14 Mayıs 2016 Cumartesi

YAZ GELMEK BİZ EVE ERKEN GİTMEK



13.05.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi


Bu yıl yağışsız kuru soğuklar yıldırdı, bahar bitecek hala etkisi sürüyor. Yani şöyle bahar ılıklığına, canlanan doğanın keyfine doyamadık. Yaz kapıya dayandı, günler uzamaya devam ediyor. Aynı zamanda bu ay, sinyalizasyon bahanesiyle erken bitirilen metro seferlerinin de ikinci yıldönümünü idrak etmiş oluyoruz. Hani ‘pasta alalım, EGO idaresiyle mum üfleyelim, havai fişek patlatıp halay çekelim’lik bir durum da değil ki yıldönümlüğünün anlamı olsun. Çektiğimiz yanımıza kalıyor, bir garabeti yaşıyoruz 2 yıldır.

Kralı olsa 10’da biter
Yaz geliyor da gün uzasa neyime? Bizim kışlanın giriş saatleri belli. Gece 10 buçukta, hadi hovarda çıktın 11 buçukta evdesin. Önüne yarım saat ekle metroya binmiş olacaksın. Onun da önüne yarım saat ekle oturduğun yerden kalkacaksın. Metroyu kullanan kralı olsun, 9 buçuk-10’da biter akşamı.

Hastası olanı, vardiyalı çalışanı, misafirliğe geleni tanımaz kışla idaresi, sokakta iyot gibi bırakır mazeretine bakmadan. Şehrin merkezlerini boşaltır, ilan edilmemiş sıkıyönetim idaresini, devletin başkentinde devlet de seyreder 5 milyonla beraber.

Gece Ankarası yok
Yaz gelse gün uzasa Ankara’ya ne, Ankaralı’ya ne? 5 milyonluk şehrin yarısından fazlası, 9 buçuk-10’da çekilmeye başlar, boşaltır sokakları. Turistik mekanlar, şehir merkezi ıssızlaşır, şehir merkezinin boşluğu, semt merkezlerine yansır. Böyle şehirde, organizma olarak yaşanır artık, şehir yaşanmaz.

Yaz gelecekmiş de gün uzayacakmış da.. bize ne. Çekiliriz kışlamıza, beyin çırpıp krema kıvamına getiren televizyon programlarının başına geçer, kendi haline bırakırız şehri. Dışarıdaki Ankara’ymış ya da başka bir yermiş fark etmez yani. Ankara’da olma hissi, mesai saatleriyle sınırlandırılmıştır, ‘gece Ankarası’ yoktur başkentin. Allah hastası olanın, vardiyalı çalışanın, misafiri gelenin, gençliğini kışlada harcayan öğrencilerin yardımcısı olsun.

5 milyonluk kasaba
5 milyonluk başkente, kimse açıklama yapma, ne olup bittiğini anlatma gereği de duymaz. İdarecileri kentli olamamıştır çünkü. Şehirlerin, her türden insanın yaşadığı merkezler olduğunu atlar, kara düzen el yordamıyla devam ederler hiçbir konunun uzmanına kulak vermeden. Şehir olmanın ruhuna aykırı uygulamalara sakinleri karşı koyamaz, çünkü muhatap bulamaz da o yüzden.

Çok bina ile şehir olunmadığı gibi, çok nüfusla da olunmuyor. 5 milyonluk bir ülke de olabilirdik, 5 milyonluk bir kasabayı andırıyoruz maalesef.

Türkçe anlatamıyoruz, bir de Tarzanca deneyelim: Yaz gelmek gün uzamak, bize fark etmemek. Biz var yine eve erken gitmek, şehri yalnız bırakmak. Nasıl var böyle başkent olmak!

1 yorum:

Unknown dedi ki...

🔴 O ZAMAN. 🔴
SAĞDA - SOLDA
HER FIRSATTA ,AÇILIŞTA , ÖNÜNE MİKROFON UZATILINCA HÖYKÜRMEYECEKSİN ✅
DEMEK Kİ :
DAHA BECEREMEDİĞİNİZ ÇOK İŞLER VAR. ❓

VATANDAŞ 'IN SESİNE KULAK VERİN ✔