11 Aralık 2013 Çarşamba

ANKARA’NIN KARLARI


10.12.2013 Milliyet-Ankara Gazetesi



Güzellik iksiri yağdı, cazibe hanım oldu yine başkent. Her zaman çok yakışıyor, en şık hallerine büründü yine. Pek alımlı, cilvesi bitmez. Kentin sınırlarından girince başka bir şey olarak yağıyor sanki Ankara’ya. Aslında Ankara’nın, mevsim diye bol karlı kışları ve çiğdemli ilkbaharları olmalı sadece.



Karda Meclis Parkı
Cumartesi akşamı, kar başladıktan belki 3 saat sonra, en yakıştığı yerlerden Meclis Parkı’na yürüyorum. Parka girerken masal sahnesinden bir anın içine giriliyor sanki; karanlığa rağmen tarifi zor bir aydınlık, ferahlık yansıyor bütün parktan.



Çocuklar kartopu oynuyor, yuvarlanıyor.. sevgililer, sevgiliyken buluşacakları en güzel yerde, birbirinin fotoğrafını çekiyor.. parkın içlerinden, hareketli karaltıların neşeli sesleri yükseliyor. 3 saat önceki ruhhalinden eser yok. Kar taneleri değil de melekler yağmış sanki her yana.



Kale’ye ve parklara çok yakışıyor

Kar, en çok Ankara Kalesi’ne, bir de parklarına yakışıyor.

Kiremitleri bile tarih çatıların duman tüttüren bacaları üzerinden başka bir Ankara sarar Kale’nin etrafını. O dumanlardan biri de kestane ızgaraladığınız sobanın bacasıdır. Kale’ye, kestane tedarikli gidiniz; manzaranın müziği kestane çıtırtısı, parfümü, kestane kokusudur.



Çocuklar, karlı parklarıyla ömrü billah sever Ankara’yı.  Meclis, Kuğulu, Botanik, Kurtuluş Parkları’nda, hatta Papazın Bağı’nda, içine düştükleri masaldan kalma sahneyi yaşamları boyunca unutmaları mümkün değil. Bu keyfi hepsi tadabilse keşke. Kafalarına kazınan ‘gri Ankara’yı, daha kolay silerlerdi çünkü.



Süremedim sefasını
 Sen sürdün galiba sefasını?” diyeceksiniz. Süremedim. Her kar yağışında tatsız deneyimler edindiğimiz için bir an önce eve yetişme derdine düştüm. Yerdeki ıslak kar, buza çevirmişti, hiçbir önlem de görünmüyordu ortalıkta. Atatürk Bulvarı, Kızılay böyleyse “Yürü evladım uslu uslu evine” dedim. Meclis Parkı’nın fotoğrafını kafama çektim, hayalini aldım, evin yolunu tuttum.



İyi de etmişim. Dünyanın en büyük buz pisti Ankara, kaza haberleriyle doldurmuştu gece bültenlerini. Yazın reklamından geçilmeyen Esenboğa yolundaki 3 buçuk kilometrelik ısıtmalı yol, buz pistinin dünyaya açılan kapısıydı artık. İddiaya göre ısıtamamışlar yeterince. Kızılay buzlu, o yol açık olsa çok bozulurdum vallahi!



Sorumlu bellidir

Ancak tabii ki kar yağınca kazaların sorumlusu bellidir  Ankara’da; kabak lastik. Yasayla kar lastiği zorlandığı halde kabak lastikli kabak lastik çetesi yollara dökülür. Bulduğu buzda kayar, önüne gelene çarpar. Esenboğa yolunda da “vıj vıj” kayarak bizi rezil ettiler dünya aleme.



Hadi lastiğin kabak, kabak ayakkabı niye giyiyorsun bir de? Kıvrak kıvrak yürüyor, yerlerde yuvarlanıyorsun. Devletin başkentine yakışıyor mu böyle kırıtık, sorumsuz hareketler? Giysene kar ayakkabını.



Bu sorumsuzlar yüzünden bir kar güzellemesi yazılamıyor  Ankara’da. Duygusal, içli satırlar, hep bir sonraki sefere erteleniyor. Coşkular yarım kalıyor. Çünkü kabaklık, başının belası bu kentin!



Ankara’nın karları, karlı buzlu yolları…
Bir şey yağmasa ne biçim yönetilir aslında Ankara!

Hiç yorum yok: