25 Şubat 2012 Cumartesi

DÖNME DOLAP


24.02.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Hayalgücüm zayıftır benim. En uçuk hayalim bile gerçeklerden kopamadığı için bir masal ya da bilim-kurgu senaryosu yazma ihtimalim, yok kadar azdır. Mantık zincirinden bir halka eksilse aklım almaz. Birkaç halka eksikse ‘yok’ hükmündedir artık konu. Bazen çok dar kafalıyım. Ancak mantık bağı kurabilmişsem eğer “İnsan ‘an’da yaşar tüm zamanı” denince hiç ikiletmem. Uzayları sığdırırım bir nefese. Olağanüstü, çok şaşırtıcı olurken dahi kopmamalı zincir.

Fikir oturmayınca
Örneğin Ankara’nın girişlerinde 50’şer metrelik semazenler dönecekti. 5 tane. Hemen şöyle düşünmüştüm:
Kente dışarıdan gelen bir yabancıyım. Otobüste uyuya kalmışım. Şehir girişine yaklaşınca gözüm açılıyor. Dönen dev semazeni görüyor, “Allahım aklıma mukayyet ol!” nidasıyla kalp sektesi geçiriyorum. Ya da yine yabancıyım, şehrin elektrikleri kesik. Tam semazen hizasına yaklaşırken geliveriyor. Beklemediğim görkemiyle zamansız karşılaştığım maneviyat simgesi aklımı alıyor, “Eşhedü en laaa!..” diye yol kenarındaki hendeğe kırıyor, kalp sektesi geçiriyorum!

Niye orada olduğunu çözemediği için buna benzer saçma ihtimaller üretiyor aklım. Fikri oturtamayınca olumsuz  çalışıyor kafa. Geçenlerde 5 Ankara girişine 5 kapı konusu açılmıştı. Kapı nerede olur? Ya binada ya da savunmalı bir şehirde. “Kapılar arası sur örmek zorundayız” diye düşündüm doğrudan. Yoksa ortada yükselen 5 kapı, dayanaksız 5 çıplak çıkıntıdan ibaret olacak. “Kapı” denince sadece oradan girilebilmeli. Olağanüstüyü anında kabullenen Ankaralılar’a, gıpta ediyorum.

Kedi Gözü
Büyükşehir Ankara Bülteni var. Metro ve otobüslerde parasız dağıtılan. Hararetli takipçisiyim. Kapağında, 'Hemzemin Çilesi Bitiyor' manşeti. Tren yolundaki hem zemin geçitlerde, kavşak çalışmaları hızla ilerliyormuş. Tam da yazmak isteyeceğim güzel bir gelişme. Sayfayı çeviriyorum, İngilizcesi su gibi Ankaralı’ya hitaben, 'Güvenpark’a Ankara Cat Eye' yazıyor. London Eye’dan daha büyük olacakmış. Cat Eye’ın Türkçesi Kedi Gözü. London Eye, Londra Gözü demek. Londra Gözü, Londra’nın en merkezi, turistik yerinde dev bir dönme dolabın adı. Onu kopyalayıp, daha büyüğünü yapacakmışız Güvenpark’a. Katı tavrımı yumuşatıyor, ihtiyacı anlamaya zorluyorum kendimi.

Göremediklerimizi göreceksek
Gençlik Parkı’ndaki çukurda kalıyor zaar, Güvenpark’a, 135 metre yüksekliğinde, turistik amaçlı bir dönme dolap oturtacakmışız. Çıktın mı tepeye, 40 kilometrelik mesafeyi izleyebilirmişiz. Olay budur! Olmalı bence. Dönme dolapsız göremediklerimizi, görme menzili kazandırır bize.

Etimesgut, Sincan, Mamak, Kayaş otobüs duraklarına yığılmış Ankaralılar’ı, görebiliriz bu dönme dolaptan. Yükü yetmiyormuş gibi yeni yerleşim alanları açılmak istenen Eskişehir Yolu’ndaki yoğun trafik tıkanıklığını, durağı olup, treni gelmeyen metro duraklarını görebiliriz. 50.Yıl Mahallesi’yle Cengiz Topel Mahallesi’nde, heyelanla kayan 236 gecekonduyu ve acı ayazda sokakta yakılan ateş etrafında ısınmaya çalışan mahalle sakinlerini görebiliriz. Atatürk Orman Çiftliği arazisinin nasıl küçüldüğü, kabak gibi görünür. Tepeden aşağı, ucube Kızılay ve yıkılamayan SSK binaları, daha iyi seçilir. Kala kala bir avuç kalan Güvenpark’ı görmek için daha iyi açı olamaz. Hatta bir tanede Oran ya da İncek sırtlarına oturtsak Bala, Haymana, Çubuk, Nallıhan, Ayaş derken tüm Ankara sınırlarına genişler menzil. Oturduğumuz, pardon, döndüğümüz yerden her derdi gözleyebiliriz.

Dediğim gibi; mantık zinciri kurulsun, en gerçeküstü fikirlerin yılmaz savunucusu olabilme kabiliyetine sahibim. Yeter ki gerçeküstü de olsa yöntem, en acil ihtiyaçlarımıza çare olsun!

Hiç yorum yok: