28 Ocak 2017 Cumartesi

METRO LAZIMMIŞ



27.01.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi


Lazım tabii. Çok lazım hem de. 31 yıl önce fark edilmiş, 23 yıl önce onaylanmış bir planı bile vardır bu ihtiyacın. “Son 25 yıllık gecikme, bize 116 yıllık zaman kaybı olarak yansıdı” diyor Mimar ve Şehir Yüksek Plancısı Erhan Öncü. Kime söylesek? Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek bize söylüyor da...

Başkan’la canlı yayın
Sosyal medya uygulaması ‘periscope’ diye yazılıp ‘periskop’ diye okunan bir uygulama var. Kendi telefonunuzdan canlı yayın yapabiliyorsunuz. Melih bey, 21 Ocak’ta sabahın 5’inde canlı yayın yapmış, takipçilerinin sorularını yanıtlamış canlı canlı. Her biri tartışmaya açık sorular sorulmuş, yanıtlar verilmiş. Biri de dilimizde tüy bitiren, sabrımızı 116 yıllık zorlayan bir başlık; metro!

Vatandaş “Gölbaşı’na metro projeniz var mı?” diye sormuş, Başkanımız Gökçek yanıtlamış: “Gölbaşı’na, nüfusu açısından açık söyleyeyim, metronun gelmesi gereken bir yer. Örneğin Mamak’a metro lazım, Altındağ’a metro lazım, Keçiören’in metrosu daha yeni bitti. Sincan’ın metrosu var. Etimesgut’a da banliyö treni geliyor. Raylı sistem geliyor. Çankaya’nın da belli noktalarına lazım. Çayyolu’na doğru gittik ama Dikmen tarafına özellikle Sinpaş’ta yapılmış olan binalara doğru, yoğun metrolar lazım. Onlar yapıldıktan sona inşallah Gölbaşı’na gelir. Bu da herhalde 10 yıldan önce kesinlikle olmaz, realist olmak lazım.

Kim yapacak?
Melih bey de “Lazım..” diyorsa kim yapacak? Kızılay-Batıkent metro hattı ile Ankaray, Murat Karayalçın döneminde yapılmıştı. Sincan, Çayyolu ve Keçiören metro hatlarını, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tamamladı. Bakanlığa mı başvuracağız yani raylı sistem taleplerimiz için? Makamı bilelim, onun kapısını aşındırıp, kafasını ütüleyelim bari.

Üstelik 23 yıl önce 1994’te onaylanan ‘Ulaşım Ana Planı 2015’in içerdiği Kızılay-Dikmen, Dikmen-Sokullu, Söğütözü-100.Yıl, Dikimevi-Önder, Dikimevi-Doğukent, Etlik-Tandoğan raylı toplu taşıma önerilerinin adı bile geçmedi geçen zamanda. Hiçbir planda yer almayan Esenboğa hattınaysa yine çalışmayı Bakanlık başlattı.

Belliymiş böyle olacağı
Ama 31 yıl önce fark edip 23 yıl önce uygulamaya geçirdiğimiz planı uygulamazsak bugünleri yaşayacağımız belliymiş o günden. 5 milyonu çoktan aşmış nüfuslu başkentte araba sayısı 1 milyon 800 bini buldu. Nüfusun 3’te 1’inden fazla yani. Sıkışık trafik vebasının çaresi toplu taşıma ki gelişmiş ülkeler, 150 yıldır raylı sistemleri uyguluyor. Biz, mühendislik hesabıyla son 25 yılda 116 yıla bedel zaman kaybı yaşamışız raylı toplu taşımacılıkta.

Belediye Başkanımız’ın da temenni olarak beklentiye girdiğine bakılırsa.. e o zaman yaklaşık 2 milyara (eski parayla katrilyona) mal olması beklenen, taşıyamayacağımız turistin gelmesini beklediğimiz Ankapark’ı niye yaptık? Daha önce bir sürü metro hattı lazımmış.

26 Ocak 2017 Perşembe

ANKARA BİR MARKASINI GENÇLER AĞABEYİNİ KAYBETTİ



24.01.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Hamamönü’nde, semte adını veren Karacabey Hamamı’nın yanından İnci Sokak’a giriliyor. İshakağa Konağı’nı geçince Yeşilahi Camisi. Karşısında bir kısmı yeni yıkılmış eski evlerin boşluğu ve tarihi bir çeşme yıkıntısı. Çeşmenin yanında 2-3 arabanın park ettiği bir boşluk var. Orası, Cavcavlar’ın evi  işte. Hacettepe’nin canlı ansiklopedisi Lütfü Yanar’la gezerken öğrenmiştik.
Cavcavlar'ın evinin yeri.. sağda İshakağa Konağı
Sokağını, mahallesini anlattırmak istemiştik ama ağır bir grip geçirdiği söylendi, daha sonraya atıldı talebimiz. Sonrasında birkaç kez aradık, konu futbol olmayınca umursayan olmadı anlaşılan. Oysa sporcuların başında ağabeyliğin olduğu günleri de anlatacaktı onlardan biri olarak. 5 yıl geçmiş üzerinden, işte anlatamadan gitti ağabeyi sporcuların.

Gençlere ağabey ayarlıyor
25 Aralık 2013’deki söyleşimizde anlatmıştı Aykut Akalın: “..35 yıl önce hem Avni Bulduk’u hem İlhan Cavcav’ı tanıyan, onların futbol aşklarını ve futbolun ne denli önemli olduğunu bilen biri olarak 6 yıl önce bir gün ikisini buluşturdum. Avni ağabeye “Anlat” dedim. “Bu İlhan, zengin bir adamdı. Bir gün Ulus’ta yürürken herkesin selam verdiğini görünce ‘Sen zenginsin ama seni kimse tanımıyor’ dedim. Gel seni Gençlerbirliği’nin Başkanı yapalım, parayı da şöhreti de saygıyı da görürsün’ dedim. O zaman anladı futbolun gücünü” dedi..” Avni Bulduk, şöhret ve saygı vaat ediyor ama bir kulübe, yani gençlere sahip çıkacak ağabey ayarlıyordu aslında.
Cavcav gençlerle

Şimdi para hesabına vuruluyor da paranın olmadığı 50 yıl önce bile binlerce lisanslı sporcusu var Gençlerbirliği gibi kulüplerin. MKE Ankaragücü, Hacettepespor, Güneşspor, Onbirateş, Ankaragücü (MKE Ankaragücü’nden ayrı), Harbiye, Muhafızgücü, Uçaksavar, Süvari, Havagücü, Maskespor, Stadspor, Kömürspor, İstasyonspor gibi daha sayamadığımız takımları var Ankara’nın.

Sorumluluk duygusuyla yürüyordu
O zamanı yaşayan ağabeylerin ortak bir amacı, ortak bir söylemi var; “Gençler kahve köşelerinden, kötü alışkanlıklardan uzaklaşsınlar.” O yüzden işte parası yokken bile bu kulüpler, binlerce sporcusuyla ne yapıp edip yaşıyordu. Mahallenin gençlerini aylaklığa, başıboşluğa bırakınca ne olacağını iyi bilen ağabeylerin sorumluluk duygusuyla yürüyordu işler. Ne yapıp eder o kulübü yaşatırlar, aynı zamanda ağabeylerin rahlei tedrisinden geçen gençler de gerek spor gerekse iş yaşamlarında başarılı birer birey olarak katılırdı topluma.

1975 yılında İlhan Cavcav’ın da başkanlığını yaptığı Hacettepespor değil miydi kavgalarıyla “İlallah” ettiren Hacettepe Mahallesi’ni birleştirip, kenetleyen ve meşhur eden? Atıfbey Mahallesi, bugün de kadın, çoluk çocuk mahallecek ağabeylerin gözetimindeki Onbirateş’in arkasında duruyor. İşte Aykut Akalın, hala Güneşspor’un hem başkanı hem oyuncusudur ihtiyaç olduğunda. “Futbolu, ağabeylerimiz sevdirdi bize. Ben de kardeşlerimi aynı fedakarlıkla yetiştirmeye, kahve köşelerinden kurtarmaya çalışıyorum” demişti söyleşimizde.
Aykut Akalın

Bir ağabey iki marka
İlhan Cavcav, işte bu ağabeyler neslinin de son örneklerindendi. 36 yıllık Gençlerbirliği Başkanlığı süresinde olması gerektiği gibi tesisleri, parayı har vurup harman savurmayan yönetimi ve Türkiye liglerindeki haksızlıkları seslendiren çatlak sesiyle bir marka yarattı. Ankara, ‘Gençlerbirliği’ ve ‘İlhan Cavcav’ adlarında iki marka kazandı. Her marka olanın İstanbul’a gitme sevdasına da hiç kapılmadan.

Sporda, parayla robotlaştırılmış sporcu yetiştirmek olmamalıdır amaç, amacından sapıyor çünkü spor. Spor kulüpleri de marka olunca büyüdüğü kentin gençlerini yüzüstü bırakıp terk eden ticari işletme olmamalı. Gençlerine sorumluluk duygusuyla sahip çıkan ağabeylik, ablalıkla tanışmalı önce sporcu.

Son birkaç örnek ağabeyden ama en meşhurunu kaybettik bir geleneğin. İlhan Cavcav’ın derslerini, unutmaz inşallah bayrağı devralanlar. Başkentin gençlerine başsağlığı, ağabeye Allah’tan rahmet diliyoruz.

20 Ocak 2017 Cuma

HACI BEKTAŞ POLATLI DA MI YAŞADI?



20.01.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi


Sulucakarahöyük, Karaca Ahmed, Hacı Tuğrul, Fatma Bacı, Çile Dağı, Tekke... ‘Hünkar Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi’nde geçen kişi ve yer isimlerinden bazıları... Polatlı’da yaşayan, çevreyi bilen, bir de Velayetname’yi okuyanın dikkatini çekebilecek isimler ve yerler... Binde hatta milyonda bir ihtimal de olsa, tartışma yaratabilecek bir gelişme de olsa araştırılması şart, iddiadan öte belki de tarihi değiştirebilecek bir gerçek ortaya çıkacaktır. Nitekim araştırılmaya da başlanmıştır.
Velayetname'deki yerleşimler

Araştırma sürüyor
Temelli-Polatlı-Karacaahmed köyünü birleştiren bir üçgen çizelim haritada. İçinde Sulucakarahöyük, Karacaahmet köyü, Hacı Tuğrul köyü, Fatma Bacı’nın türbesinin olduğu Bacıköy, zamanında çevresinde bir köy varken şimdi ıssızlık içinde Sakarya Nehri’ne bakan üç mezarlı tek bir türbenin bulunduğu oldum olası “Tekke” diye çağrılan mevki ve bunların ortasında Çile Dağı çıkacak önümüze. Velayetname’de adı geçip, isimlerini aynen koruyan yerler.

Yaşlılarının babalarından, dedelerinden duyup, dinledikleri de Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi’nin çalışmalarından sonra ortaya çıkmaya başladı; “Babam, dedem, Hacı Bektaş buralarda gezinirmiş derdi” ya da “Şu bölgeye Hacı Bektaş mevkii derlerdi” gibi ifadeler yer aldı Merkez’in saha ve sözlü tarih çalışmaları sırasında.

Gündeme getirenler
Polatlı’dan Kemal Sevgisunar ve tespit sırasında bir memuruyken şu anda Polatlı Belediyesi’nde Basın-Yayın Halka İlişkiler Müdürü olan Murat Kurt’un dikkati, Gazi Üniversitesi’ni bu çalışmaya yönlendirdi. Bir tarih öğretmeni olan Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya da gerekli çalışmanın yapılabilmesi için tam destek verdi.

Olaylardan hariç kesişen isimler

İsimlere bir bakalım:
Karahöyük
Sulucakarahöyük: Bölge eskiden beri Suluca yöresi diye anılıyor. Karahöyük, altında büyük ve tarihi çok eskiye, belki 2 bin 500 yıla varan bir höyük. Hacı Bektaş’ın güvercin olup, Anadolu’ya ilk indiği yer olarak geçer Sulucakarahöyük ve Nevşehir’deki Hacıbektaş’la tek kesişen isim budur.

Karaca Ahmed-Karacahmet köyü: Erenlerden Anadolu’nun gözcüsüdür, manevi alemde çıktığı seyirde, Anadolu’ya geldiğini o teşhis eder güvercin Hacı Bektaş’ın. Karacaahmet köyü köyüdür, sonradan İstanbul’a göçmüş, bugün ünlü mezarlığa da adını vermiştir.
Hacı Tuğrul Türbesi
Hacı Tuğrul-Hacı Tuğrul köyü: Doğan kılığında güvercin Hacı Bektaş’ı avlamaya çıkar, tam avlayacakken insan suretine dönen hünkara avlanır, biat eder. Anadolu erenlerine müjdelemeye yola koyulur. Yani ilk o karşılar Hacı Bektaş’ı. Türbesi, coğrafi bir çanağın içinde yalnız başına, köyün eski yerindedir.

Bacıköy - Fatma Bacı Türbesi
Fatma Bacı-Bacıköy: Ahiliğin babası Ahi Evren’in eşidir, babası Sivrihisarlı Nureddin. Hacı Bektaş’ın divanında yeri olan, saygısını gören, serveti ve hizmetiyle erenlere katılan bir bacıerendir. Bacıyan-ı Rum yani Anadolu Bacıları’nın önderidir. Bakımlı türbesi, Temelli’ye çok yakın Bacıköy’dedir.
Yenisi tepenin öbür yanına kurulan, camisi ve türbesi faal terkedilmiş Bacıköy
Çile Dağı: Ölümünü hissedince vasiyette bulunan Hacı Bektaş, kendisini yıkayıp kefenleyecek boz atlının, Çile Dağı’ndan geleceğini söyler. Çile Dağı, sadece Polatlı’da, tüm adı geçen bu yerlerin ortasında kalır. Ankara-Eskişehir yolunda Temelli civarında başlar, sağınızda kalır, yaklaşık Beyceğiz civarında biter dağ.
Çile Dağı Karacaahmet yönünden
Tekke'nin yanlız türbesi
Tekke: Karacaahmet köyüne yaklaşık 5 kilometre mesafede Sakarya Nehri’ne bakan, içinde 3 mezarlı yalnız bir türbenin olduğu bölge. Haziresinde eski taşlı mezarlar var. Çevresinde küçük bir köy olduğu, tarlalardan çıkan temel ve duvar taşları nedeniyle düşünülüyor. “Ben bu dünyadan gidince, cenazemi Tekke içine gömün” son vasiyetlerinden Hacı Bektaş’ın. Sadece yaşamamış, Velayetnamesi’ne göre bu bölgede ölmüş de olabilir yani Hacı Bektaş.
Türbenin kitabesinde yatanın değil onartanın adı var
 
Ya gerçek ya tartışma çıkacak!
Velayetname içinde tüm yer isimleri gibi iddiaları tarihle karşılaştıracak başka veriler de var. Velayetname’nin yazarının ‘Firdevs-i Rumi’ ve ‘Firdevs-i Tavil' lakaplı Bursalı İlyas Bin Hazır olduğu yaygın kanaat. Üzerinde ilk çalışmayı Sefer Aytekin ve Abdülbaki Gölpınarlı yapmış. Sadece Polatlı’nın değil ilgilisinin de gözü, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmanın sonuçlarında. Anlaşılan bir gerçek ya da çok büyük bir tartışma çıkacak ortaya.

Ama var ya gerçek olacağı tutarsa “Ordularıyla padişahların icazet almaya gittiği Hacı Bektaş’ın nasıl bu kadar yalnız, sahipsiz, salaş türbesi olur, erenleri, nasıl böyle ıssıza terk edilir?” diye mezar taşlarına vuracağız başlarımızı.