10 Kasım 2014 Pazartesi

ORMANLA PARK AYNI ŞEY DEĞİL



07.11.2014 Milliyet-Ankara Gazetesi

Geçtiğimiz Pazar günü Eymir Gölü’nün sırtları şenlik yeriydi. ‘Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Geleneksel Ağaç Dikme Etkinliği’ şenliğin adı. Yaklaşık 5 bin kişi, karıncalar gibi çalışarak 24 bin fidanı toprak ananın kucağına teslim etti. Bu yıl sonuna kadar 150 bini bulacak, gelecek yıl 300 bine tamamlanacak yavru fidancıklar. Ağaçlar büyüdükçe dikenlerin hatırı da bizim kalbimizde büyüyecek.



Hazreti Muhammed ne demiş

Hazreti Muhammed, "Elinizde bir ağaç filizi varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar zamanınız varsa mutlaka dikin” demiş. Yaşamı ve umudu temsil ediyor o fidan çünkü. Onu da şu sözlerinden anlıyoruz; "Deccâl'in çıktığını işitecek bile olsanız, elinizdeki ağaç filizi­ni mutlaka dikin, zira Deccâl'den sonra da insanlar yaşayacak­lardır." Yani “Yaşam döngüsü sürecek, devamı için yaşamın kaynaklarını son ana kadar koruyunuz” diyor son peygamber. Aslolan varlığın devamıdır, evrenin altın kuralı varolanı korumaktır.



İnsan, doğayla var. Varlığını sürdürmek için doğaya, doğanın da insanın kendisini korumasına ihtiyacı var. Bu dengeyi kuramazsak ortada konuşacak bir şey kalmayacak zaten; mel mel gaz halinde geziniriz o evren senin bu evren benim!



Bu haber de Eymir’den

Aynı Eymir, şenlikten bir hafta önce başka bir haberle gündeme gelmişti. Milliyet Ankara Gazetesi’nde çıkan habere göre, bazıları da Eymir’in başka sırtlarına beton dikme hazırlıkları yapıyordu. İlk defa duyduğum ‘diplomatik otel’ adı altında bir site yapılaşması için ruhsatsız tapu alınmış. Tapunun ruhsatsızı nasıl oluyorsa! Zaten ürkütücü kütlesel bir beton yığını kapısına gelmişti, şimdi yeni bir tehditle karşı karşıya Ankara’nın üç doğal güzelliği Mogan Gölü, Eymir Gölü ve ODTÜ Ormanı. Yarım adım yarım adım gelip, ebeleyecekler sonunda!



18 yeni park müjdesi

Bu arada dün, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından, 18 dev park daha yapılacağı açıklandı. 10 numara arkasındayız kente nefes aldıracak parkların ama...



İkisi de yeşildir ama parkla doğal orman aynı şey değildir. Ormanlar, o iklime uygun doğal ortamı yaratır ve korur. O toprağa ve iklime uygun, kendine has bitki örtüsü, börtü böceği, hayvanları olur. Bu zincir, yediğiniz sebzeden, meyveden, içtiğiniz suya, soluduğunuz havaya kadar her şeyi etkiler. Doğanın kendi ortamını oluşturması, insan eliyle yapılamayacak bir şeydir. Diktiğimiz fidanlarla suyunu kirletmeden, kurutmadan sadece destek olabiliriz. Doğanın makineleri, insanoğlunda yok çünkü.



Son güzellikleri kaybetmeyelim

Yani efendim parklar bize nefes aldırır, dinlendirir ancak ormanların işlevini taşımaz. Bırakın siteleşmeyi, zenginleştirmeyi düşünmeliyiz. Bazen kendi haline bırakmak bile yeterlidir doğanın zenginleşmesi için. Bitki örtüsü ve canlı türlerinin en zengin olduğu bölgelerin, insan elinin en az değdiği yerlerde olduğunu hatırlayınız.


Velhasıl büyük parklar, ormanın seçeneği değildir, her gördüğümüz yeşili marul zannetmeyelim. Arazisi çok başkentin, Eymir’e girmeyelim. Ankara’nın son doğal güzelliklerini, iştahı doymaz rantın midesine indirmeyelim.

Hiç yorum yok: