Nazikçesini
söylüyor ‘eziyet’ diyoruz ama vatandaş başka türlü şeyler de söylüyor. Ulaşımda
bir medeniyet göstergesi olan metronun medeniyet hali, Ankara’ya gelemiyor
nedense. Başkent, neredeyse tam bir arabasever kent oldu, belki o yüzden metroyla
arası iyi değil. Hatta bazen toplu ulaşımdan rahatsız olduğunu bile
düşündürüyor insana. Pazartesi(dün) günkü metro maceramız, “Ha halloldu ha
halolacak” diye boşuna beklediğimizi bağırır gibiydi adeta.
Sen miydin metro isteyen!
Sincan
hattı açıldıktan sonra metrodaki yolcu yoğunluğu 3-4 katına çıktı. Sincan’dan
binenler, Batıkent durağında iniyor, Kızılay’a gitmek için yeniden diğer trene
biniyorlar. Dönüşü de aynı biçimde aktarmalı yapıyorlar. Sincan seferleri
başlamadan önce bile, özellikle işe gidiş ve dönüş saatlerinde, Batıkent’te aşırı
yoğunluk olurken bu hat açılınca cehenneme döndü metro seyahatleri. Plansızlık,
programsızlık akıyor metro seferlerinden. Hani “Sen miydin metro isteyen, al sana metro!” dercesine cezamızı
çekiyoruz.
Ucu kaçtı
Plansızlık,
programsızlık akıyor hatta yapılan planın da
yoğunluğu görmeden masa başında hazırlandığını düşündürüyor. Yani
yürümeyen yürüyen merdivenlerinden trenine kadar eziyet oldu çıktı başımıza bu
metro. Dünyanın en büyük şehirlerinde, İstanbul’da, İzmir’de, Konya’da,
Eskişehir’de tıkır tıkır işliyor da Ankara’nın ikliminde ne var da
aksaklıkların arkası gelmiyor onu bulamadık. Önceki halinde sineye çektiğimiz
sorunlar varken Sincan hattının açılmasıyla ucu kaçtı tam tabiriyle.
Pazartesi
günü, aslında yoğunluk saatinin bitmediği bir zamanda, saat 09:25 gibi,
Batıkent’te 3 tren “servis dışıdır”
denerek yolcular bekletildi, 4’üncü trene binebildiler. Bu arada Sincan
hattından gelen yolcularla doldu taştı durak. Batıkent’ten bindiğimizde tıka
basaydı tren. Diğer duraklardan yolcu binmeyecek sanki. Yolcular, daha kuyrukta
rahmet okumaya başlamıştı, yolda hatim indirdiler maşallah!
Sefer aralıkları uzun artık
Gündüz
saat 10:30 a kadar, akşam 20:30’a kadar bir yoğunluk oluyordu ama bu yoğunluk
Sincan hattıyla değişti; düzenli bir yoğunluk oluyor artık. Seferlerin
sıklaşması lazım. Kızılay’da, 10 saniye sürüyor durağın dolması. Batıkent’te, Sincan’dan
tren geldiği anda doluyor zaten. Buna karşılık
sefer aralıkları, hala uzun. Uzatılmış bir hattı planlayamıyorsanız Çayyolu,
Keçiören hatları açılınca ne olacak, söylemeyin bilmek istemiyoruz!
Metro panayırı
Daha
nedenini çözemediğim başka bir konudur; bir de o kalabalığın, durmadan peronu
değiştirilen trenlere yönlendirilmesi var ki metroyu panayıra çeviriyor.
Önceden uyarmıyorlar, tam girerken trenin peronu belli oluyor. O güruh, haydiii
babasını tanımıyor öbür perona koştururken. Uzun yıllardır bir de böyle bir
derdi var metronun. Marka şehir Ankara’nın, bir marka işlemidir, arıza dışında başka
hiçbir yerde görmedim böyle orijinal bir uygulamayı. Memurlar, amirler, çok
eğleniyordur bu manzarayı izlerken.
Yöneticiye sormak lazım
Beceriksizliği
andıran bir plansızlık örneğiydi dünkü seferimiz. Bir yönetici, buna bilerek
göz yummuyorsa “Masa başından iş yapıyor”
denir böyle durumlarda. Bilerek işe gidiş ve dönüş saatleri dışında binmeye
çalıştığım halde bu duruma düşüyorum, mecbur kalanlara Allah sabır versin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder