22 Ağustos 2016 Pazartesi

ŞEHİRLER ÖLDÜ Kİ



19.08.2016 Milliyet - Ankara Gazetesi

En son Diyarbakır, Van ve Elazığ’daydı yüreğimiz. “Yenileri olmasın bu satırların arkasından” derken Bitlis’te patlıyor bombalı tuzak.

Şehirlerin ortasında dev çukurlar açan bombalarla insanını öldürüyor adamlar. Öyle diyoruz da bunlar adam mı robot mu o da belli değil. Ülkenin ne doğusu ne batısı ne kuzeyi ne güneyinde desteği kaldı, sempati duyanı bile lanet ediyor ama başkalarının çıkarı için bombalarıyla kendi halkına kıymaya devam ediyor robotikler.

Güzel yaşam hakkımız
Aklın izah edemediği darbe girişimiyle adeta hipnotize edilmiş bir başka robotiklerle halkına kıyan bu bombaları sivil resmi ayırt etmeden pervasızca patlatabilen ölüm makinelerinin arasında yazması zor oluyor ama bu milletin doğru kurallarla güzel yaşama talebi, yüzyıllardır hakkıdır. Tereddüt edip duraklamadan, bu hakkı talep etmeye devam edeceğiz engelleri atlayarak.

Belediyeler Bakanlığa bağlanınca
İşte böyle bir ortamda Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’den, yıllardır söylediğimizi daha keskin tarif eden sözler döküldü. Biz “Yanlış şehirleşme” diyorduk, Özhaseki “Şehir cinayetleri” dedi.

Hürriyet Ankara Bürosu’nu ziyaretinde yaptığı açıklamalardan, şehir ve belediyelerle ilgili bölümünde, önemli değişimleri duyuruyordu. Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesine geçeceğini, belediyelerin bütün işlerini bu bakanlıkla sürdüreceğini, böylece belediyelerin denetlenmesinin de kendi bakanlıklarında olacağını söylüyordu.
“İnsanlar rant peşinde”
Sadece Anayasa’da yer alan belediye başkanlarının görevden alınmasına ilişkin madde yerinde kalacak, belediyelerin eğitimi, kanunlarının yapılması ve denetlenmesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecekmiş. Şöyle devam etmiş Bakan Özhaseki:

Belediyeler mali yönden Sayıştay, idari işlemleri açısından İçişleri Bakanlığı tarafından denetleniyor. Ama imar açısından denetleyen yok. Ancak bir şikayet olursa denetlenebiliyor. Hızla gelişen şehirciliği disiplin altına almaz, doğru kurallarla doğru yönlendirmezsek ‘şehir cinayetleri’ sürecek.. 

“.. Bundan sonra bakanlık olarak imar planı yapmayacağız ama yapılan planın hukuka uygun olup olmadığını denetleyeceğiz. Kentsel dönüşümü yerinde yapmak için basit bir formül işliyor; ver müteahhide, iki misli yoğunlukla dönüşsün. Her yerde inşaat yoğunluğu, iki misline çıkıyor. O bölgenin altyapısı, trafiği iki kat yoğunluğu kaldırır mı kaldırmaz mı hesaplanmıyor..” 

“..İnsanlar rant peşinde. Verilen yoğunluk artışlarıyla şehirlerde adeta cinayet işleniyor “ diyor ve bundan sonrası için ekliyor, “Burası belediye meclisi değil, yoğunluk artışıyla bana gelmeyin.
Ankara'da devasa kütlesel yapılaşmaya bir örnek
Yeşilliği saksıda mazı
Ah sayın Bakan, o misiller, 2 katın çok çok üzerine çıktı rantın yüksek olduğu birçok yerde. Trafiği, toplu ulaşımı, altyapısı düşünülmeden devasa beton kütleler dikildi büyükşehirlerin göbeğine. Hala da yenilerini dikmek için yarışıyorlar adeta. Kiminde, onca araziye rağmen, toprak parçası bırakılmadı, saksıya mazı dikip yeşillik yaptılar dekor olarak. İnsani yaşam ortamından çıktı oralar, öldü aslında kentin o hücreleri.

Kentsel dönüşüm dozer oldu
Kentsel dönüşüm’ amacından saptırıldı, kütlesel beton yapılarla mahalle kavramı bitirildi. Dededen babadan oturduğu mahalleden sürüldü yerlisi, yani o toprağa doğan mahallenin sahibi kalmadı. Bazı semtlerin ne özgün yapısı ne tarihi parçası kaldı, hatta tarihi çeşmeleri yıkıldı. Tek tip yapılaşma anlayışı özgünlük bırakmadı, birbirinin kopyası semtler üretiyoruz şu anda, isimleri farklı sadece. Kentsel dönüşüm sanki dozer oldu, geçiyor üzerimizden.
İhtiyaç olmadığı halde insanı ezercesine yükselen yüksek konutlar
Bu topraksız, devasa beton yığınları arasında çocuklarımız büyüyecek. Birçok kentin bazısı tamamen, bazısının çoğu semti aslında öldü ki sayın Bakan. Doğru söylüyorsunuz; bu ‘yanlış şehirleşmeyi’ geçti, ‘şehir cinayetidir’ bunun tam tarifi.

Hiç yorum yok: