19.08.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi
En
son Diyarbakır, Van ve Elazığ’daydı yüreğimiz. “Yenileri olmasın bu satırların
arkasından” derken Bitlis’te patlıyor bombalı tuzak.
Şehirlerin
ortasında dev çukurlar açan bombalarla insanını öldürüyor adamlar. Öyle diyoruz
da bunlar adam mı robot mu o da belli değil. Ülkenin ne doğusu ne batısı ne
kuzeyi ne güneyinde desteği kaldı, sempati duyanı bile lanet ediyor ama
başkalarının çıkarı için bombalarıyla kendi halkına kıymaya devam ediyor
robotikler.
Güzel yaşam hakkımız
Aklın
izah edemediği darbe girişimiyle adeta hipnotize edilmiş bir başka robotiklerle
halkına kıyan bu bombaları sivil resmi ayırt etmeden pervasızca patlatabilen
ölüm makinelerinin arasında yazması zor oluyor ama bu milletin doğru kurallarla
güzel yaşama talebi, yüzyıllardır hakkıdır. Tereddüt edip duraklamadan, bu
hakkı talep etmeye devam edeceğiz engelleri atlayarak.
Belediyeler Bakanlığa
bağlanınca
İşte
böyle bir ortamda Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’den, yıllardır
söylediğimizi daha keskin tarif eden sözler döküldü. Biz “Yanlış şehirleşme” diyorduk, Özhaseki “Şehir cinayetleri” dedi.
Hürriyet
Ankara Bürosu’nu ziyaretinde yaptığı açıklamalardan, şehir ve belediyelerle
ilgili bölümünde, önemli değişimleri duyuruyordu. Mahalli İdareler Genel
Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesine geçeceğini, belediyelerin
bütün işlerini bu bakanlıkla sürdüreceğini, böylece belediyelerin denetlenmesinin
de kendi bakanlıklarında olacağını söylüyordu.
“İnsanlar rant peşinde”
Sadece
Anayasa’da yer alan belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin madde
yerinde kalacak, belediyelerin eğitimi, kanunlarının yapılması ve denetlenmesi,
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecekmiş. Şöyle devam etmiş
Bakan Özhaseki:
“Belediyeler mali yönden Sayıştay, idari işlemleri açısından İçişleri Bakanlığı tarafından denetleniyor. Ama imar açısından denetleyen yok. Ancak bir şikayet olursa denetlenebiliyor. Hızla gelişen şehirciliği disiplin altına almaz, doğru kurallarla doğru yönlendirmezsek ‘şehir cinayetleri’ sürecek..”
“.. Bundan sonra bakanlık olarak imar planı yapmayacağız ama yapılan planın hukuka uygun olup olmadığını denetleyeceğiz. Kentsel dönüşümü yerinde yapmak için basit bir formül işliyor; ver müteahhide, iki misli yoğunlukla dönüşsün. Her yerde inşaat yoğunluğu, iki misline çıkıyor. O bölgenin altyapısı, trafiği iki kat yoğunluğu kaldırır mı kaldırmaz mı hesaplanmıyor..”
“..İnsanlar rant peşinde. Verilen yoğunluk artışlarıyla şehirlerde adeta cinayet işleniyor “ diyor ve bundan sonrası için ekliyor, “Burası belediye meclisi değil, yoğunluk artışıyla bana gelmeyin.”
“Belediyeler mali yönden Sayıştay, idari işlemleri açısından İçişleri Bakanlığı tarafından denetleniyor. Ama imar açısından denetleyen yok. Ancak bir şikayet olursa denetlenebiliyor. Hızla gelişen şehirciliği disiplin altına almaz, doğru kurallarla doğru yönlendirmezsek ‘şehir cinayetleri’ sürecek..”
“.. Bundan sonra bakanlık olarak imar planı yapmayacağız ama yapılan planın hukuka uygun olup olmadığını denetleyeceğiz. Kentsel dönüşümü yerinde yapmak için basit bir formül işliyor; ver müteahhide, iki misli yoğunlukla dönüşsün. Her yerde inşaat yoğunluğu, iki misline çıkıyor. O bölgenin altyapısı, trafiği iki kat yoğunluğu kaldırır mı kaldırmaz mı hesaplanmıyor..”
“..İnsanlar rant peşinde. Verilen yoğunluk artışlarıyla şehirlerde adeta cinayet işleniyor “ diyor ve bundan sonrası için ekliyor, “Burası belediye meclisi değil, yoğunluk artışıyla bana gelmeyin.”
Ankara'da devasa kütlesel yapılaşmaya bir örnek |
Yeşilliği saksıda mazı
Ah
sayın Bakan, o misiller, 2 katın çok çok üzerine çıktı rantın yüksek olduğu birçok
yerde. Trafiği, toplu ulaşımı, altyapısı düşünülmeden devasa beton kütleler
dikildi büyükşehirlerin göbeğine. Hala da yenilerini dikmek için yarışıyorlar
adeta. Kiminde, onca araziye rağmen, toprak parçası bırakılmadı, saksıya mazı
dikip yeşillik yaptılar dekor olarak. İnsani yaşam ortamından çıktı oralar,
öldü aslında kentin o hücreleri.
Kentsel dönüşüm dozer oldu
‘Kentsel dönüşüm’ amacından saptırıldı,
kütlesel beton yapılarla mahalle kavramı bitirildi. Dededen babadan oturduğu
mahalleden sürüldü yerlisi, yani o toprağa doğan mahallenin sahibi kalmadı.
Bazı semtlerin ne özgün yapısı ne tarihi parçası kaldı, hatta tarihi çeşmeleri
yıkıldı. Tek tip yapılaşma anlayışı özgünlük bırakmadı, birbirinin kopyası
semtler üretiyoruz şu anda, isimleri farklı sadece. Kentsel dönüşüm sanki dozer
oldu, geçiyor üzerimizden.
İhtiyaç olmadığı halde insanı ezercesine yükselen yüksek konutlar |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder