9 Mart 2016 Çarşamba

TRENCİLER GELİYOR



08.03.2016 Milliyet-Ankara Gazetesi

Baktılar ki bunlar ciddi, Çinliler de ağırdan alıyor, uluslararası tren üretim firmaları, tek tek Türkiye’de fabrika kurma hazırlığına girişiyor. Türkiye’nin kendi trenini üretme girişimine bu kadar dayanabildi, köşe tutmak için, bize bağ bağışlarcasına yatırım yapacaklarını açıklıyorlar. Ancak tam da geliş diyemeyebiliriz, koşullu gibi sanki atılan adımlar; kurulacak fabrikalar ya montaj fabrikası ya da ihale durumuna göre açılması düşünülenler.

“Biz üretiriz, sen yorulma”
Fiyatı, diğer sattıkları ülkelere göre aşırı yüksek tuttukları zaman, parasıyla tren seti alamadığımız günlerimiz olmuştu. Otomobilde olduğu gibi hiçbir zaman beraber üretime, teknolojilerini paylaşmaya yanaşmadılar. Dünyanın en ucuz ulaşım ve taşımacılık sistemi treni, 100 yıla yakın uzak tutmayı başardılar bizden. Gelin görün ki gelişti ve gömleğine sığmaz oldu Türkiye.

Dünyanın Türkiye’ye layık gördüğü; sebze, meyve, tahıl üretsin, başka işlere sokmasındı burnunu. “Biz sana üretiriz, bizden alırsın” şeklinde bizi düşünüyor, yorulmamızı istemiyorlardı. Yanında gerçek üretime dayanmayan rant ve montaj ekonomisiyle geçinip giderdik, ne lüzumu vardı çalışıp yorulmanın. Artan nüfusu, ekonomik olgunluğu ve toplumsal gelişimiyle rahatlık rahatsız eder, mızrak çuvala sığmaz oldu. Yarıya yakın genç nüfusu, işsizliğiyle devletini sıkıştırıyor, okuduğu okulun karşılığı işini, emeğiyle ayaklarının üzerinde durmayı istiyordu.

Yakalamak zorundayız
2001’de Amerika’da İkiz Kuleler’in yıkılışı, dünya ekonomik sisteminin de halini simgeliyordu adeta. Artık herkes kendi başının çaresine bakacaktı, kimsenin başkasını düşünecek mecali yoktu. Öz kaynaklarını doğru, verimli ve iyi kullanarak üretenler ayakta kalacak, gerisi başının çaresine bakacaktı. Biz de ayağına takılan çelmelere rağmen, kendi başımızın çaresine bakmaya uğraşıyoruz o günden beri. 60-70 yıl geciktiğimiz teknolojileri keşfetmeye, en yenileri yakalamaya çalışıyoruz.

Önümüzdeki 20-30 yıl içinde hem kaybettiğimiz yılları telafi etmek hem de son teknolojiyi yakalamak zorundayız. Yoksa dar gömleğimizde boğulup, ahret işleriyle iştigal edeceğiz ‘’ olaraktan. Yani efendim, çok çalışmalıyız çok. Rahat kazanma devri biteli de çok oldu nitekim.

Bizim hazırlıklar
Adam trenle girdi, peronu şaşırdı” dedirtmeden belirtiyoruz; işte bu tren işleri, bizim daha rahat bir gömlek giyebilmemiz için atacağımız adımlardan biri.
Yerli sanayiciler Yüksek Hızlı Tren'e de talip
Haziran 2012’de Türkiye’nin her yanından 82 firma bir araya gelmiş, 29 destekleyici kurumla Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi ARUS’u kurmuştu. İster metro ister yolcu treni ya da hızlı tren, üretime talip oldular. Devlet alım garantisi versin yeterki. Öte yandan İstanbul Teknik Üniversitesi ve ASELSAN’ın da yer aldığı ‘milli tren’ çalışmamız sürüyor. Devlet Demiryolları’nın 3 fabrikasının görev aldığı projede, Yüksek Hızlı Tren yapımını TÜLOMSAŞ, Elektrikli ve Dizel Tren setlerini TÜVASAŞ, gelişmiş yük vagonlarını ise TÜDEMSAŞ'ın yapacak ve TÜBİTAK da araştırma-geliştirme desteği sağlayacak. Ülke çapında 400’den fazla firma da parça ve akıl üreterek nasiplenecek bu projeden. Trenimizin, 2018’de raylara inmesini bekliyoruz.

İşten ve üretmekten bahsediyoruz. Nisan 2013’de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 10 yılda sadece Türkiye’nin, metro araçları ihtiyacı için 75 milyar dolar yani kabaca 225 milyar (katrilyon) lira harcama yapmak zorunda kalacağını söylemişti. Çok büyük bir para değil mi?

“Geliriz ama...”
İşte o yabancı firmalar, ortalık her ne kadar sise dumana bulanmaya çalışılsa da Türkiye’nin, bu sefer bazı hedeflerinde kararlı olduğunu anlamaya başladı. Önce Alman firma 30 milyon avroluk yani yaklaşık 100 milyonluk (trilyon) tramvay montaj fabrikası kurma hazırlığına girdi. Hatta dün, 80 setlik yüksek hızlı tren için yerli ortak arayışına girdiklerini okuduk. Aynı ihaleye girmek üzere gelen Fransız firma, “Bu ihale ya da ihaleleri almamız durumunda, Türkiye’de yerli bir ortakla üretime başlayacağız” diye bir nevi koşullu 300 milyonluk (trilyon) yatırım teklif ediyordu. O da trenin hepsi değil, bazı sistemlerini üretmek için. Çinli firma ise 2 yıldır üretim falan yok, ağırdan montaj işleri, eğleşiyor Ankara’da.

Şimdi 75 katrilyon neredee, bu rakamlar nerede. Teknolojilerinin ne kadarını paylaşacaklarını da bilemiyoruz. Yani... Yani efendim biz, kendi çorabımızı, çok mükemmel olmasa da mutlaka ama mutlaka, önce bir kendimiz dikebilmeliyiz.

Hiç yorum yok: