka bir şey yıkılacak demektir.

Daldır kepçeyi, eskimiş bina, duvar, eser, taş toprak silsin süpürsün. Tarih de dahil oh tertemiz! Hiç biriktirecek bilgi olmayınca her daim taptaze, gıcır gıcır zihni olur insanın!

Turist imrenecek!
Biz de öyle yapıyoruz zaten; eskileri yıkıyor, 2000 model Ankara kuruyoruz silbaştan. Turist geldiğinde, gelecek olursa eğer bir gün, “Ne kadar da modern bir şehir, hiç eski bir şey yok, cillop gibi maşallah. Kendi tarihlerini bile silmişler. Arkadaşlarıma anlatayım da tarihi esersiz şehir neymiş görsünler, istenirse olabiliyormuş demek” diyecektir. Akın akın boca olan turistlerin Ankara’yı işgalini görür gibiyiz, şehir kapılarında konvoylar oluşuyor hıncahınç.

Frig, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet dönemi hiç fark etmiyor, kepçe geliyor, eskiler gidiyor. Anlatırken bile zihni ferahlıyor insanın.

Binlerce yılın kutsal mekanı
En son Hacı Bayram Camisi’yle Agustus Tapınağı’na dayanak olan Bizans Surları’nı yıktık. Gazetelerde adım adım duvarın çöküşü haber olduğu halde onarmaya kimse el atmayınca, e çökecekse çöksün bir türlü çökmeyince, Büyükşehir Belediyemiz’in de kepçesi olduğu için, nihayet yıktılar da kurtulduk bu gerginlikten.

Yıkılan Bizans Suru, bin 700 yaşlarında falandı; eskimişti yani!
O bölge, geçmişi 2 bin 700 yıl geriye giden Frigler’den beri kutsal mekanı Ankara’nın. Frig, 2 bin 200 yıl önce Roma, bin 700 yıl önce Bizans, yaklaşık 900 yıl önce Selçuklu, 600 yıl önce Osmanlı’nın olmak üzere 93 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti başkentinin kutsal mekanı olmaya devam etmiştir.

Hacı Bayram Höyüğü’ de denen bu bölgenin altı parmakla kurcalasanız tarihi eser verecek zenginlikte ama biz deşip,  hem içine hem üzerine çirkin çarşılar, dükkanlar ve otoparklar yapıyoruz. Uzmanlar bütün Ulus bölgesinin ‘müze denetimli kazı bölgesi’ olması gerektiğini söylerken kepçeyle ağızlarına bir tane patlatıyor, yenilemeye devam ediyoruz şehrimizi.

Birinci derece değil artık
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 12 Nisan 1980 tarihli ve A-2167 Sayılı Kararı’yla Ankara il merkezi ve Ulus bölgesi, ‘Arkeolojik ve Kentsel Sit Alanları ile Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescil edilmiş. Hacı Bayram Camisi ve Agustus Tapınağı’nın olduğu höyük de Birinci Derecede SİT Alanı olmuş.

Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer hocamızın notlarını kurcalamaya devam ediyoruz; 1986 yılında açılan Ulus Tarihi Kent Merkezi Proje Yarışması’nda birinci olan ve 1992 de yürürlüğe giren ‘Ulus Koruma Islah İmar Planı’nda da burası Birinci Derece SİT Alanı’ymış.

2005 yılında ‘Raci Bademli Planı’nın uygulandığı Hacı Bayram Meydan Düzenlemesi’nde zemin kaplaması için biraz kazıldığında dahi Koruma Kurulu suç duyurusunda bulunmuş, 2006’da o plan iptal edilmiş.

Hacı Bayram’da kepçe serbest
Derken SİT alanı sınırlarıyla oynanmaya başlanmış ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 15 Mart 2013 tarih ve 490 Sayılı Kararı ile yeni ‘Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı (KANİP)’ kabul edilmiş. Bu planda, sadece Roma Tiyatrosu ve Roma Hamamı ilan edilmiş, Hacı Bayram ve Agustus Tapınağı’nın olduğu bölge Birinci Derece Sit Alanı olmaktan çıkarılmış. O bölgede kepçe, o yüzden kolay giriyor işte istediği yere.

Oysa diyor uzmanı, “Bir arkeolojik SİT alanı, kazısı tamamlanmış olsa bile tarihsel verilerin sürekliliği açısından bu niteliğini devam ettirir.
Fotoğraflar: ODATV
Aman unutmayalım
Bizans Suru’nun yıkılışı, basit bir çökme değil o zaman; Hacı Bayram nasıl yepis yenilenip özgünlüğünden eser kalmadıysa Hacı Bayram Höyüğü’nün de ne altında ne üstünde eski bir şey bırakılmayacak demektir.

Şehirle beraber tarihi de yenileniyor ne güzel. Yalnız Hacı Bayram Camisi duracaksa eğer, üzerine 1428’de yapıldığını yazmak lazım. Yüzyıl sonra türbeyle camiyi gören, hazretin 2015’lerde hakka yürüdüğünü sanabilir çünkü.
Ekim 2014'de Sur'un önündeki yol yapımı sırasında da kanalizasyon çalışması yapılırken sıra sıra sütunlar çıkmış, üstü kapatılıp yola devam edilmişti.

Hiç yorum yok: