19 Aralık 2010 Pazar

UYUYAN GÜZEL

17.12.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

Ah güzel Ankaram benim, mışıl mışıl uyuyor! Deprem oluyor, katiyen uykusundan fedakarlık etmiyor. Evden eşyaları taşıyorlar, “Yahu birader, ne yapıyorsunuz?” diye sormuyor. “Eşyalar gidiyor, uyan!” diye üsteleyene, yersiz bir sevecenlikle gülümsüyor. Gönlü mü geniş, yavaş algılama sorunu mu var, küsmüş te belli mi etmiyor, ayırt edilemiyor.

Muazzam kayıp
Yaklaşık 2 haftadır, Milliyet Ankara Gazetesi olarak, ısrarla Ankara’dan taşınmaya çalışılan kurumlara dikkat çekmeye çalışıyoruz. “Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank merkezleri yanında, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ‘torba yasa’yla İstanbul’a taşınıyor” diye her açıdan konuyu ortaya koymaya, açıklık getirmeye çalışıyoruz. Ses çıkmıyor. Sormadan konuşmayan Ankara, ketum sessizliğini kıramıyor bir türlü.

- Efendim bankalar, kurumlar gidiyor, Merkez Bankası sırada.
- Yaaa, değil mi efendim, olacak şey değil.
- Oldu diyebiliriz efendim, ihtimal değil artık.
- Yaaa, değil mi efendim, ne muazzam bir kayıp.
-  Muazzam efendim…
- Yaaa, değil mi efendim, olacak şey mi yani?

5 milyonluk Ankara’nın, ‘torba yasa’ya karşı takındığı tavır, verdiği tepki, şu sohbetin içeriğini aşamadı maalesef. Bazı eylemlere, bir gecede hazırlanabilen sivil toplum örgütleri, dernekler, odalar, esnaf, tüccar, memur, işçi, siyasiler, partiler, cirmi kadar bile yer yakamadı. Bir araya gelip, ortak ses veremediler. Reklam tabelalarını afişlerle donatıp, Hasankeyf ya da Allianoi’de çıkartılan gürültüyü, ıslık kadar seslendiremediler. Sormadan tepki verdiklerini bile anlayamadık. Bilinçli Ankara, tarih olmuş, bu vesileyle onu öğrenmiş olduk.

Ulus esnafı
İnsanların siyasi görüşleri, bir de ortak çıkarları vardır. İkisini birbirinden ayıramayınca yanlış karar verme ihtimali de yüksek olur. Çünkü kafa karışır. Ulus esnafı, bir sabah kepenk açtığında, Ziraat Bankası’yla Merkez Bankası’nın yerinde yeller estiğini görünce ne yapacak acaba? Dedeleri, babalarıyla 80 yıldır hizmet verdikleri bu köklü kurumların, kasası gidip, binası kalınca Ulus’un yeni çehresinde ne görecekler? Ulus, iki köklü devlet kurumundan ve tarihi mirasından olacak ama esnaf neyinden olacak; meçhul. Bir ümit, Hacı Bayram’ın kapısı çalınacaksa eğer, beklesinler ben de geliyorum; açılmış ‘torba’ya, edilmiş duaya amin demek, beraberce hazretten medet dilemek için!

Güzel uyurken çöküyor
Deprem oluyor, fırtına kopuyor, seller basıyor, güzel Ankara uyuyor. Bir çuval şekeri verip, bir çubuk pamuk helvaya razı çocuk gibi, EXPO 2020’yle oyalanıyor. Gelişmiş teknoloji ve olanaklarla övünenler, hiçbirini kullanmadan, bu elden kayışı izliyor. Başkasının rüyasına dalan güzel Ankara, yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle, kendinden geçmiş kestiriyor. 1950’lerde başlayan duraklama, 1970’lerde hızlanan gerilemeyle sonuçlanıyor. Etrafınızda gördüğünüz her güzel şeye aldanmayın; tarımı, hayvancılığı, sanayisi hızla küçülen Ankara, son taşınmalarla belli ki çöküş dönemine giriyor.

Güzel Ankara uyuyor. Uyuyan güzel, uyudukça bazılarına güzel ama Ankaralılar’a ve onu başkent yapanlara, çirkin görünüyor.

Hiç yorum yok: