11.07.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Kızılay,
Ankara’nın merkezi, Milli Eğitim Bakanlığı da Kızılay’da. Atatürk Bulvarı’na
bakıyor kapısı. Kapının önünde, artık kafalarda yer etmiş bir anıt var; Başöğretmen Atatürk Anıtı. Yani
yüzbinlerce insan, her gün bu binanın ve heykelin önünden geçiyor, “Gözden ırak kalmış, unutulmuş” diyecek
bahanesi de yok kimsenin. Herkesin gözünün önündeki anıt, dökülüyor.
10
küsur yıl Çayyolu metro durağı inşaatı yüzünden paravan arkasına saklanmıştı,
inşaat biteli aylar oldu ama anıta dokunan olmadı. Mermerleri dökülmüş, toz kir
içinde, salaş bir köşe halinde bekliyor.
Anıtı, aynası gibi
Başöğretmen Atatürk Anıtı, 10 yılı aşkın süre
paravanların arkasında bırakılabildi, bu ayıba da Ankaralı katlandı. Ancak bu
süre içinde, milli eğitimimizin gidişatı da bu anıtın halinden pek farklı
değildi. Durmadan eğitim sistemi değiştiriliyor, her sınav, en son Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi TEOG’da 4 sorunun
iptalinde yaşandığı gibi sorunlu geçiyor, çocuklar da aileler de ne yapacağını
şaşırıyordu. Anıtı, eğitim mahallesinin hallerini yansıtıyordu sanki.
Onca
yıl beklemişiz, inşaat bitince yarın yapılır öbür gün yapılır diye biraz daha
bekleriz diyorduk ama anlaşılıyor ki yetkililer de bu görüntüyü kendilerine
yakıştırabiliyor, anıtın halinden hiç
rahatsız olmuyor. Paravanlar arkasında saklanmasına bile itiraz etmeleri
gerekirken olağan karşılıyorlar kapılarının önündeki bakımsız vitrini.
Kopmuş,
kırılmış mermer parçaları, toz, kir, gözümüzü yırtarak bizim aklımıza batıyor,
sadece bizim üzülmemize neden oluyormuş meğer.
Gerçeğe uygun olsun!
24
Kasım 1983’te, Öğretmenler Günü’nde açılmıştı. Atatürk’ün tuttuğu meşalenin
aydınlattığı sayfada “Öğretmenler, yeni
nesil, sizin eseriniz olacaktır” sözü yazılı. Ancak öğretmenlerin dertlerine, milli eğitim
sistemimizin haline bakılırsa anıtın durumuna şükür bile edilebilir. “Bu anıt, eğitim anlayışımızı yansıtmıyor,
orasını burasını biraz daha kırın dökün, gerçeğe uygun olsun” diyebilir
yetki sahibi. Ben olsam her sabah çekiçle gelirim Bakanlığa!
12 Eylül anıtı ama
Bıktırmak
istercesine iki laflarından biriydi; “Laik
Cumhuriyet” diye diye hem laikliğe hem Cumhuriyet’e, “Atatürk” diye diye de devletin kurcusuna saygıyı sarsıyorlardı. İşte
o 12 Eylül 1980 zihniyeti devam ederken dikilmişti bu anıt. O dönem pek çok anıt,
heykel, resim, ceza gibi zorlama konuyordu her boşluğa. Ama Başöğretmen Atatürk Anıtı, kazara doğru
bir kararla doğru yere konmuştu. Bugünlere geldik.
2 yorum:
ATATÜRKÜN ADINDAN KORKAN HARAMİLER ONUN ESERLERİNİ HEYKELLERİNİ YOK ETME GAYRET İÇİNDELER.GÜN OLA HARMAN OLA HİÇ BİR MAKAMIN İKBAL SAHİBİNE KALMAYACAĞI HESAP SORULACAĞI GÖRÜLECEK VE O GÜNLER GELECEK İYİ BİLİNE.
24 Kasım 1981'de açılmıştı. Milli Eğitim Vakfı'nın desteğiyle yapıldı, bağışçı işadamlarına şilt verildi. Bu hali üzüntü verici.
Yorum Gönder