6 Temmuz 2015 Pazartesi

BEREKETİN İÇİNDE ÖLEN AĞAÇLAR



03.07.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi


Kurutmalık diktiğimiz ağaçların, bu yıl da ölümünü seyrettik. Çoğunun kuruyacağını, dikilmeden biliyorduk zaten. Defalarca uzmanlara sorup, bu köşeden uyarma gereği duyduk ama yine oldu. Ankara, ağaç diye, dünyanın en pahalı kütüğüne paralarını yatırmaya devam etti.



Daha öncekiler gibi kurudu

Gölbaşı’na gidip gelirken Konya yolunda görüyorduk. Bir bir kurudu geçen yıl ve önceki yıl dikilen fidanlar. Eskişehir yolunda, İstanbul yolunun bir kısmında yol ortasına dikilen fidanlar da yine yer yer kütük oldu.



3 ve 4 yıl önce Turan Güneş Bulvarı’ndaki meşelerin yüzde 60’ının, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nda servilerin yüzde 35’inin, Atatürk Bulvarı’nda ıhlamurların yüzde 50’sinin, Ahlatlıbel’deki çınarların yüzde 80’inin, Anıtkabir’in Anıttepe kapısındaki 53 saplı meşeden 50’sinin kuruduğunu da bir kez daha hatırlatalım. Hepsi yurt dışından getirilmiş ağaçlardı şimdi kuruyanlar gibi.



Türkiye’de, ziraat mühendisi ve peyzaj mimarı yokmuş gibi, yıllardır aynı yerlere, inatla yurt dışından alınan fidanları dikiyor, bir güzel kuruyuşunu izliyoruz sonra. Onbinlerce sipariş veriliyor, her biri yerlisinden 10-15 kat daha pahalı bu ağaç ve fidanlardan.



Bakan da uyarmıştı

Geçen yıl Nisan ayında Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Arkadaşlar, kusura bakmasınlar, onlar fidan değil kütük getiriyorlar” demiş ve devam etmişti “Hastalıklı bir takım böcekler geliyor. Onlarla mücadele etmemiz gerekiyor. Çam kese böceği gelmişti, çok uğraştık, mücadele ettik. Denetime almak istiyoruz. İthal ağaçlar karantinaya alınıyor. Belediyelere de ayrıca tekrar duyuru yapacağız 'bila bedel (ücretsiz) veriyoruz, almak istiyorsanız bizden alın.” Ayrıca eklemişti; “İthal doğru değil, o kadar boylu fidan almaya gerek yok. Belediyeleri, ikaz etmek lazım. Bunu önlemeyi düşünüyoruz"



Ne oldu? Dışarıdan alınan boylu ağaçlar kütük, fidanlar çırpı oldu. Oysa 2 yıl önce “Getirmeyin, yerlisinin yerini tutmaz” dediğimizde Behiçbey Orman Fidanlığı’nda 50 kuruştan başlıyordu fidan fiyatları. 2 buçuk metrelik ağaçların fiyatı da 50 ile 100 lira arasında değişiyordu. Yerlisinin yerini tutmaz çünkü iklimine, toprağına uyum sağlayamazdı. Sağlayan da Bakan Eroğlu’nun dediği gibi hastalık getiriyor, sağlam ağaçları da kurutuyordu.



Ağaçlar da paralar da gitti

2 aydır Ankara’da, az görülür bir yağmur yağıyor. Hele tam da doğanın canlanma, ağaçların açma mevsiminde bereket oldu toprağa. Yeşilin, rengi canlandı. Boş, çorak arazilerden ot fışkırıyor. Birbirine kaynamış rengarenk çiçeklerle sarıldı her yan. Dikenler, göz alan en şık şapkalarıyla şenliğe katılıyor. Börtü böcek, arılar, kuşlar bayram ediyor.


Ve yıllardır görmediğimiz bu bereketin içinde biz, onlarca ağacı kurutmayı başarıyoruz. Hem paralar boşa gitti hem emekler hem de yine bu yıl da boş kaldı yerleri. Yağmur mu hatalı, ağaç mı? “Doğaya rağmen” der inat ederseniz olacağı budur işte.

Hiç yorum yok: