6 Ekim 2012 Cumartesi

MALIKÖY’DE SANAYİ SERABI


05.10.2012 Milliyet-Ankara Gazetesi

250 yıllık gerileyişimizi durduran savaşın reviri, mühimmat deposu, havaalanı Malıköy. “Köye niye tren istasyonu koymuşlar?” diye merak edenler bilsin. Sakarya Meydan Savaşı’nın, Sakarya ilimizde yapıldığını sanan okumuş cahiller öğrensin. 10 kilometre yakınında, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının savaşı yönettiği Alagöz Karargahı var. Küçüklüğüne, sessizliğine kanmayın. Malıköy’ün, Kurtuluş mücadelemizde çok emeği var.

Badem bahçesinde tatlı hayaller
Sabah 9 buçuk. 2 Ekim günü, bereket taşıyan bulutlarla başlamıştı, şimdi sıcak gülümsemesiyle her yanı sarıyor, göz alıyor, yakıyor güneş. 45 dönümlük badem bahçesinin ortasında küçük bir bağ evi, verandasında simitli peynirli bir kahvaltıda, tepeden Malıköy’ü, geniş manzarayı izliyoruz. İzlediğimiz manzaranın yüzlerce hektarı, çoğu boş organize sanayi bölgeleri. Oturduğumuz badem bahçesi de bir organize sanayi bölgesinin içinde; Anadolu Organize Sanayi Bölgesi.

Tam bir yıl önce yazdığım 'Badem Lezzetinde Haberler'in yıldönümünü kutlar gibi, şimdi o bahçenin ortasındaydık. Badem kadar lezzetli bir haberdi çünkü; bademlerin satışından elde edilecek gelir, mesleki eğitime kaynak olacaktı. Gençlerimize okul ya da burs olarak dönecekti. Üniversite yolunda öğütmeden tüm gençleri, koluna altın bilezik bir meslek kazandırma gereğini ısrarla yinelediğimiz günlerdi. Bademlerin geliri birikirken müjde, Ankara Sanayi Odası’ndan geldi; ASO Teknik Koleji, bu yıl okullarla beraber açıldı. 5 yaşındaki bademler de yıldan yıla artan ürünüyle bu gençlere kaynak olmak için toprağa yayılıyor, 15 dönüm daha eklenerek 60 dönüme çıkmayı bekliyordu.

3 temel sorun
Bahçe iyiydi ya sorunları ve ihtiyaçları konuşmaya başlayınca simidin tadı, bahçede cıvıldayan kuşların sesi gitti.

Anadolu OSB’nin bahçesinden izlediğimiz manzaranın içinde 3 organize sanayi bölgesi daha var; ASO 2 ve 3’üncü organize sanayi bölgeleriyle Başkent OSB. Hepsi geniş yolları, istinat duvarlarına kadar bitirilmiş fabrika parselleri ve altyapısıyla bir düzen içinde hazır. Ancak çoğu parsel boştu. Anadolu OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay ve yönetici arkadaşları, komşu organize sanayi bölgeleriyle ortak sorunlarını anlatmaya başladı.

Herkesin ilk sözü “Su” oldu. Elektrik gelmiş, doğalgaz gelmiş, yüzlerce hektar sanayi bölgesine, su gelmemişti. 1997 yılında burayı sanayi bölgesi ilan eden devlet, ilan etmiş ama köyün de sanayinin de en temel ihtiyacını yıllarca çözmemişti. Sulu sanayiden, kuru sanayiye!.. En yakın Kurtboğazı Barajı, 60 kilometre. Suyu getirmeye ne yetkileri ne de paraları var. Taşıma suyla değirmen döndürmeye alışığız da kuyu suyuyla sanayicilik, yeni buluşumuz!

İkincisi; yol sorunuydu. ASO ve Başkent OSB’ler biraz daha şanslıydı ama Anadolu OSB, ana yoldan içeri 6 kilometrelik yolda, cehennem azabı çekiyordu. Koca TIR’lar, karşı karşıya gelmesin diye dua ediyorlardı. Hem dışında hem içindeki daracık köy yolundan, sanayicilik yapmaya çalışıyorlardı. Daracık yolların daracık virajlarından dönmeye, malzeme taşımaya uğraşıyorlardı.

En önemli 3’üncü sorun ise kolektör ve arıtma sistemiydi. Atık suyu dışarı atabilecekleri yakında hiçbir yer yoktu. Arıtma sistemi olsa atık suyu kullanabilecek, çevre de kirlenmeyecekti. Hesaplamışlar; ASO ve Başkent OSB’lerle ortak kolektör ve arıtma yapılırsa 36 milyon (trilyon), herkes kendisi yaparsa 70 milyon liraya mal oluyormuş. Ortak arıtma için ses çıkmamış. Su olmadığından mı acaba?

Toprağa gömülmüş yatırımlar
Organize sanayi bölgeleri, ülke çapında 1 milyon kişinin ekmek kapısı. Anadolu OSB’nin, 450 fabrika parseli var, 15 bin kişiye iş alanı açabilir. Ancak bu koşullarda, topu topu 4 fabrikayla devletin ilan ettiği sanayi bölgesine gömdükleri yatırımla bekliyorlar. Bu 3 sorun yüzünden yatırımcılar, bölgeye gelemiyor.

Yani anlaşıldığı gibi sıcak bir Ankara sabahında, susuz Malıköy’de, anca bir sanayi serabı gördük!

Hiç yorum yok: