19 Mart 2014 Çarşamba

ANKARA’DAN ÇANAKKALE’YE SELAM



18.03.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Çocuklarımıza öğretemediğimiz savaş. Dünyanın süper devletlerini yendiğimiz, yenerken de bütün haksızlıklara karşın savaş ahlakını sonuna kadar koruduğumuz Çanakkale Savaşı. Ders kitaplarında ‘bir savaş’ olarak geçip, gidiyor.



Paralı şehitlik!

Gezmeye götürülen çocuklara, evliya hikâyeleri anlatılıyor, galibiyet, bilinmeyene atfediliyormuş. Parayla giriliyor artık şehitlerimizin yattığı Gelibolu Yarımadası’na. Kemiklerin üzeri asfalt ve betonla örtülüyor. Saygısızlıkta, şehitlerin yattığı toprakları ranta açmakla çığır açıyoruz.



Bayrağına, dedesine, evliyasına olduğu gibi çocukların kendisine olan saygısını da sarsacak işler. Süper devletlere karşı verilen mücadeleyi, birliğin, beraberliğin kazandığını unutturacak işler. Sızım sızım kemiklerin acısını hissediyoruz onlarla beraber. Kökeni, mezhebi fark etmeksizin kucak kucağa yatıyorlar Ege Denizi’ne, Çanakkale Boğazı’na doğru; Kanlısırt’da, Conk Bayırı’nda, Küçük Anafarta’da, Büyük Anafarta’da, Arıburnu’nda, Alçıtepe’de, Seddülbahir’de, Kumköy’de.



275 kiloluk top mermisini üstelik 3 kez sırtlayarak topa süren Seyit onbaşı, mücadelenin simgesi oldu 
Çanakkale’den Kurtuluş’a

Millet, Çanakkale’den, bu savaşla selamladı ülkeyi. Kurtuluş Savaşı’nda Ankara aldı, tüm ülkeye yaydı selamı. İki savaşın geride bıraktığı mezar taşlarında ki çoğunun mezar taşı bile olmadı, dili, kökeni, mezhebi değil, memleketi ve adı yazıyordu sadece. Dünya tarihinin seyrini değiştiren bu iki savaş, küçümsenerek ve basitleştirilerek unutturulmaya çalışıldı.



Çanakkale’de, evliyaları alet ederek dedelerinin kemiklerini ranta açmaktan rahatsızlık duymayan bir uhrevi anlayış boy verdi. Gelibolu Yarımadası, macera ve eğlencenin merkezi olma yolunda koşar adım hızla ilerliyor. Öte yandan Kurtuluş Savaşı’nın yapılmadığını söyleyebilen bir vekilimiz bile oldu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde. Allahtan savaştığımız ülkelerin de tarih kitapları var, burada inkâr edileni, oradan okuyabiliyoruz!

Tarihi seçim dönemine doğru

Türkiye tarihinin en önemli seçim dönemlerinden birine doğru gidiyoruz. 1950-1960 arası, 1970-1980 arası kardeşin kardeşe düşman edildiği günleri çabuk unutmuş gibiyiz. O acı yıllardan hiç ders almışa benzemiyoruz. Sert kutuplaşmaların kaşındığı zamanlar oluyor yine. Dedelerimiz kucak kucağa yatarken torunları, birbirini yemekle geçiriyor zamanı. Tabii unutunca başa dönüyor insan.



Dedelerimizden bazıları
Tarihini öğretmezseniz kökü havada ağaç misali, toprağa değmeden gelişemez bilinç. Kemiklerin üzerine asfalt ve beton döküp, parayla dedesini ziyaret etmesi normal olur torun için. Acı tecrübeleri unutursanız mezarı bile belli olmayan dedelerimiz, ninelerimiz, bir hiç için canlarını feda etmiş olur. Yarın dede, nine olmayı düşünüyorsanız o zaman fedakârlıklarınıza karşılık beklemeyeceksiniz. Kıymet bilmeyene, kıymet verilmez.



Kendi toprağımız..

Zor günlerin içinden Çanakkale’yi, Kurtuluş’u hatırlayarak geçmek lazım. Birliğin, sırrı var orada. Bir millet, o bedenlerin üzerinde yükseldi. Çanakkaleler, asıl gelecek için unutulmamalı. Dedeler, nineler, dini, dili, kökeni demeden, aynı toprağın altında yatıyor, üstlerini aynı toprak örtecek her zaman. Kendi toprakları…


Nur içinde yatsınlar, ruhları şad olsun. 18 Mart’ta Ankara’dan Çanakkale’ye, minnet ve saygıyla selam olsun.

Hiç yorum yok: