7 Haziran 2017 Çarşamba

BOZKIRIN KRALİÇESİ



06.06.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Ankara’da 150 bin yıl önce yaşandığına ait kanıtlar Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde. 2 bin 700 yıldır düzenli şehirleşmeye geçişi. Yıkılmış, yapılmış, yeniden yıkılmış, yeniden yapılmış, felaketler yaşamış, ağlamış, inlemiş, güzellikler yaşamış, gülmüş.

Zaman şeridi, tarihi, doğal sarsıntılar ve hoşluk izleriyle dopdolu. Hareketin merkezi olmuş şehirleşeliberi. Hiçbir şey ve dahi hiç kimse, bozkırın daimi kraliçeliğini elinden alamamış. Kimi zaman çok süslü kimi zaman sadeliğiyle bilge kraliçeyi, ilginin odağından indirememiş kimse. Çünkü tahtını, Anadolu’nun kilidi üzerine kurmuş; tam doğunun batıya, batının doğuya açıldığı yere.

Öyle olmadı maalesef
Frigler süslemiş taçlandırmış, kıymetli eserlerle Romalılar bezemiş tahtını, Türkler mütevazılığı öğretmiş herhal nazar değmesin diye. Yaklaşık 90 yıl önce Cumhuriyet çağdaş dünyanın ilk planlı şehirleşme kıyafetini getirmiş, onu da yakıştırmış kendine.
Cumhuriyet'in Kızılay'ı

Her ne kadar iç güzelliğine vurgun olsak da pasaklı olmayı da yakıştırmamak lazım bir kraliçeye. Bilgeliğini, sadeliğin güzelliğiyle tamamlayabilirdik, abartılı süs püs peşinde de değiliz. Gelin görün ki öyle olamadı, oldurmadılar.
Bugünkü hali

Delimsek abla
Yani ‘kokoşluk’ diyeceğiz ama onu da aştı; bulduğunu üstüne giyen, eline geçeni takıp takıştıran mahallenin delimsek ablasına çevirdik kraliçemizi. Kişiliğini ifade etmeyen, ona yakışmayan bir şehir giymeye zorluyoruz 70 yıldır, değerli süslerini, antikalarını hoyratça hırpalıyoruz son 30 yıldır.

Hüzünden düşmüş kaşlar altında pınarları kurumuş gözleriyle imdat dileyerek bakıyor, hiç olmadığı kadar çaresiz katlanıyor düşürüldüğü duruma: “Ne yaptım her gün kötünün daha kötüsüyle işkenceye dönüşen bu tavrı hak edecek?
Atatürk Orman Çiftliği'ni betonlaştıran ANKAPARK

Şikayet etmişti..
Ağlamış, inlemişti..
Yalvarmıştı..
Yine ağlamış, yine inlemiş, yine ağlamıştı..
Akacak göz yaşı bitti, akmıyor artık..

Medeni vahşi tecavüzü
İçinin güzelliği direnirken kişiliğine yakışmayan kıyafetiyle utanıyordu kraliçeliğinden. Rantın demir pençesi yırta yırta tırnaklarıyla ruhu da dahil her şeyini söküyor, üzerine giydiği şehri parçalıyordu hem içinden hem dışından. Pasaklı, delimsek kraliçeye düşürmek için yarışıyordu el ele verenler, göz pınarında birikecek bir şey kalmamış, teknoloji çağında vahşi saldırıları aralıksız sürüyordu.
Başkentin normali oldu

 

Ağlamıyor, inlemiyor, yalvarmıyordu artık. Bozkırın kraliçesi Ankara’nın, medeni vahşilerin tecavüzüyle gözleri de dünyası da kararıyor, hissizleşiyordu sokakları.



1 yorum:

Unknown dedi ki...

Teşekkürler Sayın Ali İnandım....
🌹
NEDEN SEL BASTI ...?

Günlerdir YAĞMUR , DOLU ,SEL ile konuşuyor , boğuşuyor , yorumlar yapıyoruz .
Çarpık kentleşmeyi , rant uğruna yapılan köprüler , kanallar , geçitler , YÜKSEK ( ! ) binalar , yenilenmiyen , yenilense bile KISA SÜREDE eskiyen / yetersiz kalan ALT YAPILAR.Kısaca Betonlaşma.
SONUNDA GÜN GELİP HESAP SORUYOR İŞTE BÖYLE DOĞA.😳