20 Eylül 2017 Çarşamba

ANKARA’NIN SONBAHARI



19.09.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Sonbahara yaz gibi girdik ama başkentin gündemi uzun zamandır bıçak gibi ayaz. Seçimlere kadar mı sürer, sonra da devam mı eder bilemiyoruz. Bilemiyoruz çünkü bu şehir, şehir olma koşullarının çok dışına çıktı. Şehrin gerekleri, rant fırtınasının tozu dumanından görünmez halde. Şehir planlaması falan sıfırın epey altına indi, şehrin planını, rantçılar yapıyor alenen.

‘Önce yapıp sonra planlama’ diye bir kavram hangi mimarlık ve şehir planlama okulunda okutuluyor, biz daha duymadık. Yapılmış doğru projeleri de ezip geçen bu fırtınanın dinme ihtimali pek görünmüyor, aksine, Amerika’nın İrma Kasırgası’na dönüşüyor yeni gelen günlerle. Bir ülkenin başkentini yutan bir girdabın içindeyiz sanki, kontrolsüzce savruluyoruz sonunu kesiteremediğimiz bir kargaşaya doğru. Karabasanı andıran bir kargaşaya ama.

Oldu-bitti kolay da
En son ODTÜ Ormanı içinden geçirilen yolun pek de öyle masumane bir yol ihtiyacı olmadığını, Hürriyet Ankara Gazetesi’nden Eray Görgülü arkadaşımız yazdı. Şehir Hastaneleri çevresinde oluşan kütlesel ve rantı yüksek yapılaşma alanları, bir yük olarak şehrin sırtına yüklenmeye hazırlanıyor. Varolan şehirleşme ve yapılaşma tarzından çok şikayetçiyken seri olarak yenileri ekleniyor yüklerin.

ODTÜ Ormanı'ndan geçen yolun, hastaneden önce bağlandığı inşaat
Altyapı ve toplu taşıma sorunları çözülmemiş şehir, kontrolsüz yapılaşmayla bırakın trafiği, betonlaşmayı, asfaltlaşmayı, toplumum kalıtımsal yapısıyla oynuyor artık. Bu süreç, toplum dokusunu bozuyor, adalet duygusunu sarsıyor, yanlışı mübah hale getiriyor. Oldu-bitti kolay da bize de kalmayacak, bedelini bizim çocuklarımız ödeyecek sağlıksız kentin sağlıksız çocukları olarak.
Bitiyormuş sonbaharı
Kentsel dönüşüm, çığrından çıkmış bir yöntemle uygulanıyor. Kötü yapılaşma ve şehirleşmeyi önlemek üzere başlatılan kentsel dönüşüm projesi, yaşanılabilir alanlardan çok beton yığınları arasına asfalt boşluklar yaratılmasıyla sonuçlandı. El atılan yerde mahalle-semt dokusu, imha ediliyor adeta. Gösterişten küçük bir yeşil alan ki bazısında o da yok, bolca ticarethane, komşuluk bağlarını kesip atan bıçak gibi dikine kutu kutu evler.

Bu şehirde, 500 bine yakın konut fazlası var ama girdabında telef olacağımız rant canavarının yarattığı fırtınayı durduramıyuoruz. Olan planları delik deşik eden, aslında şehir planı olmayan bir başkentte yaşıyoruz kanırta kanırta. Duyduklarımız doğru çıkarsa -zaten çok eksikmiş gibi- tartışmasız günü geçmeyen günler bekliyor Ankara’yı. Şehir, sonbaharını yaşamıyor, bitirmek üzereymiş meğer.
En son İsmetpaşa Mahallesi'ni yok ettik
Gerçek Ankara ayazı
Şöyle içimizi yumuşatan romantik bir Eylül yazısı olsa daha iyiydi ama maalesef gerçek, keskin Ankara ayazı kadar acıtıcı. Dileyelim de öyle olmasın, frene basan bir ayak çıksın, virajda savrulmadan, içinden çıkılamaz yeni sorunlara garkolmadan geçiştirsin bu fırtınayı. Ne devletin kurulduğu Ankara ne ona kucak açan millet ne de ülkenin başkenti hak ediyor böyle insafsızca hırpalanmayı.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Çok güzel Tesbitler ✔