13.05.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Türkçe
anlatamıyoruz, ‘Yes-No’ Tarzan İngilizcesi’yle deneyelim. ‘No’ dünyanın pek çok
dilinde ‘Hayır’ anlamına geliyor. Söyleyince bir terslik olduğunu, turistler hemen
anlar.
–
No ulaşım!
-
Ulasim?
-
Transporteyşın (Transportation)
-
Aaa yeeeesss!
‘Turizm’,
neredeyse bütün dünya dillerinde aynı söyleniyor, cümlenin gerisini getirirler,
söylemeye gerek yok.
Sinyalizasyon-entegrassyooonn!
İşte
bir elalemle 4 sözcükte anlaşmış olduk. Ankara’nın başkent oluşunun üzerinden
91 yıl geçmiş, kendi dilimizde anlaşamadığımız için, hala “Ulaşım olmazsa turizm olmaz” falan diye cümle kurmak zorunda
kalıyoruz.
Dün
yani 12 Mayıs 2014 itibariyle Kızılay’dan Sincan ve Çayyolu’na, metro hatlarının
son saatleri yaklaşık birer saat geri çekildi. Metronun sinyalizasyon
sistemleri entegre edilecekmiş.
‘Entegre’ derken uyumlaştırma mı demek
isteniyor, emin değiliz. Bu durumda “Zamanında
düşünülmemiş de uyumsuzu mu yapılmış?” sorusu, akıldan geçecek ilk sorudur.
Yoksa “Yeni açılan metro hatlarını eksik
yapmıştık” mı demeye geliyor, onu da bilmiyoruz. Birer saat geri çektik, “sinyalizasyon, entegrasyon” o kadar. Bir
cümle içinde ‘sinyalizasyon, entegrasyon’ geçince bırak soru sormayı, korkar
insan. İlk duyduğumuzdan beri cümleten ürperiyoruz metromuhipleri olarak!
İlla eve tıkacaklar
Yıl
sonuna kadar sürecekmiş sinyalizasyon-entgerasyon ki yılsonu, Aralık ayı oluyor.
Hiçbir masraftan kaçınmadım, hesapladım efendim; toplamda 233 saat erken
gideceğiz eve. 9,7083 gün ediyor, yuvarlak 10 gün diyelim. 10 günlük iş için
yaklaşık 7 ay kışla hayatı yaşayacağız. 24 saat ulaşım beklerken olandan da 1
saat kaybedeceğiz. İnsaflı davranmış, geçen hafta ‘21 Saat Ulaşım’ hesabı yapmıştık ama boşuna meşgul etmişiz
aklımızı. İlla Ankaralı’yı evlere tıkacaklar.
Yakında
diğer nedenleri de irdeleyeceğiz ama şimdilik şu kadarını söyleyelim; bu
şehirde turizm yoksa nedenlerinden biri de ulaşımdır. Havaalanı’ndan, Gar’dan,
AŞTİ’den başlayarak günlük yaşamın içine sindirilmiştir ulaşımsızlık.
İstanbul’da sabaha kadar şehrin tozunu attırırken Ankara’da, mesai saatleri
içinde yaşayabilirsiniz. Hadi size bir kıyak, gece 10’a kadar yiyip, içip,
eğlenin. Sonra dooğru evlere. Geç olmadan yatın, iş çıkarmayın başımıza.
Bozkır dikeni başkent
Bizi
zoraki memur ettiniz, turistin günahı ne? İnsan olmayan sokakta, yaşamayan
şehirde dolaşılır mı? Erkenden oteline kapanacaksa size niye gelsin? İstanbul’u
da geçtim, işte burnumuzun dibinde Eskişehir, oraya gider. Gidiyor da zaten.
Ankaralılar bile gıptayla Eskişehir’in şenlik sokaklarını, gece hayatını
anlatıyor birbirine.
Ankaralıysa
“Hadi kalkalım” telaşında, aklı,
bütçesinde onarılmaz bir cari açık yaratacak taksi parasında.
-
Yaşıyor musun?
-
Nefes alıyoruz işte!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder