23.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Rantın
kolay kazanılan tatlı gelirleri, Türkiye sanayisini ciddi biçimde tehdit etmeye
devam ediyor. Kap bir arazi, yap bir büyük alışveriş merkezi, ohh gelsin
paralar. Ya da yap bir gökdelen, lüks bir site, ohh öbür tarafına dön yat! İstanbul’da,
koca koca holdingler, niyeti bozup gayrimenkul, alışveriş merkezi işlerine
sardırdı. Ucundan Ankara’ya da bulaştı rant ve tüketim virüsü.
“20 yıl üretsem kazanamam”
“20 yıl üretsem, hepsini satsam, bu rantın
birkaç yılık getirisini yine de kazanamam” demişti bir Ankaralı sanayici. Şöyle
devam etmişti; “Ürettiğimiz için
cezalandırılıyor muyuz diye düşünüyorum bazen.”
Ancak
İstanbul’un aksine Ankara sanayisi, üreterek kazanmakta kararlı hem de ısrarlı.
Dışarıdan alarak başka ülkelerin işsizliğini azaltmak istemiyorlar. “Gücümüzün ve teknolojimizin yetmediği yerde
de en azından beraber üretelim” diyorlar. Bir yandan da raylı sistemler, savunma
sanayisi, yenilenebilir enerji ve tıp gibi alanlarda kümelenmeler oluşturuyor, boş
laf üzerine iddia savurmuyorlar.
Türkiye’
deki yolcu taşımacılığının yüzde 95’i karayolu, yüzde 3’ü demiryolu ve
yüzde 2’si havayolu ile yapılıyormuş. Yük taşımacılığının ise yüzde 90’ı
karayolu, yüzde 5’i demiryolu ve yüzde 5’i de denizyolu ile. İlkokul çocukları
öğrendi en pahalı taşımacılığın karayoluyla yapıldığını ancak fırsatlar
yaratmışken ağırdan almaya devam ediyoruz.
En hazır en hızlı
Nisan
ayında Ekonomi Bakanlığı ve Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi ARUS işbirliğinde bir çalıştay yapılmıştı.
Yerli üretimin önemi, çarpıcı rakamlarla bir kez daha göz önüne serilirken
bunun uluslararası işbirlikleriyle nasıl bağdaştırılabileceği de ele alındı. Yani
katı bir tutumları yok, yabancı firmalarla ortak üretime açık olduklarını bir
kez daha yinelemiş oldular.
Raylı
ulaşım sistemleri, Türkiye ve Ankara sanayicilerinin en hazır oldukları ve
hızlı harekete geçecekleri bir alan. Yerli üretimde birinci gündemleri bu.
Metro trenlerinden hızlı trenlere kadar yerli olanaklarla üretmeye adaylar. İster
yüzde 70, “Yap!” denirse yüzde
100’ünü üretebilecek durumdalar. Yalnız hala
ayaklarına dolanan bağı anlamaya çalışıyorlar.
Güney Afrika geçti bizi
Geriden
gelen Güney Afrika bile yerli katkı payını yüzde 65’lere çıkartmışken Türkiye,
Başbakan’ın yazılı ve sözlü talimatlarına, ilgili bakanlıkların desteklerine karşın
yüzde 51’i sağlamakla uğraşıyor. Lafın geçmediği kurumların başında da kamu
kurumları geliyor. Hala çoğu, yerlisi üretildiği halde başka ülkelerin
firmalarından alışveriş yapmaktan vazgeçemiyor. Kamu almazsa özel sektöre,
yabancıya nasıl satacağız? 2 yıldır buraya takıldık, aynı şeyi çalıyor,
söylüyoruz; vay beni beni!..
Bu
trenler, iş trenleri. İşsizlere iş, ekmek, medeniyete bir adım olacak.
Memleketin yarım yüzyıldır taşıdığı ve artık kaldıramadığı karayolu yükünü
hafifletecek. Sihirli değnek bekleyen yokki, her şey hazır.
Necati Tereyağoğlu
18 Kasım 1963 yılında,
11 grupta 259 sanayiciyle Ankara Sanayi Odası kuruluyor. Ankara sanayicileri,
kısa sürede İstanbul ve İzmir sanayisiyle yarışır hale geliyor. Kurucu ve
emektarlarından biri de Necati Tereyağoğlu. 19 Mayıs 2014 günü 95 yaşında
aramızdan ayrıldı. 20 Kasım 2013 günü kendisiyle yaptığımız söyleşide “Teknoloji açısından da şimdi Ankara daha
iyi. İstanbul, kütle olarak büyük ama Ankara, daha teknolojik şeyler üretiyor.
Küçümsemeyeceksiniz. Önce küçük sanayi, sonra orta sanayi ondan sonra büyük
sanayi oluyor. Küçük olmazsa büyük olmaz. Türkiye’de, birinciliğe oynuyor Ankara
sanayisi. Bu, ODTÜ gibi üniversiteler sayesinde oldu. Gençler öyle makineler
yapıyor ki hayran kalıyorsun. Yabancılarla yarışıyoruz artık” demişti. Merhuma
Allah’tan rahmet, ailesine ve Ankaralı sanayicilere başsağlığı diliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder