26 Mayıs 2014 Pazartesi

İŞ TRENLERİ



23.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Rantın kolay kazanılan tatlı gelirleri, Türkiye sanayisini ciddi biçimde tehdit etmeye devam ediyor. Kap bir arazi, yap bir büyük alışveriş merkezi, ohh gelsin paralar. Ya da yap bir gökdelen, lüks bir site, ohh öbür tarafına dön yat! İstanbul’da, koca koca holdingler, niyeti bozup gayrimenkul, alışveriş merkezi işlerine sardırdı. Ucundan Ankara’ya da bulaştı rant ve tüketim virüsü.



“20 yıl üretsem kazanamam”

20 yıl üretsem, hepsini satsam, bu rantın birkaç yılık getirisini yine de kazanamam” demişti bir Ankaralı sanayici. Şöyle devam etmişti; “Ürettiğimiz için cezalandırılıyor muyuz diye düşünüyorum bazen.



Ancak İstanbul’un aksine Ankara sanayisi, üreterek kazanmakta kararlı hem de ısrarlı. Dışarıdan alarak başka ülkelerin işsizliğini azaltmak istemiyorlar. “Gücümüzün ve teknolojimizin yetmediği yerde de en azından beraber üretelim” diyorlar. Bir yandan da raylı sistemler, savunma sanayisi, yenilenebilir enerji ve tıp gibi alanlarda kümelenmeler oluşturuyor, boş laf üzerine iddia savurmuyorlar.



Türkiye’ deki yolcu taşımacılığının yüzde 95’i karayolu, yüzde 3’ü demiryolu ve yüzde 2’si havayolu ile yapılıyormuş. Yük taşımacılığının ise yüzde 90’ı karayolu, yüzde 5’i demiryolu ve yüzde 5’i de denizyolu ile. İlkokul çocukları öğrendi en pahalı taşımacılığın karayoluyla yapıldığını ancak fırsatlar yaratmışken ağırdan almaya devam ediyoruz.



En hazır en hızlı

Nisan ayında Ekonomi Bakanlığı ve Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi ARUS işbirliğinde bir çalıştay yapılmıştı. Yerli üretimin önemi, çarpıcı rakamlarla bir kez daha göz önüne serilirken bunun uluslararası işbirlikleriyle nasıl bağdaştırılabileceği de ele alındı. Yani katı bir tutumları yok, yabancı firmalarla ortak üretime açık olduklarını bir kez daha yinelemiş oldular.



Raylı ulaşım sistemleri, Türkiye ve Ankara sanayicilerinin en hazır oldukları ve hızlı harekete geçecekleri bir alan. Yerli üretimde birinci gündemleri bu. Metro trenlerinden hızlı trenlere kadar yerli olanaklarla üretmeye adaylar. İster yüzde 70, “Yap!” denirse yüzde 100’ünü üretebilecek durumdalar.  Yalnız hala ayaklarına dolanan bağı anlamaya çalışıyorlar.



Güney Afrika geçti bizi

Geriden gelen Güney Afrika bile yerli katkı payını yüzde 65’lere çıkartmışken Türkiye, Başbakan’ın yazılı ve sözlü talimatlarına, ilgili bakanlıkların desteklerine karşın yüzde 51’i sağlamakla uğraşıyor. Lafın geçmediği kurumların başında da kamu kurumları geliyor. Hala çoğu, yerlisi üretildiği halde başka ülkelerin firmalarından alışveriş yapmaktan vazgeçemiyor. Kamu almazsa özel sektöre, yabancıya nasıl satacağız? 2 yıldır buraya takıldık, aynı şeyi çalıyor, söylüyoruz; vay beni beni!..



Bu trenler, iş trenleri. İşsizlere iş, ekmek, medeniyete bir adım olacak. Memleketin yarım yüzyıldır taşıdığı ve artık kaldıramadığı karayolu yükünü hafifletecek. Sihirli değnek bekleyen yokki, her şey hazır.



Necati Tereyağoğlu
18 Kasım 1963 yılında, 11 grupta 259 sanayiciyle Ankara Sanayi Odası kuruluyor. Ankara sanayicileri, kısa sürede İstanbul ve İzmir sanayisiyle yarışır hale geliyor. Kurucu ve emektarlarından biri de Necati Tereyağoğlu. 19 Mayıs 2014 günü 95 yaşında aramızdan ayrıldı. 20 Kasım 2013 günü kendisiyle yaptığımız söyleşide “Teknoloji açısından da şimdi Ankara daha iyi. İstanbul, kütle olarak büyük ama Ankara, daha teknolojik şeyler üretiyor. Küçümsemeyeceksiniz. Önce küçük sanayi, sonra orta sanayi ondan sonra büyük sanayi oluyor. Küçük olmazsa büyük olmaz. Türkiye’de, birinciliğe oynuyor Ankara sanayisi. Bu, ODTÜ gibi üniversiteler sayesinde oldu. Gençler öyle makineler yapıyor ki hayran kalıyorsun. Yabancılarla yarışıyoruz artık” demişti. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve Ankaralı sanayicilere başsağlığı diliyoruz.

Hiç yorum yok: