18 Mart 2016 Cuma

ÇANAKKALE’DE SAVAŞTIKLARIMIZ BİZİ SAVAŞTIRIYOR



18.03.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi

Ağır bedelini ödeyerek başkent olan Ankara’nın, nimetten yana değil de bedel ödemeden yana hesabı kapanmıyor. 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 101’inci yıldönümünde, o gün dedelerimizin, ninelerimizin omuz omuza savaştığı ülkeler, bugün yine birlik olmuş, bu kez bizi birbirimize kırdırıyorlar. Kendi evladımız, kendi halkını, cephede değil de şehrin göbeğindeki otobüs durağında, garda, işten çıkarken yüzlerce kilo bombayla imha ediyor. Çoluk çocuk, genç, yetişkin ayırt etmeden... Kendi halkını vuruyor habersizce sırtından.

Hastane vuruyorlardı
Çanakkale’de o gün hırsını alamayıp hastane, hastane gemileri ve revirleri vuranlar, bugün hastaneye hasta ya da yaralı kendi halkını taşıyan cankurtaranları vurduruyor teröre bulaştırdıkları kendi çocuklarımıza. Oysa savaşın kutsallarından, savaş ahlakının kurallarındandır; hastane, revir, sağlıkçıya dokunulmaz. O gün de ahlaksızdı bu ülkeler, bugün de öyleler; amaçlarına ulaşmak için, kimyasal ve nükleer silahlar dahil, insanlığın tüm vahşet sınırlarını zorlayabiliyorlar.

İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana geliştirdikleri yöntemse kardeşi kardeşe kırdırmak. Üstelik savaş kaybı da vermeden,  böylece savaş maliyetinin daha ucuza geldiğini hesaplamışlar. Fitne sokacak adamı yetiştiriyor, araya fitneyi sokuyor, sonra birbirini kırmalarını izliyorlar. Tabii fitnecinin ihtiyacı olan silahtan paraya, tüm destekleri de sağlıyorlar. İş istedikleri kıvama, istediklerini alma aşamasına gelince, ortaya barış elçisi olarak çıkıyor, bir de iyi adamlık oynuyorlar dünya aleme.
Kime yarıyor vahşet?
Ama biz de yutmayalım canım artık 100 yılı aşkındır süren bu tekrardan ibaret filmi. Küçük bir azınlığın elindeki oyuncağın, koca bir ülkeyi hipnotize etmesine izin vermeyelim. Elalemin hap edip önümüze koyduğu fikirleri yutmadan önce, azıcık da kendi aklımızla düşünelim, kuzu gibi sahte çobanın arkasına takılmayıverelim. 150 yılı aşkındır oynanmak istenen bu oyunu, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda nasıl yutmadıysak bundan sonra da yutmayalım artık. Biz yuttukça kardeş kardeşi kırıyor, bizden başka kimseye bir şey olmuyor nitekim.

Vicdan kabul etmez
İşte çıkarı için tüm ahlaksızlığı ve vahşet yöntemleriyle bizi birbirimize kırdıranların son model icadı terör, tam bir kuralsızlık ve değersizlikler bütünü. Hakkını aradığını iddia ettiğiniz kitle bile vahşetin seviyesinden utanıp arkanızda duramıyor. Kalleşçe edinilen hakkı, haktan sayamıyor kamu vicdanı. E kime yaramış oluyor o zaman onca masum insan üzerinden akıtılan kanın yarattığı vahşet? Tabii ki terörü bir tehdit, şantaj aracı olarak kullanan ülkelere.

Sizinle işleri bittiğinde çöpe atacak, başka işleri için başkalarını kullanacaklar günü geldiğinde. Onlar yüzünden attığınız fitne tohumlarıysa yüzlerce yıl aramızdaki kara çalı olacak. Her türlü kardeşin kardeşle kavgasından, kardeşler zararlı çıkacak yani.
Elimizle mi parçalayacağız?
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 101’inci yılında, o gün savaştıklarımız, şimdi bizi savaştırıyor birbirimizle. İşte mezarları orada, yan yana yatıyor dedelerimiz, ninelerimiz. Onların bütün olarak emanet ettiği ülkeyi, kendi elimizle mi parçalayacağız? Hayal...

Başkasının kucağında yapılan siyaset ve plan, hiçbir zaman sizin olamayacağı gibi, nihayetinde pek tabii faydası da size olmayacaktır.

Bugün yaşadıklarımızdan sonra Çanakkale Zaferi’nin 101’inci yılında, şehit dede ve ninelerimizi, artan minnetimiz ve saygıyla anıyoruz. Ruhları şad olsun...

Hiç yorum yok: