11 Aralık 2010 Cumartesi

SUS ÖYLE OTUR ANKARA

10.12.2010 Milliyet-Ankara Gazetesi

‘Torba’dan Ankara’ya, ‘nanay’ çıktı. ‘Torba Yasa’ diye bir şey var, tombala torbası gibi ne çıkarsa bahtınıza. 30 yıldır Ankara’ya ‘nanay’ çıkıyor. Bu kez de torbadan Merkez Bankası (MB), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Türkiye'nin en köklü bankalarından Ziraat Bankası'nın da bulunduğu bazı bankaların merkezlerini, Ankara’dan İstanbul’a taşıyacak ‘nanay’ı çekiyordu Ankara.

Gazetemizin Haber Koordinatörü Ayhan Aydemir, aylardır “Uyanın millet, taşınıyor!” diye yazdı, durdu. Kaleminde mürekkep, bilgisayarında takat kalmadı. Hatta bir bakanımız, “Nereden çıkarıyorsun kardeşim, gündemde yok öyle bir şey” diye çıkışmış kendisine. Nasıl girmişse oraya, ‘torba’dan çıkan ne sayın Bakanım? Size katılıyorum, suçlu Ayhan Aydemir’dir; 40 kere söylersen olur tabii, nakarat gibi niye tekrarlıyorsun değil mi efendim?

Maliyeti parayla kıyaslanmaz
Bir banka merkezini taşımakla Merkez Bankası’nı taşımak aynı şey değildir. Devletin kasası, bir binadan ve içinde çalışanlardan ibaret, basit bir kurum olarak kabul edilemez. Devlet olmanın en önemli göstergelerindendir. Oyuncak gibi oradan oraya gezemeyecek kadar ağır bir sorumluluğu vardır; diğer bankaların da uymak zorunda olduğu, ülkenin, para politikasını belirler. Bağımsızlığı ve karar organlarına yakınlığı çok önemlidir. Hele bizim gibi ülkelerde… Yıllık 200 ile 400 milyon(trilyon) lira gibi bir kaynağın Ankara’dan çıkarılması bile hafif kalır, siyasi ve toplumsal maliyetler karşısında. Şaka değil bu.

İş camiasından bir derneğin başkanı, “Amerika önümüzde iyi bir örnek. Finans merkezi New York’un, başkent Washington’un bürokratik yapısından ayrı tutularak kurulması onlara dünyanın en hareketli finans merkezlerinden birine sahip olma şansını verdi” demiş. Ancak dünyanın en büyük ekonomik krizinin, 2 yıl önce o merkezde patladığını, hala da çözülemediğini unutuvermiş maalesef sayın başkan.

Ticari zeka
Türkiye’nin, bölgesel bir kasa, geleceğin en güçlü ekonomilerinden biri olmasına itirazımız olamaz. Yalnız kim kime sordu, kim nasıl karar verdi bu kasanın, İstanbul Ataşehir’e kurulmasına, onu bilmiyoruz. Muamma!.. Şimdi bu muamma, Ankara’nın yarattığı değerleri, ayartmakla meşgul.

Bazı dernekler, “Merkez Bankası’nı ve diğer kurumları alıyorsanız Ankara’ya şunları verin o zaman” gibi taleplerde bulunmuş. Devlet ve kurumları, ticari takas ürünü olmuş, özelleşme tavan yapmış. Böyle kurnaz, ticari zeka görülmemiştir!

Son gelen habere göreyse Merkez Bankası’nın, taşınması ‘torba’dan çıkarılmış. Bunu ‘ertelendi’ diye anlamak lazım çünkü aldığımız duyumlara göre taşınma çalışmaları ve inşaatlar tam hız devam ediyormuş. Merkez Bankası dışındaki kurumlar ise ‘torba’da kalmış anlaşılan, gidici onlar.

Boğaz hayalleri
Bana sorarsanız bütün çarpıklığına karşın, dünyanın en güzel kentidir İstanbul. Boğaz ve Haliç’in, dünyada benzeri yok. Kendinden alır insanı, coşturur, hayallere dalarsınız. Boğazın zerafeti, milletin sefaletini perdeler. Boğaz’da dalınan hayaller, Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıcı olmuştur. Görülüyor ki Boğaz’da yeni hayaller kuruluyor ve kışkırtıcı bir maceraya atılmanın tatlı rehaveti, ülkeyi ciddi bir dönemece sürüklüyor.

Aman rahatını bozma, sus öyle, otur Ankara!

Hiç yorum yok: