25 Mart 2014 Salı

ÇİFTLİK’TE GECİKEN ADALET



25.03.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Adalet tecelli etti” diyebilir miyiz? Geciken adaletiyle ünlü ülkede, hukukçuların ağzından düşmeyen bir cümledir; ”Geciken adalet adalet değildir.



Davacılar: TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Ziraat Mühendisleri Odası ve Ankara Barosu.


Davalılar: Ankara Büyükşehir Belediyesi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı.



Geciken karar

Dava sonunda Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’nin kararı: Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerinde yeni Başbakanlık binası, Ankapark projesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kongre ve Kültür Merkezi Sosyal Tesisleri, yeni Çiftlik Bulvarı, otoyollar, kavşaklar, sanayi ve depolama tesislerinin dönüştürülmesi ile yeşil ve rekreasyon alanları yapılmasını öngören imar planı değişikliklerinin yürütmesinin oybirliğiyle durdurulmasına...



Kararda, Atatürk'ün 11 Haziran 1937'de Hazine'ye bağışladığı 52 bin dönüm arazinin, 68 yılda yapılan kanun değişiklikleriyle toplam 23 bin 971 dönüme denk gelen yüzde 42'sinin amaç dışı kullanımına imkân tanındığına da değiniliyor.
Böyleydi..

böyle oldu...


Bağışa aykırı planlar

Ayrıca şu saptama yer alıyor kararda: 2006'da AOÇ Kanunu’nda yapılan değişiklikle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın uygun görüşü ile Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne AOÇ alanlarıyla ilgili her türlü imar değişikliği yapma yetkisi tanındığı, 2007 tarihli imar planı değişikliklerinin yargı tarafından iptal edilmesinden sonra yeni bir imar planının yapıldığı ve yeni imar planında yüzde 28.64'e düşürülen tarım oranının, Atatürk'ün şartlı bağışına aykırı bir durum oluşturduğu...


Atatürk Orman Çiftliği’ne müdahale, bağıştan 2 yıl sonra, ilk 1939 yılında Bira Fabrikası’nın 3697 sayılı Kanunla Tekel Genel Müdürlüğü’ne devredilmesiyle başlar. 1950 yılında çıkarılan 5659 sayılı Kanunla Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin korunması amaçlanmasına karşın, özellikle 1950-1960 yılları arasında çıkartılan özel kanunlarla 14.541 dönüm arazi kamu ve özel kuruluşlara satılır.



Mülkiyet hep Çiftliğindir

Bunlar koşullu ve bağış amacına uygunluk gösteren satışlardır. “Satış” deniyor ama kimse, kamu kurumu bile olsa, arazinin sahibi olamaz. Mülkiyet, sonsuza kadar Çiftliğindir. Amaca, bağış koşullarına uygun işler yapacak kişi ya da kurumlara kiraya verilir.


1950-60 arasında yoğunlaşan kiralamalarla tırtık tırtık küçülen arazi, bugünkü haline, 33 bin dönüme küçülür. Son yapılan ve yapılması düşünülen inşaatlar dahil değil bu rakama.



Yasa çıkarılmış olabilir ama zaten koşullu vasiyetlerde, amaç dışı kullanıma yönelik yasa çıkarılamaz. Arazi tahsisleri yapılabilir ve o arazi üzerinde, sadece bağış koşullarına uygun işler yapılabilir. Mahkemenin, dikkat çektiği 2007’den sonra yapılan imar değişiklikleriyse akıldan bile geçmemesi gereken değişiklikler. Ancak akıldan geçmekle kalmadı Meclis, Büyükşehir Belediye Meclisi derken her yerden geçti. Trilyonluk (katrilyon), inşaatlar yükseliyor üzerinde.

Yeni Başbakanlık binası ve geride Ankapark inşaatı


Başkan’ın tepkisi

Ankara 5’inci İdare Mahkemesi’nin kararı üzerine Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Bana köprüleri, alt-üst geçitleri yaptırmıyorlardı, ben, bugüne kadar hepsini yaptım. Onları nasıl yaptıysam bunu da öyle yaparım. İlla ki yaparım. Yasalara uygun hale getirir, yaparım “ demişti. Dün, eklemeler yaparak devam etti; ”500 milyon (trilyon) harcandı Ankapark’a, bu paradan vazgeçemeyiz. Bir kanun çıkarılır, iş otomatik çözülmüş olur. 3 tane bilirkişinin keyfi için iş yarım mı kalacak?



Vasiyet insan hakkıdır

Çiftlik bağışlanmıştır, her şeyden önce bağış koşullarına aykırı yasa çıkarılamaz. Ve bağış insan hakkıdır, insan hakları, anayasaların da üzerindedir. ‘3 tane bilirkişi’ ve davacı meslek odalarının keyfinden önce savcıların keyfiyetiyle ilgilidir. Dahası vasiyetini çiğnediğimiz kişi, Mustafa Kemal Atatürk’tür; devletin kurucusu.


50-60 yıl gecikmiş adalet, adalet olamadığı gibi, bir de hala hukukun etrafından dolanmayı düşünüyoruz. Belli ki Çiftliği, emanet olarak değil, rantı çok yüksek bir arazi olarak görüyoruz. Öyle olmasa şimdiye kadar Ankara’nın hangi işi bu kadar hızlı yürüdü, soruyoruz.

Hiç yorum yok: