8 Mayıs 2014 Perşembe

BİR ANKARA MARKASI: ANKARA RADYOSU



06.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Cumhuriyet’in Divası Müzeyyen Senar’ kitabında, “Ben, 1932 yılında hocalarımdan ders alırken zaten konservatuar yoktu. Ama Ankara Radyosu’ndaki eğitimim (1938-1941) birkaç konservatuar eğitimine bedeldi” diyor sesiyle içimizi de kulağımızı da okşayan sanatçı.



Halk Üniversitesi

Teoman Yazgan’ın, Ankara Radyosu’nu anlatan ‘Önce Radyo Vardı” kitabındaysa ortak kanaat bir halk üniversitesi, bir açık öğretim fakültesi olduğu. 10 kişiden birinin okuma yazma bildiği, 1970’li-1980’li yıllara kadar okullaşması yetersiz bir ülkeyi, radyosu, tiyatrosu, sinemaları eğitmiştir. Bunların içinde Ankara Radyosu’nun işlevi hayati, omuzlarındaki yük çok ağırdır.



Her yörenin halk müziğini, sanat müziğimizi, Batı’nın senfonik müziğini, dünyada neler olup bittiğini, bunların değerlendirmesini, konuşmayı, davranmayı, tarımı, edebiyatı, sağlığı, her şeyi bu çeyiz sandığından duyduk, öğrendik. İyi yöneticileri, iyi programcıları ve her biri kendi dalında uzman iyi sunucularıyla Ankara Radyosu, gerçekten eğlenceli bir açık öğretim üniversitesi oldu.



Okulun dersleri!

Sonradan kurulan bölge radyoları arasında, eğitimiyle de programlarıyla da belirgin bir farkı vardı. Nurettin Artam’ın ‘Radyo Gazetesi’, Doktor Galip Ataç’ın ‘Evin Saati’, Ahmet Şükrü Esmer’in ‘Dış Politika Hadiseleri’, Ali Rıza Uluçam’ın ‘Ziraat Saati’, Ayşe Abla’nın ‘Radyo Çocuk Saati’, Muzaffer Sarısözen’in ‘Yurttan Sesler’i, Falih Rıfkı Atay’dan ‘Güzel Türkçemiz’, radyo piyesleri, ‘Arkası Yarın’lar, bir milleti, okul kadar eğitiyordu.



İlk kuruluş

Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi” adıyla kurulan şirket,   ilk radyo yayını denemesini 6 Mayıs 1927'de, Sirkeci'deki Büyük Postane binasının bodrum katında yaptı. Bir ay sonra bir konseri İstanbul’a dinletmek için ilk denemesini yaptıysa da Ankara Radyosu, ancak 6 ay sonra Ulus Postanesi’nde düzensiz yayına geçebildi. Cumhurbaşkanlığı Mızıka Dairesi, Demirlibahçe’deki (Dikimevi) konservatuar yakınında bir bağ evi, Ankara Palas’ın alt katı, Sıhhiye’de Sağlık Bakanlığı’nın yanındaki bir daire derken Temmuz 1938’de stüdyoları tamamlanmış, Etimegut’taki meşhur vericileri hazır, şimdiki yerine geçti.



Açılışı, 28 Ekim 1938’de, Mustafa Kemal’in vefatından 13 gün önce gerçekleşti. Kurulması için kesin talimatı vardı, gelin görün ki 1927’den bu yana beklediği radyonun kurdelesini kesmek nasip olmadı, çok hastaydı çünkü.



Özlenen zevk

Teoman Yazgan’ın kitabına önsöz yazan 1925 doğumlu Profesör Doktor Nevzat Atlığ “Daha Antakya’daki öğrencilik yıllarımda, her gün saat 17’de Ankara Radyosu’ndan fasıl musikisi dinlemek benim için çok büyük zevkti” diyor. Kendisinden 40 yıl sonra doğmuş biri olarak çocukluğumda, aynı saatte aynı fasıl müziğiyle bana da aynı duyguları yaşatıyordu Ankara Radyosu. Şimdi çocuklar içine doğuyor, anlamaları mümkün değil; “O yıllarda çocuk bile olsam hissettiğim tatlı heyecanı, Ankara’ya bir çırpıda bağlanmanın inanılmaz keyfini, inanın hala özlüyorum” diyor kitabın yazarı Teoman Yazgan. Nereden bağlanıyor; Gaziantep’ten!



Bu arada 1941 yılında radyonun başına geçen, yönetim, işletmecilik, programcılık ve personel politikaları açısından önemli aşamalar kaydeden Vedat Nedim Tör’ü, Sivas Lisesi’nde müzik öğretmeni Muzaffer Sarısözen gibi bir değeri bulup çıkaran Ahmet Kutsi Tecer gibi sayısız ismi saygı ve minnetle anmak borcumuz. Cumhuriyet’e yakışır nitelikte bir radyo kurdular ve uzun yıllar yaşatmayı başardılar.



Jenerasyon.. konsept!

2006 yılında çıkan “Önce Radyo Vardı” kitabının yeni baskısının neredeyse hazır olduğunu öğrendik. 70-80 sayfa daha eklenerek yakında çıkacak. Ankara, İstanbul’dan hariç, İzmir, Erzurum, Diyarbakır gibi bölge radyoları, günün belli saatlerinde yayını devralıyor, ülkeye yayın yapıyorlar. Daha çok taşrayı hedefleyen bu yayınlarda, nesil yerine “jenerasyon”, kavram yerine “konsept” diyen sunucular dinliyorum. Görevlerini unutmuşlar. Bir milleti yetiştirmenin ne kadar ağır bir yük olduğunu, böyle kitaplardan öğrenirler belki. Okuyup da bir Ankara markası olan Ankara Radyosu’na sahip çıkar, diğerlerinin önünde örnek olduklarını yeniden anımsarlar belki.


6 Mayıs Radyo Günü; kutlu olsun!

Hiç yorum yok: