21 Ocak 2013 Pazartesi

ASO’NUN ÇIKIŞ FORMÜLÜ


18.01.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



İhracat rekoru dillerimizde. Her yıl bir önceki yılı unutturacak satışlar yapıyoruz dünyaya. Türkiye, hala  sattığından çok alıyor ama satabileceği bir şeyleri var artık, üretiyor bir yandan da. Dışarıdan alınan parçaları birleştirip, satmak, Türkiye’ye yetmiyor, daha fazlasını talep edecek boyutlara geldi sanayisi. Bilgiyse var. Teknolojiyse var; matbaa trenini kaçırmıştık ama bilgisayar teknolojisine hızlı uyum sağladık. Yetişmiş kadrolar, yetişecek kadrolar var. İşsizlik var, üstelik çoğu lise, üniversite mezunu genç neslin yakasına yapışmış. Elimizi, önce bu gençlik sonra değişen dünyayı yakalamak için çabuk tutmalıyız.



Adapazarı’ndan İstanbul’a oradan Tekirdağ’a uzanan bölgeye yığılan sanayi ve sermaye birikimi, ülkenin geri kalanını eksik bıraktı, yeteneklerini kullanamaz tüketici durumuna soktu. Düştüğümüz bu durumdan çıkacaksak illeriyle ilçeleriyle hep beraber çıkacağız. İşte Ankara da bu koşuları gözeten atılımlar yapıyor uzun zamandır. Son 3 yılda daha belirginleşti ama 1 yıldır, bu yöndeki çabaların somutlaştığını görüyoruz.


ASO’nun formülü
Ankara sanayisindeki gelişmeleri birinci ağızdan duymak, değerlendirmelerini almak üzere, muhabir arkadaşımız Tolga Akıner’le Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir’in kapısını çaldık. Detaylı haber, dünkü Milliyet Ankara Gazetesi’nde yayınlandı. Başkentin bilgi ve insan kalitesi, gençlerin kullanılmayan müthiş enerjisi, Türkiye’nin en iyi, dünyada bile az bulunur ama kullanılmayan laboratuarları, duvarların arkasına sinmiş şehrine soğuk üniversiteleri, başka ülkelere kaptırdığımız beyinler ve beraberinde giden buluşları, Silikon Vadisi’ne en uygun altyapı ve tekonoparklar, başkentin ve başkente ulaşım sorunlarıyla çok kapsamlı bir sohbet oldu. 3 başlığın altını, görünmesi için, iyice çizmek gerekiyor:

Ankara sanayisi, kendini ve ufkunu yenileme ihtiyacı içinde. Dünya pazarında, bir yer edinmek, edinmekle kalmayıp, rekabete girmek istiyor. Ankara, sanayi altyapısı için çok nitelikli özelliklere sahip. Biri de üniversiteleri ve onların teknoparkları. Ankara Sanayi Odası’nın, ufku açacak, kendini yenileyecek formülü burada saklı işte: “Bilgi, uygulamayla buluşmalı, kaynaşmalı, projeleri paylaşmalı, düzene oturmuş sürekli bir işbirliği içinde hep beraber kazanmalıyız” diyor.

En hayati okullar
İkincisi de bu işlerde çalışacak kadrolar. Şu an Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da çok fazla yetişmiş kadro ihtiyacı var. Sadece Ankara’nın, 35 bin kişi civarında iyi maaşlarla  çalışacak elemana ihtiyacı var. Meslek liseleri ve meslek yüksekokulları, ‘Yeni Dünya’ yolunda, en hayati kurumlardan biridir Türkiye için. İhtiyaca yanıt verecek okulu kurarak ilk adımı ASO attı. Arkasından hiç gecikmeden iki tane Manisa OSB  ve bir tane Tekirdağ Çerkezköy OSB’deki okullar açıldı. Mezun olunca hemen işine başlayacak biçimde yetişmiş olacak bu gençler. Devlet okullarının da derhal müfredatını güncelleyerek bu kervana katılmasını bekliyoruz.
Demiryolu hazır mı?
Üçüncüsü; demiryolu taşımacılığı. Daha çok malınızı, daha ucuza taşırsınız demiryoluyla. Ankara, limanlara uzak bir şehir olması nedeniyle vazgeçilmez koşuldur ticareti için. Malıköy’den tren yolu geçiyor. 4 tane organize sanayi bölgesi var istasyonun dibinde. Sincan ASO 1’le arası, trenle 15 dakika. Bu 15 dakikada, hergün yük taşınabilecekken haftada iki gün taşınabiliyor. Yük taşınacak bu hat, çoktan kurulmalıydı halbuki. Devlet Demir Yolları’nın 70 bin vagonu var, özel sektörün 4 bin. Ancak 4 bin vagonla neredeyse 70 bin vagondan fazla yük taşıyor özel sektör. Demiryolu, gelişmelere  ve gelişeceklere ayak uydurmaya hazır değil demek. Gidişatı kavrayamayan birçok kurum ve yönetici gibi. Oysa ‘Yeni Türkiye’, kendini yenileyen kurumlar ve yöneticilerle tazelenecek.

Hiç yorum yok: