15 Şubat 2012 Çarşamba

KAYGAN ZEMİN


14.02.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Yine geliyor kar. Tahminler şaşıyor, belki de gelmiştir. “Manimiz var, bu hafta müsait değiliz” diyemiyorsunuz, geliyorsa gelir her çeşit doğa hali. Örneğin Van’a, hem deprem hem kar hem don felaketi gelir, “gelme” demekten anlamaz doğa. Dünya’nın patronu odur, onun istediği olur. Doğaya kafa tutulmaz, ona uyacaksınız. Yaşamı ona göre uyarlayacak, koşullarına uygun yaşayacaksınız. Van’ı düşünüp, şikayet etmeye, kent caddelerine bakıp, keyif çıkarmaya uygun değil asabımız. Oysa çocukların yaptığı gibi düğün bayram, şen şakrak karşılanacak sağlıktır, berekettir kar. Bu yıl da haram Ankara’da kar keyfi yazmak.

Tek kamyon
Bir önceki yağışa gidelim. Gazeteden çıkıp, bir şeyler atıştırmaya gidiyoruz arkadaşımla. Tipinin rüzgarsız hali gibi yağıyor kar. Hava durumları, yoğun yağışı ertesi gününe verdiği için ciddiye almıyoruz. Yaklaşık 1 saat sonra yemekten çıkıyor, karın, aynı şiddetle yağmaya devam ettiğini görüyoruz. Her yer tutmuş. Kahve içmeye yer ararken “Gel, evlere dağılalım, bu havanın şakası yok” diyorum. İkiletmiyor ve yolculuğumuz başlıyor.

Önce Ayrancı’dan Oran’a çıkıp, arkadaşımı bırakacağız, sonra bendeniz Batıkent’e gideceğim. Cinnah ve Yıldız yokuşunu tırmandıkça karın şiddeti, araba camındaki buğu artıyor. Oran’ın merkezine zor girip, sonra zor çıkıyoruz. “Açıktır” diye geldiğimiz Konya Yolu, gayet karlı. Ağır ağır İskitlere kadar iniyoruz. Akköprü’den İstanbul Yolu’na dönünce açılıyor yol. Sincan sapağına kadar yol güzel ama Batıkent girişi, cetvelle çizilmiş gibi karlı. Üvey evlat muamelesine alışık Batıkent’te, kaya savrula eve ulaşıyoruz.

Haritayı alın, güzergaha bakın. Bu hat boyunca bir tane kar küreme kamyonu gördük. Konya Yolu’nda, Akpınar Mahallesi civarıydı. O da nedense Oran yolayrımından değil, ortadan bir yerden başlamıştı küremeye.

Kabak lastikli otobüs
Geçen kar yağışına gidelim şimdi. Cinnah yokuşu. Bir belediye otobüsü kaymış, yolu, olduğu gibi enine kapatmış. Arkasına, kimsenin bir yere kaçamayacağı trafik birikmiş. Her karda kabak lastikleri sorumlu tutan, her kar öncesi kabak lastiklileri uyaran Büyükşehir Belediyemiz, bu otobüs şoförünü atlamış. Derhal ‘kabak lastik eğitimi’ne almalı ve şiddetle uyarmalı kendisini. Trafik, Atatürk Bulvarı ve Tunalı boyunca uzamış çünkü.

Yürünemez mesafeler
Özel araçlarımızı bırakıp, toplu taşıma araçlarını kullanmamız önerilmişti. Gelmeyen toplu taşıma araçları yüzünden evlerine yürümek zorunda kaldı Ankaralılar. Sincan, Eryaman, Etimesgut, Batıkent, Oran, Gölbaşı, Çay Yolu, Bilkent, Mamak, Kayaş, Çubuk gibi semtler, ilçeler var bu şehirde. Neresi yürünür bu mesafelerin?

Başkent’in zemini kayganlaşırsa
Aynı gün MİT Müsteşarı Hakan Fidan, savcılığa ifade vermeye çağrılmış. Ortalık, siyaseten de karışık. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, müsteşarıyla görüşmek istiyor. Haberlerde, “Görüşme için yollar açılmaya çalışılıyor” diye anonslar yankılanıyor. Zemin kaygan, devlet, kendine bile ulaşamıyor!  Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki muhabirler, haber yapmak için gazetelerine, televizyonlarına ulaşmaya çalışıyor yürüyerek. Birkaç vekilimiz de yürümek zorunda kalsa Meclisimiz, görürdü belki bu çaresizliği.

Yarım günlük “yoğun kar yağışı” yerine haydi “kar afeti” diyeyim. Ne afetler var, bu kar yağışına “afet” diyeni, dediğine misliyle pişman edecek. Burası başkent; Ankara. Geciken her yatırım, bir gün mutlaka devleti ilgilendirecektir!

Bizim elimiz varmıyor ama ‘Ankara’da kar keyfi’ diye dökülen yazılar ve haberler, Ankara’dan habersizliğin mührüdür ancak.

Hiç yorum yok: