28 Mart 2012 Çarşamba

ZAFER DEĞİL MAĞLUP MEYDANI



27.03.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

Değinmeye bahane arıyordum. Eski Kızılay Binası’nın yerinde olduğu gibi, SSK İşhanı’nda olduğu gibi, Kızılay’ın iyileşmez bir hastalığına dönüştü Zafer Meydanı. Meydan demeye meydanlığı, ‘zafer’i simgelemeye görkemi kalmamış iğreti bir yolağzına dönmüştü. Tarihi kıymeti bilmez zihniyetin, çarpıklık anıtı oldu. Kıymetbilmezliğe mağlup oldu Zafer Meydanı.

Yenişehir’den yeni dünyaya
Kurtuluş Savaşı’ndan başkent olarak çıkan yeni Ankara, 1927’de yapılan Zafer Anıtı’yla görkemli bir meydanda, Yeni Türkiye’yi kucaklamaya hazırlanıyordu. Atatürk Bulvarı’nın iki yanına bölüştürülen Zafer Parkları, iki yana, kucaklamaya açılmış  kollar gibiydi. Yeni Türkiye’nin girişi Yenişehir oluyor, kapıda, Kurtuluş’un simgesi Mustafa Kemal karşılıyordu gelenleri. O zaman önü de yanı da boş meydanın. Dar sokaklı eski Türkiye, geniş caddelere, dar görüşlü zihinler, yeni teknolojilere ve dünyaya açılıyordu bu meydandan. Yenişehir, eskisini hırpalayıp, bozmadan gelişmenin örneği oluyordu.

52 yıl önce kırılan kanat
1960’ta, 'sivrizekalılar tayfası' diyeceğim artık, üstüne dokunamayınca altına girerek, bir kolunu kırmayı başardılar Meydan’ın. Parklardan birinin altına Zafer Çarşısı yapıldı. Sözde üstündeki parkı bozmuyorlardı. Ağaç diksen kökü yürümez, çimden parkın gölgesi yok, kimse oturmaz. Üstüne “kır kahvesi, gazino  olacak” diye kondurulan binalar, ağaçsız parkıyla bir şeye benzemedi, kırla alakasız beton yığınına dönüştü.

26 yıl önce kıramadılar
26 yıl önce 28 Mart 1986, yolun karşısı. O günden 26 yıl önceki sivrizeka hortladı, Danıştay tarafındaki Zafer Parkı’na, testerelerle uzandı bu kez. 60-70 yaşındaki ağaçları kesip, otopark yapmaya gelmişti. O günlerde Danıştay’da görevli, sonra Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilliği de yapmış Güven Dinçer, yaşadıklarını anlatıyor: “Çoğunluğu Danıştay’da görevli bayan hukukçular olmak üzere, Danıştay mensupları ve bir kısım yurttaşlar, işçilerin testerelerine ayaklarıyla basarak müdahale ettiler. Sanki işçiler de istiyormuşçasına, ağaç kesimi durdu. Danıştay mensuplarınca açılan idari dava sonucunda belediyenin, parkı garaj yapma projesi iptal edildi.” Meydanın kırılmayan kanadını, Danıştay mensuplarına borçluyuz, gölgelenirken aklınızda olsun.

Çöplükten Zafer Meydanı
Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara Şubesi, 42’ci Yönetim Kurulu Toplantısı’ndan sonra görüş açıkladı; “Zafer Meydan’ı, meydan olmaktan çıkmış, kent içinde tanımsız bir boşluk haline gelmiştir. Köhne, çöplerin ayrıştırıldığı bir mekâna dönüşmeye başlamıştır” dediler.

Binaların, kaldırımların kıstırıp, daralttığı yetmiyormuş gibi bir de çöplüğe mi dönmüş Yenişehir girişi? Çöplükten Zafer Meydanı!.. “Adını ‘Zafer’ koydukları meydan buysa…” diye sevindirir elin adamını? Ne kadar acı; savaş meydanlarında kazananların, şehir meydanında, kendi çocukları tarafından mağlup edilmeleri. Kıymetbilmezlik hançeri, yırta yırta  canını çok yakıyor insanın!

Vakıfbank’tan açıklama
Önceki yazımızda Ankara’dan taşınan kurumların, dikkatlerden kaçan bir yan etkisine, destekledikleri spor etkinliklerinden el çekmelerine değinmiştik. Son 8 ayda Telekom, Tarımspor, SGK ve Emlak Toki, Ankara’daki voleybol alt yapısını feshetmiş, alt yapıdaki gençleri ortada bırakmıştı. En son Vakıfbank Ankara 3’üncü Lig Bayan Voleybol Takımı’nın kapanma haberi geldi. Toplamda 1000’e yakın çocuğumuzun emeklerinden bahsediyoruz.

Vakıfbank, kaygılarımıza karşılık, diğerleri gibi yapmayacağını müjdeleyen bir açıklama yolladı. Desteklerini, yeni bir kuruma devretmek için görüşmelere devam ettiklerini, çocuklarımızın, ortada bırakılmayacağına ilişkin güvence veren bir açıklamaydı. Bizi de velileri de müsterih olmaya davet ediyorlardı. Ankara sporu ve çocuklarımız adına teşekkür edebiliriz ancak!

Hiç yorum yok: