14 Haziran 2014 Cumartesi

SAATİN BAŞKENTİ



13.06.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Evden çıkmış, yüzerek işe geliyoruz. Yolda komşu denk geliyor, sağolsun, şişme botuyla metroya bırakıyor. Duşu Batıkent metrosunda hallediyoruz, devam.



Kızılay’da iniyor, Güvenpark iskelesinde, Aşağı Ayrancı vapurunu bekliyoruz. Beklerken sazana olta sallayan avcıları, su dolu kovalarındaki balıkları izliyoruz.



Elinde içi boş bardaklarla dolu askısıyla “Var mı çay içen, çaayy.. çay geldi” diye çaycı dolaşıyor. Simitçi, ona pis pis gülüp, sesini bastırmak için tam onun lafı üzerine “Simiiidiyee!1 lira değil 75 kuruş simiiidd” diye bas bas bağırıyor. Çaycı, onu bir hareketle yanıtlamak istiyor ama bir elinde askı diğerinde demlik, uzaklaşıyor.



Bu arada kendi vapuru zannedip atlayan bir vatandaş, olmadığını fark edince dönmek isterken düşüyor, suyun debisine dayanamayıp, Sıhhiye’deki iskelelere doğru bırakıyor kendini. Sadece kafa olarak, nizami sürüklenişle Atatürk Boğazı’nda uzaklaşırken Kızılay rıhtımından her yana, takalar, sandallar açılıyor.



Panama bandıralı petrol yüklü bir transatlantik, Dikimevi’nden Tandoğan yönüne doğru, düdüğünü öttüre öttüre yol alıyor.



Yüksel Caddesi’nin boğaza nazır koyunda, dershaneye gitmesi gereken gençler, sabah sabah haylazlık edip, balıklama, çivileme suya atlıyor, uzun paçalı şortlarıyla kıyıda yüzüyor. Bir miktar vatandaş ta elleri arkada bağlı, onları izliyor.



Bakanlıklara doğru, Boğaz’ın iki yakasında, 2 su TOMAsı bekleşiyor.



Sakarya Caddesi’nin girişinde, dip dibe balık-ekmek satan sandallar dalgalanıyor, öğlene hazırlanan ızgaraların yoğun dumanı, savrula savrula havaya yükseliyor. Balıkçıların aralıklı çığırtması, buradan duyuluyor. Kim bu saatte balık yiyecekse!



Milli Piyango İdaresi’nin penceresinden birileri, martılara simit atıyor. Simitleri kapışmaya çalışan martılar, piyango çıkmış vermiyorlar gibi hararetli bir gürültüyle ‘gak gak’ ötüşüyor, tam tabiriyle sabah sabah kafa şişiriyor.



Güvenpark İskelesi’nin heykel tarafında, ellerinde değişik renkte flamaları görünen bir kümelenme var. Aman itirazcı insanlar, mesken tuttular orayı. Onlara sıkılan biber gazı yüzünden acıya küstük, çorbaya pul biber serpmiyoruz vallahi!



Durağa sığamadığımız için yoğun yağmur altında kaldık, Sıhhiye’ye sürüklenen adamdan farkımız kalmadı. Hah, 3 halk vapurundan sonra nihayet Belediye vapuru geliyor. Amerikan Elçiliği iskelesinde iniyor, çok şükür işe varıyoruz.



Hemen Ankara gazetelerini inceliyoruz önce. İşte haber; Büyükşehir Belediye Meclisi’nin, her kavşağa konan, hepsi kendince bir zaman dilimini gösteren saatlerinden, bir tane de Erzincan’a yaptırma kararı aldığını okuyoruz. İşte budur.. birilerinin bu büyük eksikliği gidermesi gerekiyordu!


Sıçrayıp, sırılsıklam ter içinde, uyanıyoruz!

Fotoğraflar: Ankara'nın bugları sayfasından

Hiç yorum yok: