24 Temmuz 2017 Pazartesi

TEHLİKELİ GÜNDEMLER



22.07.2017 Milliyet - Ankara Gazetesi

Gündemler, algılayacak kadar kalamıyor önümüzde. O kadar baş döndürücü bir hızla değişiyor. Sersemletiyor, doğruyu eğriyi ayırt edecek muhakeme yeteneğini kaybettiriyor bu hız. Hele ki gündem çoğunlukla olumsuz olaylardan oluşuyorsa kontrolden çıkılmış hissi yayılıyor insandan insana. Harareti alma görevi, liderlere, kanaat önderlerine düşüyor motoru yakmadan önce.

Savaştı, Suriye’ydi, Suriyeli’ydi, Irak’tı, terördü, teröristti, bombaydı, şehitti, Amerikası, Avrupası, Rusyası, 15 Temmuz’u, depremi, seli, yolsuzluğu, çocuğa, kadına şiddeti derken günlük yaşamın zorluklarıyla kaldırılamaz bir yük oluşuyor bünyede. Aşırı yüklenme olunca insan aklı, alacağından fazlasını reddetmeye başlar ki bunun sonu duyarsızlaşmadır. Ciddi konularda ihtiyacı olan desteği de işte o zaman arkasında bulamaz yöneticiler. Yönetemez, yönetilemezsiniz.

Bu sersemleştirilmiş toplum ve yönetilemeyen ülkeleri, sevenler vardır. Tam da bu karışık, puslu ortamı sevenler. Bu zamanlarda avuçlarını sıvazlar, kenarından köşesinden koparmaya başlarlar almak istediklerini. Sizin baygınlığınız, onların en dinç olduğu zamanlardır.

1960, 1971, 1980, 1997 askeri darbelerinde, 2001 Ekonomik Krizi’nde olduğu gibi, kopardıklarının büyüklüğünü anladığınızda, çok geçtir.

‘Adalet Yürüyüşü’nü, ‘15 Temmuz’u, yüreğimiz ağzımızda bekledik fitne fesadın parmağı girmeden sağ salim sonuçlansın diye. O eller durmuyor çünkü; gördükleri bütün yaraların kabuklarını tırnaklayıp, acımasızca yeniden açmaya çalışıyorlar hiç ara vermeden. İşlerini kolaylaştırmamak lazım.

İnanç üzerinden, köken üzerinden, ideoloji üzerinden, cinsiyet üzerinden yapay çatışmalara ve uzlaşmaz keskin ayrışmalara ortam yaratmamak lazım. Her görüş başka bir Türkiye’de yaşıyormuş gibi tarihini çarpıtmamak, önderlerini, mantıklı eleştirilerden öte, yerden yere vurmamak lazım. Birlerinin çok değer verdiğine, saygı duymak, dokunmamak lazım.

Hiç yeri ve zamanı değilken Anıtkabir çevresiyle ilgili yapılaşma tartışmaları baş gösterdi. Bu kadar hararetli bir ortamda ülke çapında etkisi kaçınılmaz bir konuyu ve konuları, ulusal gündeme sokmamak lazım.

İkiz Kuleler’in yıkıldığı 11 Eylül 2001’den bu yana dünyanın kafası karışık, yeni bir yapılanma ihtiyacı içinde. Biz, zaten Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana yeni dünyaya hazırlamaya çalışıyoruz kendimizi. Dünyanın değişim süreciyle bizimki kesişti. Yaklaşık 10 yıldır gündemlerin baş döndürücü hızla ardı ardına oluşması boşuna değil.

Ancak sersemlemeden, bilinçli, bir kısmımız değil, hep beraber baş etmek zorundayız bu gündemlerle. Ayrıştıran, kutuplaştıran siyasetlerin de siyasetçilerin de düşüncelerin de hiç mi hiç zamanı değil. Toparlayıcı, geliştirici, yeni dünyaya bizi iliştirecek düşünceler ve icracı siyasetçi ile yöneticilerin zamanı.

Gerçek gündemin yükü yeterince ağır, yapay ama sonuçları çok tehlikeli gündemlerden uzak durma zamanı. Yeni siyaset buradan üretilemez, milletin pusulasını doğru okuma zamanı.

Hiç yorum yok: