27.11.2015 Milliyet-Ankara Gazetesi
Aslında
vurulur ama ok atılacak yere laf atarsanız havada uçuşan laf bile boş
bakışlarla hedef arasında utancından savuşur. Ok hedefine ok atılır çünkü.
Lafın vuracağı hedefler, zihinlerdedir.
Kendimizi
de katarak söylüyoruz, tutturduk bir ‘yerli
üretim’ yaygarası. “Gençleri doğru yönlendirmeli, meslek okullarını
güncellemeli, üniversite-sanayi işbirliğini geliştirmeli, yüksek teknolojili
üretimi hedeflemeli, kendi Bilişim Vadimiz’i kurmalı” falan diye bir güruh, tüketicilikten
üretici bir topluma dönüşmek gerektiği konusunda mangalda kül bırakmıyoruz.
Topluma yayılamıyor
Hakkını
yememek lazım, bu güruh içinde önemli sayıda ve çemberini kırmak isteyenler,
daha çok sanayiciler. Küçüklü büyüklü sanayiciler, “Arkadan takip etmeyelim, artık biz de üretelim” diyor. Üretmek
demek; iş demek, aş demek. Gelişmek, başkasının eline bakmamak demek. Bunu
beceren, dünya piyasalarında sıralamalara, pazarlara giren birçok firmamız da
var.
Ancak
onların başarısı, topluma yayılamayan, sınırlı bir çevre içinde kalan bir
başarı. Onlar yapıyor, biz seviniyoruz. Payımız, katkımız olmadığı için o
başarıyla özdeşleşemiyor, kendimizi kandırıyoruz geçici bir süre. Biz,
üretmeyen, icat edemeyenler, küçülen pastadan kırıntı kapma savaşımızla başbaşa,
kendimizi dahil tüketmeye devam ediyoruz.
Bir de ayağa dolanıyorlar
Yerli
üretelim, kendimiz icat edelim de koşulları hiç değiştirmeden nasıl olacak bu?
Daha birinci basamakta çuvallıyoruz; çırak yetişmiyor artık memlekette efendim
çırak. Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları, hepsi olmasa da bazı kamu
kurumlarının ileri gelen yetkilileri, durmadan yerli üretim ve üretilenin
alımından bahsediyor, 2023, 2071 gibi hedefler koyuyor ama çırak yok daha.
Kim
kalfa olacak, kim usta olacak da üretecek? Yıllardır sanayici ayrı,
esnaf-sanatkar ayrı inliyor “İş var,
eleman yok” diye diye. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bünyesinde, bu işin
başında ‘Mesleki Eğitim Kurulu’ diye
bir kurul var, mesleki eğitime çağ atlatması gerekirken 10 yıldır havanda su
dövüyor. Ülkenin planlarını, politikalarını izleyemeyen, gerçeklerden kopmuş,
koşmak isteyenin de ayağına dolanan bir bürokrasi ve eğitim ağımız var. Bu
halimizle mi ‘üretici’ olacağız?
Ok gibi somut
Ve
her mesleğin, hammaddeden üretime, elemandan eğitime, pazarlamadan yurtdışı
satışına kadar tepecikler halinde birikmiş daha çok sorunu var, onlara hiç
giremiyoruz bile. İşin başında, çırakta kaldık.