26 Ocak 2013 Cumartesi

SAHNEDE AKÜN VE ŞİNASİ SAHNELERİ


25.01.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Ankara’nın gelişmesini, zenginleşmesini, dünya çapında örnek bir başkent olmasını kim istemez. Hele neredeyse yarım yüzyıl hırpalanmış, hak ettiği ilgiyi görememiş bir Ankara’ysa. Tarihine ve tarihi yapılarına sahip çıkamamış, sahip olduğu özellikleri korumakta basiretsizlik ve beceriksizlik destanı yazmış, bunu da devlet göbeğindeyken başarmış bir başkentse. Yarası olunca her yeri acır ya insanın, Ankara da öyle işte; neresine dokunsanız her yanı sızlıyor.



Akün binası!

İlkokul yıllarında, elimden tutup, önce Kuğulu Park’a sonra Tunalı’dan bir çocuk için gökdelenden yüksek dev binanın kapısına getirdiler. Kapı önü çok kalabalıktı, beklemeye başladık. Sinemaya gelmişiz; Akün Sineması’na. Bildiğim sinemalardan çok daha büyüktü. Sinema gibi, salonunun büyüklüğünü izledim önce. Film, içinde yer yer gerilimli sahneler olan bir filmdi. Bu kadar büyük bir salonu dolduran kalabalık içinde, kendimi güvende hissetim. Devre arasında frigo ve patlamış mısır da girince işin içine, gerilimden eser kalmadı, korkmadım o sahnelerden. O hisler, yıllarca Akün’le aramızda bir köprü kurdu. Bir film aynı anda birkaç sinemada oynar ama Akün’lüsünü tercih ederdim her zaman. Çocuk tiyatroları izlemiştim ki yaşıtlarımla geçirdiğim eğlenceli zamanlar, Akün’le aramızda daha sıcak bağlar kurdu. Sözün özü; Akün artık bir bina değildi benim için.



Kopan bağlarımız

Bugün Akün ve Şinasi sahnelerinin olduğu binanın satılması  gündeme geliyor, 5 Şubat 2013’te ihalesi yapılacak. Bizim anılar, belki de bu binaya hiç girmemiş birilerine satılacak.  O da üzerine dökecek betonu, haydi anılara allah rahmet eylesin, gelsin paralar! Şehir de sahip çıkılması gereken şeyler, yerler ve binalar, bu yüzden önemlidir; bizi şehre bağlayan yapıştırıcılardır onlar, bir kültüre, medeniyete bağlar. Bu bağları Taşhan’da, Belvü Palas’ta koparttık, Karpiç’te koparttık, gecekondulaşan Kale evlerinde koparttık, Atatürk Orman Çiftliği’nde kopartıyoruz. Koptukça kişiliksizleşiyor şehir.



Bir öneri

Bir ara yol olur mu diye önermek istiyorum: Aslında Ankara’nın o bölgesine bir oteli yakıştırabiliyorum mesela. Şık bir otelin dibinde, Ankara’nın en güzel sahnelerinden ikisinin duruşunu gözümün önüne getiriyorum. Tunus Caddesi’nin yıllarca karanlıkta kalan bu köşesi, işbirliğiyle ışıl ışıl aydınlanır,  Akün ve Şinasi Sahneleri’nin, tam aksine, manevi değeri üzerine maddi değeri de artabilir diye düşünüyorum. Elalemin renkli sinema, tiyatro kaplı sokaklarına özenmeyi biliyoruz. İşte fırsat. Belki de Akün ve Şinasi Sahneleri, bu proje için biçilmez kaftandır. Ankara için bir soluklanıp, düşünmeye değmez mi?


Kişiliksiz bir şehre, kimse gelmek, kalmak istemez ki en güzel yerine en güzel oteli yapsanız ne çare?

Hiç yorum yok: