21 Mayıs 2014 Çarşamba

19 MAYIS SOLMAMALI



20.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Rahatlığımız, çürük bina üzerine çekilmiş bir sıva sanki. Çatlakları sıvanmış deprem evine benziyoruz. Soma faciası, bu sahte rahatlığı kazıyan bir mala gibi derinden daldı, sıvanın altını hatırlattı bize. Böyle zamanlar, bir durup kendine gelme zamanıdır. Binayı güçlendirmek için bir şeyler düşünme zamanı.



Görkemli çöküş!

Osmanlı İmparatorluğu, durup düşünülmediği için çürüye çürüye çöktü. İçi toz toz olmuş dökülen idare, göz alıcı görkemin arkasına saklanıyor, günü kurtarıyordu. Toplu iğnesini, basma kumaşını üretemeyen bir imparatorluk, şaşaalı saraylarla güç gösterisi yapmaya çalışırken sonun çürük yapının altında kalıverdi. Devletler, toplumlar da binaya benzer, çürükse mutlaka yıkılır.



Ahlaki değerleri, adaleti, saygısı ve sevgisi olan toplumlar, güçlü olur. Erdemli olmak makbuldür sağlam toplumda. Gücü, üreterek artar, ürettikçe öncü olur. Böyle bir toplumda yetişen çocuk, hiçbir sorumluluğun altında ezilmeyecek güçte bir genç olarak hayata atılır, binayı, dirençli omuzlarında dimdik ayakta tutar.



Azim ve direnç efsanesi

19 Mayıs’ta Samsun’a basılan ayak, genç ruhuyla bir azim ve direnç efsanesi yazdı. Mustafa Kemal ve arkadaşları, genç düşünen halkını da arkasına aldı ve çöktü denilen binayı inatla ayağa kaldırdı. Yani 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, gösterişten ibaret törenler günü değil, gençliğe sorumluluğunu anımsatma günüdür. Büyükleri onlara güvenini gösterir, yollarını açar, gençler, dünyadaki yerini almak üzere donatımını tamamlar, yeni ufuklara açılır.



Gençliğini emiyoruz

Ancak uzun zamandır öyle olmuyor. Büyükler büyüklüğünü yapmıyor, gençlik de sorumluluğuna sahip çıkamıyor. Çünkü gençliğin kendine güvenini sarsıyor, önlerini kapatıyoruz. İlkokuldan üniversiteye kadar yollarına engeller döşüyor, amaçsız sınavlarla dershane sıralarında, genç olamadan güçlerini, enerjilerini emiyoruz.



Gençlik geleceğimiz ise..

Başlarını, boş uğraşlar aleti olmuş cep telefonlarından ve bilgi çöplüğüne dönmüş bilgisayar ekranlarından kaldıramıyor, gerçeğin hep gerçek kaldığı sokakların içine alamıyoruz. Üretmeyi değil rantı özendiriyor, çalışmayı değil kolaycılığı aşılıyor, günlük yaşamaya alıştırıyoruz. Akıllısına da sahip çıkamıyor, başka ülkelere kaptırıyoruz. Gençliğin omuzlayamadığı bir toplum, için için çöküyor.


Rahatlığımız, çürük bina üzerine çekilmiş bir sıva gerçekten, görünüşle kendimizi kandırıyoruz. 19 Mayıslar soldukça gençlerin feri sönüyor. Amaçsız bir eğitim sistemi ile yetiştirdiğimiz hedefsiz gençler, binayı omuzlayacak azim ve direncini kaybediyor. Gençlik geleceğimiz ise işte geleceğimiz bu. Büyükleri, gençlere, böyle bir gelecek hazırlıyor.

Hiç yorum yok: