16 Mayıs 2014 Cuma

SOMA KARASI



16.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Her sönen kandil, bağrımızı yaktı. Soma dehlizlerinin soğuk bedenleri, Türkiye’yi kavurdu.



Ocak çıkışındaki aileleriyle bekliyoruz ülkecek. Sağ çıkana onlarla seviniyor, kayıplara yükselen feryatların ateşinde beraber yanıyoruz.



Annesinin elinden tutmuş, ona yetişmeye çalışan küçücük adımlarıyla koşturan çocuklarla ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.



Gece gündüz, aralıksız, uykusuz çalışan arama-kurtarmacılarla bir banka çöktük, bitkinlikten uyukluyoruz.



Bir gecede ters yüz olduk. Döndük, lokomotiften ayrıldığını fark etmediğimiz vagona çarptık. O vagonla uzun zamandır arası açılıyordu ama dönüp, “Vagonlar nerede?” deme ihtiyacı duymuyordu lokomotiftekiler.



Yerin 2 bin 600 metre altında, hiç görünmüyorlardı. Gökyüzünde yükselin de bir bakın, ne kadar uzakmış 2 bin 600 metre. Derinden geliyor, oylum oylum kıvrılan dehlizlerden yukarıya ulaşmıyordu sesleri.



Son nefesini bile bile verirken son mektubunda, “Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım” diyor, yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyordu Şerif Erginbay’lar.



Kömür gibi çürümüş vicdanların kara kalbine, avucunda sıkılmış ekmeğiyle düşüyorlar, ekmek kalıyor, avuçlar gidiyordu.



Canını kurtarmış, kömüre bulanmış çizmelerinin çarşafı kirletmesinden çekiniyor. Çarşafla çizme geçti de kara çehreden beyazı fışkıran gözleri, dağ gibi kalıyordu boğazımızdaki düğümde.



Bütün madenlerin yapışkan karası, bu kez Soma’da yapıştı alnımıza. Kolay çıkacak bir kara değil. Kömürleşmiş vicdanlarımızla yüzü kara alnı ak madencilere, bir kez daha borçlandık. İnsanlık borcumuz var.



13 Mayıs 2014, vicdanların yeni sınav tarihi oldu. İp gibi peşi sıra uzayıp giden mezarlara, umursamazlığı da gömüp,  dualarını öyle etmeliyiz. Çünkü Soma karası, ya silince geçen kömür karası olacak ya da hiçbir zaman çıkmayan vicdan karası, hem geleceğimizi hem geçmişimizi lekeleyecek.


Ailelerinin ve Türkiye’nin başı sağolsun. Allah baba, ruhlarına gani gani rahmet eylesin, şehitlerimiz, nur içinde yatsınlar.

Hiç yorum yok: