12 Nisan 2014 Cumartesi

KIYIM SAHNESİ



11.04.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

7 Nisan 2014. Saat sabahın 3’ü. Sopalı adamlara yakışan bir karanlık var. Karanlığın içinden 30-40 kişilik sopalı adamlar çıkageliyor birden.



Devlet Tiyatroları’nın GİMAT’taki İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi'ni basıyor, güvenlik görevlilerini etkisiz hale getiriyorlar. Saha müşahidi olarak da yanlarında polis getirmişler.



Sopalı kararlılar

Geçen sefer tedbirsiz gelmişler herhalde, bir ay önce yine aynı saatlerde gelip eksik bıraktıkları işi tamamlamaya kararlılar.



Asayişi sağladıktan sonra haydi yallah dozerleri salıyorlar araziye.



Ne güçlü ne marifetli dozerlermiş; nizamiye duvarı, yemekhane, depo, mutfak, kameriye, masa, sandalye demeden yürümüşler de tık dememişler maaşallah.



Tavuklar kuşlar kayıp

Kümesteki tavuklar, tavus kuşu, güvercinler, sülünlere aman vermemişler. Hepsi kayıp.



Bir ay önce 144 ağacı, sarmaşıkları, çalıları, çiçekleri telef etmişlerdi, bin 42 ağacın, 47 gülün, 470 sarmaşığın kalanını hallettiler çok şükür.



Polise kepçe müdahalesi

Devlet Tiyatroları, Ostim Şehit Kadir Özcan Polis Merkezi Amirliği’ne suç duyurusunda bulunmuş ama olay yerine gelen polislerin üzerine kepçe sürülerek yıkıma devam edilmiş.



Gün doğduğunda mesai tamamlamıştır.. arazi dümdüz.



Özellikle son 1 yıldır Ankara’da yaşadıklarımızdan, doğaya zarar verenlerin, karanlıkta çalışmayı sevdikleri sonucunu çıkarıyoruz. Böyle bir mesai anlayışları var nedense. Vicdanları elvermiyorsa kestikleri ağaçları gündüz gözüyle görmeye dayanamıyorlar zaar.



17 Mayıs 2007’de, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin yaptığı imar değişikliği, Devlet Tiyatroları’nın 60 yıldır kullandığı ve bir cennet köşesine çevirdiği 45 dönümlük araziyi bu hale getiriyor, dümdüz ediyor. 12’inci İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına, Yenimahalle Kaymakamlığı’nın 13 Mart tarihli “durun” anlamında ‘meni müdahale’ yazısına rağmen. Kimse tutamıyor dozerleri. Polisin üzerine kepçe sürme pahasına...


Ankara’nın simgesi sopa olsun!

Ankara’nın göbeğinde, devletin, mahkemelerin, polisin gözleri önünde, sopalı adam korosuyla böyle bir şey oluyor. Zaten bir sopalı adamlar efsanesidir gidiyor, yakında Ankara’nın simgesi sopa olsa yeridir yani. Her şeye rağmen olmaya devam edince Reha Muhtar gibi, “Nerede bu devlet?” diye ünletiyor insanı.


Demek böyle olaylar yüzünden bir başkentte yaşadığım hissini kaybediyorum günden güne.

Hiç yorum yok: