18.07.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi
Eskiyi
sevmiyor bizim millet. Tarihine el sallar, yarına yüz vermez, anı yaşar. Bir
toplum yeniliğe açık olur ama tarihini, eserlerini yok edecek kadar da olmaması
lazım. Sonra gidip elalemin yazdığı kitaplardan kendi tarihini öğrenmeye, başka
ülkelerin yüzlerce, binlerce yıllık eserlerini, oralarda gezmeye çalışır. “Biz, burada oturuyorduk” dediği yerde
çatlasa 15 yıllık apartman ya da işyeri vardır. Üstelik yıkılmış, yeniden ve yeniden
yapılmıştır. Çocuğunun bile anıları kalmamıştır.
Teneke merdivenli Suluhan
Bu
hafta söyleşi için gittiğimiz Ulus’ta, bir kez daha yüreğimiz hopladı. Posta
Caddesi’nden (yeni adı Şehit Teğmen Kalmaz Caddesi) Çerkes Sokak’a ineceğiz,
Suluhan’dan inelim dedik. Suluhan, 500 yaşlarında bir han. Harabeyken 1971
yılında başlayıp 1984 yılında biten 13 yıllık bir tadilattan geçmiştir. Daha inmeden,
merdiven başında pancar motoru gibi homurdanmaya başladık. Tarihi taş hana, hala
teneke merdivenlerden iniliyor. 1984 yılında geldiğimde, merdivenlerin geçici
olduğunu düşünürdüm. Değilmiş. Ankara’da taş bitmiş, tenekeye dayanmışlar demek!
Beyaz
plastik sandalye ve plastik çiçeklerin hakim olduğu han içini anlatmıyorum,
kafanız plastik faraşa döner maazallah. Hanın meczubu olduk, homurdanarak
Çerkes Sokak’a yöneliyoruz.
Çerkes Sokak'ın arkalarındaki evler yıkılmayı bekliyor |
Çürüyen Ankara evleri
Çerkes
Sokak’ın, Pala Sokak’ka kesiştiği yere kadar, çok hareketli bir çarşısı var. Çarşıda,
1933’de açılan Ertürk Şekerlemecisi gibi, 70-80 yıllık sakinler var. Çoğu
esnafın çocukları, hala işletiyor o dükkanları. Bir de yine Pala Sokak’a kadar sağlı
sollu, haritalarda olmayan çıkmaz sokakları var Çerkes Sokak’ın. O sokakların
içinde, arkasında ve ilerisinde, çürüyen güzelim Ankara evleri.
Çöksün
diye gözünün içine bakıyorlar sanki. İçi göçmüş, duvarları bel vermiş, ahşabı,
işlemeleri çürümüş çok güzel evler. “Kafamı
nerelere vurayım” diyorsunuz ama vurunca altında kalabilirsiniz, mel mel
bakıyorsunuz sahipsizliğe.
Çerkes Sokak tarafından Pala Sokak girişindeki evler |
“Ekmek lazım mı?”
Biraz
ilerleyip Pala Sokak’a geldiğinizde, cumbaları tokalaşma mesafesinde, yanmış,
çökmüş, konak olmasa da büyük evlerin, köprü gibi altından geçiyorsunuz. Böyle
bile yandaki çirkin betonarmelerden çok güzeller. Sesleneyim de Zehra teyze
çıksın cumbaya, “Ekmek lazım mı?”
diye sorayım istiyor insan. Kültürümüzün
güzel olduğu kadar sıcak yanı bu evler, güzelliğin de sıcaklığın da yok
edilmesini bekliyoruz.
Sabrımız çok
Bu hisleri Kale’de,
Ulucanlar’da, Yahudi Mahallesi’nde, İsmetpaşa’da olduğu gibi, eski evlerin
kaldığı her semtte aynen yaşıyorsunuz. Eski
onlar, bize gelmez. Rantı düşük. Eğer kendi yıkılmazsa biz yakarız. ‘Yıkılsa da yenisini diksek’ bekleyişindeyiz
her zaman; başka ülkeye gezmeye gittiği evlerin, kendini memleketinde
yıkılmasını bekleriz. Korumaya değil ama beklemeye sabrımız çok.
1 yorum:
Belediyeler
Anıtlar Kurulu
Kültür Bakanlığı
NE İŞ YAPAR ACABA ?
Kültür Varlıklarımıza SAHİP ÇIKALIM...!
Yorum Gönder