12 Şubat 2012 Pazar

VEKİLLERİMİZDEN GÜNDE 1 SAAT



10.02.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Ülke gündemi de Büyük Millet Meclisimiz’de çok hareketli. O kadar hareketli ki takip ederken başımız dönüyor. Bırakın haftayı, bazen günde ardı ardına 3 ciddi olayla sarsılıyor, sersemliyoruz. Artık baş dönmesi, mide bulandırmaya başlıyor. İnsanın ne zihni ne de ruhu, bu kadar yoğun ve hızlı akan bir gündemi kaldırmıyor.

Neyse ki yüzlerce yıla uzayan, bitmez tükenmez bunalım tecrübemiz var, şerbetliyiz çok şükür! Siz boşverirseniz millet de sizi boşveriyor. Halinden anlamıyorsanız, kendi başının çaresine bakıyor. Yüzlerce siyasetçi, binlerce yönetici, milletin tarihinde ‘yok’ görünüyor. Oysa 8 yıllık görev süresinde yararlı işler yapan valisi Abidin Paşa’yı, 130 yıl sonra bile minnetle anımsıyor Ankara.

Bitmez bu bölgenin derdi
Bitmez, bitmiyor da zaten. Coğrafyanın doğası; sorunu, bunalımı bitmeyen, tarihteki büyük sıçramaların bölgesi. Bir Avrupalı, Rus, Çinli ya da Amerikalı gibi düşünemezsiniz burada. Hiçbiri, maddi ve manevi böyle bir kavşak üzerinde oturmuyor. Kendine has koşulları olan, sadece kendine has düşünce ve yöntemlerle yönetilebilir bir bölge. İşte biz, o  bölgenin, göbeğindeki ülkeyiz.

Yani efendim, hizmet için, memleket sorunlarının hafiflemesini bekleyerek yöneticilik yapamazsınız burada. Varolan koşullarda, hem yerel hem memleket sorunlarıyla aynı anda ilgilenmek zorundasınız. Koşullar bu, yüzlerce hatta binlerce yıldır da değişmemiş.

Kof büyüme, yeni süreç
Yeni devletin kuruluşuna ev sahipliği yapan Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olurken Romalılar'dan 1700 yıl sonra, tarihinin en büyük atılımını yapar. Kale ve eteklerinden uzaklaşamayan kent, bugün Gölbaşı’yla Sincan’la Ayaşla, Çubukla birleşecek büyüklüğe erişmiştir. Ancak bu, kof bir büyümedir. Nüfus ve binadan ibaret, ürettiğinin 4 katını tüketen, 5 milyona dayanmış bir kalabalık. 1940’larda İkinci Dünya Savaşı’nın nefesini kestiği gelişme süreci, 1980’lerden sonra yeni bir gerileme dönemine girmiş, halen de bu eğilim sürüyor.

Sürüyordu” diyebiliriz ama. Ankara ve Ankaralılar, artık kabına sığmadığı gibi dünya ve ülke koşulları, yeni bir atılım sürecini bastırıyor başkente. Tüm ekonomik ve kültürel becerilerinden, kendine yakışır yeni bir kent kıyafeti biçmek istiyor. Modası geçmiş fikirlerin, kar etmeyeceği bir dönem. Ankara vekilleri, böylesi bir dönemin gerisinde kalmış durumda, farkında değiller.

Bir tek siyasiler yok
Sanayicisi, tüccarı, çiftçisi, üniversitesi, yerel yönetimleri, kendince yolunu çizmeye, bulmaya çalışıyor. Ortada, bu hamlelerin yolunu açacak, destekleyecek, düzenleyecek siyasiler yok bir tek. Bir iki vekili görüyoruz sık sık, onların da ilgisi dar alanlarda. Oysa bu çapta bir atılım sürecinde, devleti ayağa kaldırmak lazım.

Seçim öncesi, sonrası defalarca yineledik çağrımızı; “Bu hamle sizinle güç bulacak ve hızlanacak” diye. 17'si AK Parti, 10'u CHP ve 4'ü MHP'den, 31 vekilimiz var. Toplu ilgilerini çekemedik ne desek.

Çürütmeye çürütür
Kırmıyoruz hevesimizi. Şu zaman, başkentin önünde çareler bulunan bir zaman. Havacılılık, uzay ve savunma sanayisi, ulaşım yatırımları, bilişim vadisi, turizm, sağlık ve eğitim yatırımları, fitilin ateşlenmesini bekliyor. Tarım ve hayvancılık, çağı yakalama arzusunda. Bu ülkenin derdi bitmez, dalıp, Ankara’yı unutuyorsunuz.

Milletin arkasından gelen lider olmaz. Nalını toplamak istemiyorsanız bari günde sadece 1 saatinizi verin şu kente. Yatırımlarıyla meslek odalarıyla okullarıyla yerel yöneticileriyle yakından 1 saat ilgilenin. 80 yıl sonra gelen bu döngüyü, doğru değerlendirelim.

Hepimizin hayrı için günde 1 saat ‘Ankara’ yazıyorum vekillerimize. 1700 yıl beklemiş kent, çürütmeye çok idareci çürütür yoksa.

Hiç yorum yok: